17. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/2644 Karar No: 2017/8556 Karar Tarihi: 03.10.2017
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/2644 Esas 2017/8556 Karar Sayılı İlamı
17. Hukuk Dairesi 2015/2644 E. , 2017/8556 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Hükmüne uyulan Dairemizin bozma ilamında özetle, tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde 6183 sayılı Kanununun 31. maddesi uyarınca üçüncü kişinin malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerektiği, taşınmazın dava açıldıktan sonraki son durumu belirlenip davacı tarafa 4. kişileri davaya dahil edip etmeyeceği sorulmadan infazı mümkün olmayacak şekilde hüküm kurulmasının isabetli olmadığı gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, iddia savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulüne, 140.000,00 TL bedelin 12/8/2004 gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte Davalı..."dan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir. 2-Davanın bedele dönüşmesi halinde davacı alacağı ve ferilerinin miktarı ile bağlı kalınarak tasarruf konusu malın 3. kişi tarafından elden çıkarıldığı tarihteki gerçek değeri göz önünde bulundurularak bedele hükmolunması, davacının işbu davanın dayanağı olan takipte, alacağın faiz ve ferilerini de talep ettiği nazara alınarak, asıl alacak ve ferilerinden oluşan miktara, ikinci kez faiz yürütülecek şekilde yazılı olduğu şekilde 3. kişi tarafından taşınmazın elden çıkarıldığı gerçek değeri olan miktara da devir tarihinden itibaren faiz yürütülerek karar verilmesi doğru değildir. Ayrıca 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesinde 16.06.2009 tarihinde ve 5904 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu hazırlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirlenmesi gerektiğinin belirtilmiş olması nazara alınmadan davacı yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesi isabetli değildir. Ne var ki, bu bentte belirtilen hataların giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK"nın geçici 3/II. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nın 438/VII. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının 1. bendindeki “12/8/2004 gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte” ibaresinin hüküm fıkrasından çıkarılmasına; hüküm fıkrasının 3. bendinde bulunan “13.600,00 TL” ibaresinin çıkartılarak yerine “1.500,00-TL” ibaresinin yazılmasına ve hükmün bu hali ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 03/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.