Davacı, davalılar nezdinde 1.6.1992-23.10.1998 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Davacı, davalılara ait işyerinde 06.10.1992-23.10.1998 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak sürekli çalıştığının tespitini istemiştir. Mahkemece davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile varılmıştır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesinde, bu tür hizmet tespit davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Mahkemenin bu tür davaların kişilerin sosyal güvenliğine ilişkin olması ve kamu düzenini ilgilendirdiği göz önünde tutularak gerektiğinde, doğrudan soruşturmayı genişletmek suretiyle ve olabildiğince delilleri toplayıp bunları birlikte değerlendirmek suretiyle olumlu veya olumsuz bir sonuca gitmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile istemi reddetmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Somut olayda davacının, davalı işverenler tarafından 1.10.1993-30.12.1993 ve 1.6.1998-30.10.1998 tarihleri arasındaki çalışmalarının tam olarak ve farklı sicil numaralarıyla Kuruma bildirildiği Dairemizin geri çevirme kararı üzerine gönderilen davacıya ait hizmet cetveli ve işe giriş bildirgelerinden anlaşılmaktadır. Gerçekten 506 sayılı Kanun"un 79/10. maddesi gereğince, Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tesbiti istenilen hizmetlerin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Mahkemece yapılacak iş, davacının Kuruma tam olarak ve farklı sicil numaralarıyla bildirilen 1.10.1993-30.12.1993 ve 1.6.1998-30.10.1998 tarihleri arasındaki dönemler dışında kalan çalışmaları yönünden, çalışmanın kesintisiz devam edip etmediğini, davalı işyerinde farklı sicil numaralarıyla bildirilmiş işe girişine veya çalışmasına ilişkin hak düşürücü süreyi kesen bir belge veya kaydın bulunup bulunmadığını araştırmak, hak düşürücü süreyi kesen bir belge veya kayıt var ise, hizmet tespiti niteliğindeki davanın esasını yöntemince incelemek, yok ise, şimdiki gibi davanın hak düşürücü süreden reddine karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 25.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.