Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/953
Karar No: 2021/1217
Karar Tarihi: 12.10.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/953 Esas 2021/1217 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/953 E.  ,  2021/1217 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi


    1. Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket ile davalıların murisi Ali Yeğen arasında alım satıma dayalı ticari ilişki bulunduğunu, müvekkilince 2009 yılı içerisinde murise ait işyerinde, tahin helvası çeşitleri, reçel çeşitleri, tahin, pekmez vb. gıda maddelerinin irsaliyeler ve faturalar ile birlikte teslim edildiğini, teslim edilen malların parasının ödenmemesi nedeniyle alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibinin haksız itiraz nedeniyle durduğunu belirterek itirazın iptali ile icra takibinin devamına, asıl alacağın %40’ı oranında icra inkâr tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalılar Cevabı:
    5. Davalılar vekili cevap dilekçesinde; müvekkillerinin miras bırakan ile davacı arasında uzun süreli ve açık hesap usulüne dayalı ticari ilişki bulunduğunu, taraflar arasında tam bir hesap mutabakatı sağlanamadığını, davacı tarafça alacağa dayanak olduğu öne sürülen faturaların tam olarak belirtilmediği ve sunulmadığı için murisin ticari defter kayıtları ile karşılaştırma imkânı bulunmadığını, tarafların ticari defter ve belgelerinin incelenmesi sonrası alacak borç ilişkisinin anlaşılabileceğini, teslim edilmeyen malzeme için düzenlenen faturaların değerinin olmadığını, ayrıca davacıya zaman zaman nakit, müşteri çekleri ve senetlerle de ödeme yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkeme Kararı:
    6. Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13.06.2013 tarihli ve 2010/270 E., 2013/313 K. sayılı kararı ile; taraflar arasında delil olarak dayanılan irsaliye ve fatura örneklerinin dosyaya sunulduğu, bilirkişi kurulundan tarafların ticari defter ve kayıtlarının yerinde inceleme yetkisi de verilerek 24.12.2010 tarihli rapor aldırıldığı, davacı tarafça teslime ilişkin olarak gösterilen tanıkların dinlendiği, tanıkların imzalarını kabul ettiği irsaliyeler belirlendikten sonra önceki bilirkişi kurulundan 11.12.2012 tarihli ek rapor aldırıldığı, bilirkişi kurulunca davacının ticari defter ve kayıtları, ödeme belgeleri incelenip teslime ilişkin tanık beyanları da değerlendirilmek suretiyle, davacı şirketin 2009 yılı faturalarına dayalı olarak teslim olgusu da gözetilerek alacak miktarının 16.256,17TL olarak belirlendiği, aynı yıl içerisinde davalının da 25.000TL ödemesi bulunduğundan davacının icra takibine konu faturalar nedeniyle alacağı olmadığının saptandığı, davacı vekilince teslim olgusu ile ilgili yemin deliline dayanıldığı, Ali Yeğen mirasçısı olan davalı asılların tanık beyanları ile teslim olgusu kanıtlanan irsaliyeli faturalar dışında kalan faturalara konu malların murislerine ait işyerine teslim edildiği konusunda bilgileri olmadığı yönünde yemin ettikleri, dosya kapsamı ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde icra takibine ve davaya dayanak faturalara konu malların 16.256,17TL"lik bölümünün davacı tarafından teslim edildiğinin kanıtlandığı, buna karşılık 25.000TL ödeme yapılmış olmakla, davacıya teslim ettiği maldan daha fazla ödeme yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.
    8. Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince 02.10.2014 tarihli ve 2014/9146 E., 2014/14583 K. sayılı kararı ile;
    “…Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalıların murisi Ali Yeğen arasında alım satıma dayalı ticari ilişki bulunduğunu, müvekkilince 2009 yılı içerisinde murise ait işyerinde, tahin helvası çeşitleri, reçel çeşitleri, tahin, pekmez vb.gıda maddelerinin irsaliyeler ve faturalar ile birlikte teslim edildiğini, teslim edilen emtianın parasının ödenmemesi nedeniyle alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibinin haksız itiraz nedeniyle durduğunu belirterek itirazın (borç aslı ve ticari faize olan) iptali ile takibin Ali Yeğen"in yasal mirasçıları olan davalılar aleyhine müştereken ve müteselsilen devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekili, müvekkillerinin miras bırakanı ile davacı arasında uzun süreli ve açık hesap usulüne dayalı ticari ilişki bulunduğunu, taraflar arasında tam bir hesap mutabakatı sağlanamadığını, davacı tarafça alacağa dayanak olduğu öne sürülen faturaların tam olarak belirtilmediği ve sunulmadığı için murisin ticari defter kayıtları ile karşılaştırma imkanı bulunmadığını, tarafların ticari defter ve belgelerinin incelenmesi sonrası alacak borç ilişkisinin anlaşılabileceğini, teslim edilmeyen malzeme için düzenlenen faturaların değerinin olmadığını, ayrıca davacıya zaman zaman nakit, şahsi müşteri çekleri ve senetlerle de ödeme yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, icra ve davaya dayanak faturalara konu emtianın 16.256,17 TL"lik bölümünün davacı tarafından teslim edildiğinin kanıtlandığı, buna karşılık 25.000,00 TL ödeme yapıldığı, davacının teslim ettiği maldan daha fazla tarafına ödeme yapıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2- Taraflar arasında takibe konu edilen faturalar dışında da ticari ilişki bulunduğu, ancak davanın itirazın iptali davası olduğu ve takibe sıkı sıkıya bağlı bulunduğu dikkate alınarak, takip talebindeki irsaliyeli faturalar içeriği malların teslim edildiğini davacının ispat etmesi gerektiği, teslim edilen malların bedelinin ödendiğini ise davalının ispatlaması gerektiği gözetilerek, konusunda uzman bir bilirkişi ya da bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.03.2016 tarihli ve 2015/395 E., 2016/144 K. sayılı kararı ile; Özel Dairenin bozma kararında belirtildiği yönde gerekli tahkikat yapılarak takibe dayanak pek çok fatura ve irsaliye belgesi tek tek değerlendirilerek teslime ilişkin tanık dinlendiği ve yemin eda ettirildiği, takibe konu faturaların toplam tutarı 31.500TL olup, kanıtlanan teslim olgusuna göre alacak miktarının 16.256,17TL olduğu, davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtların incelenmesi sonucu özellikle kapanış tasdiki bulunmamakla kendi lehlerine delil olma özelliği taşımadığının anlaşıldığı, bizzat kendi kayıtlarına göre satılan mal karşılığı 25.000TL tahsilat yapıldığının belirlendiği, davacının icra takibinde cari hesap ilişkisine dayanmadığı, takibe konu faturalardan ötürü teslim olgusu kanıtlandığı kadarıyla alacaklı olduğu miktar 16.256,17TL, yapılan ödeme ise 25.000TL olup, teslim alındığı kanıtlanan maldan daha fazla olduğu, bozma kararı uyarınca yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile varılacak farklı bir sonuç olmayacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davacının icra takibine konu alacak miktarının tespiti yönünden, icra takibine dayanak faturalar konusu malzemelerin teslim edilip edilmediği, teslim edildiği iddia edilen malzemelerin bedelinin ödenip ödenmediği noktasında yeniden bilirkişi raporu alınıp varılacak sonuca göre karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    12. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
    13. İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre;
    i) İlamsız takip yapılmış olması,
    ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
    iii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
    14. Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.09.2019 tarihli ve 2017/19-824 E., 2019/885 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
    15. Dava yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.
    16. Bu açıklamalar göstermektedir ki, itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
    17. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; Ankara 8. İcra Dairesinin 2009/15292 E. sayılı takip dosyasında; davacı tarafından davalıların murisi aleyhine faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibi başlatılmış, icra takibine dayanak fatura örnekleri de takip talebi ekinde sunulmuştur. Ödeme emri borçluya 09.09.2009 tarihinde tebliğ edilmiş, borçlu vekilince 16.09.2009 tarihinde takibe itiraz edilmiş ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
    18. Davacı vekili, icra takibine dayanak fatura konusu malzemenin davalıların murisi borçluya teslim edildiğini ancak fatura konusu malzemelerin bedelinin ödenmediğini iddia etmiş, davalılar vekili cevap dilekçesinde faturalar konusu malzemelerin bir bölümünün teslim edilmediği ayrıca davacıya kısım kısım ödemeler yapıldığı yönünde savunmada bulunmuştur.
    19. Mahkemece alınan 24.12.2010 tarihli bilirkişi raporunda davacının ticari defter ve kayıtları incelenmiş ve sonuç olarak davacının usulüne uygun tutulmayan ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle 53.301,88TL alacaklı olduğu belirlenmiştir.
    20. Düzenlenen bilirkişi raporuna davalılar vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine mahkemece alınan 11.12.2012 tarihli ek bilirkişi raporunda ise, icra takibine dayanak yapılan 2009 yılı faturaları üzerinde teslim alan kısmında imzaları bulunan fatura konusu malzemelerin bedelinin 16.256,17TL olduğu, aynı yıl içerisinde davalının 25.000TL ödeme yaptığı, davacının teslimi kanıtlanan faturalardan dolayı alacağının bulunmadığı belirtilmiştir.
    21. İtirazın iptali davaları, icra takibine sıkı sıkıya bağlı olması nedeniyle uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş olup, icra takibine dayanak yapılan faturalar konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak sonuca varılamaz.
    22. Hükme esas alının 11.12.2012 tarihli ek bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, duruşmada dinlenen tanık beyanları da dikkate alınarak davacının icra takibine dayanak olarak sunduğu faturalarda teslim alan kısmında imza bulunan ve teslimi kanıtlanan faturalara ilişkin alacak miktarı 16.256,17TL olarak belirlenmiş olup, aynı yıl içerisinde ise borçlunun 25.000TL ödeme yaptığı dikkate alındığında, teslimi kanıtlanan ve icra takibine dayanak yapılan faturalar yönünden davacının alacağının bulunmadığı anlaşılmakla mahkemece davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
    23. Diğer taraftan gerekçeli karar başlığında, dava tarihi 21.04.2010 olduğu hâlde 30.06.2015 olarak gösterilmesine ilişkin yanlışlık, mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde bulunduğundan bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
    24. Hâl böyle olunca, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup direnme kararının açıklanan gerekçelerle onanması gerekir.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,
    Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,
    6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.10.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi