11. Hukuk Dairesi 2013/822 E. , 2013/23595 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 22.05.2012 tarih ve 2011/139-2012/304 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı ... şirketi arasında 06.05.1996 başlangıç tarihli kâr paylı hayat sigorta poliçesi imzalandığını, müvekkilinin 2009 yılına kadar düzenli olarak aylık primlerini ödediğini, davalı tarafından 14.05.2010 tarihi itibari ile 192.542,20 TL biriktiğinin bildirildiğini, davalının kusuru nedeniyle 10.05.2010 tarihinde müvekkilinin poliçeyi sonlandırarak birikmiş parasını talep ettiğini, ancak, "poliçe kapsamında hesapta 192.542,20 TL biriktiği bundan 35.959,03 TL vergi kesintisi yapıldıktan sonra kalan 156.583,17 TL ödeneceği" ifade edildiğini, müvekkilinden hiç bir kesinti yapılmayacağını söylenmesine rağmen vergi kesintisi adı altında kesinti yapılarak müvekkilinin yanıltılıp zarara uğratıldığını, bu şekli ile müvekkilinin hiç bir ekstra gelirinin söz konusu olmadığını, davalının basiretli davranmadığını, müvekkilinin parasını beklenen ölçüde değerlendirmediğini aksine zarar etmesine neden olduğunu ileri sürerek müvekkilinin ödediği primlerin ödeme yılları itibari ile kamu bankalarınca uygulanan vadeli mevduat faiz ortalaması ile TEFE-TÜFE ortalamasına göre hesaplanmasını ve müvekkilin zararının belirlenmesini fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 35.000 TL"nin avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirket tarafından davacıya vergi kesintisi yapılmayacağı yolunda herhangi bir bilgi verilmediğini, birikim fonunun tamamının ödeneceği yönündeki ifadenin vergi kesintisine tabi tutulmaksızın aynen ödeneceği anlamına gelmediğini, yasal düzenleme kapsamında bu hususun iradeleri dışında olduğunu, davacının yatırdığı primlerin sarf ve kullanım şekli ve yapılan kar payı hesaplama yönteminin yasal mevzuat dayanak alınarak belirlendiğini, savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, somut olayda davalı şirketin kayıtları üzerinde yapılan incelemede herhangi bir yanlış uygulamaya veya mevzuata aykırı bir işleme rastlanılmadığı, bu bakımdan birikimlerden yapılmış kesintilerin doğru ve uygun olduğu, davacı yapılan vergi kesintisinin yanlış bilgilendirme esasına dayalı olduğunu ileri sürmüş ise de verginin devlet tarafından tahakkuk ettirilen devletin genel bir
tasarrufu olduğu, bu konuda sigorta şirketlerinin insiyatifinin olmadığı, hayat sigortaları dalında atılacak her adımın Hazine Müsteşarlığı"nın kontrolune tabi tutulduğu, belirlenen esasların dışına çıkılmasının mümkün olmadığı davalı ... şirketinin yapılan yasa değişikliklerini bildirme yükümlülüğünün olmadığını, davalı şirketin davacıyı bilerek yanılttığı ve zarara uğrattığı iddiaların ispat edilememiş olduğu, gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 03,15 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 26.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.