23. Hukuk Dairesi 2011/3792 E. , 2012/2254 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı Vek. Av.... gelmiş, davacı tarafından gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatlın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin, davalı kooperatifin yönetim kurulu üyesi olduğunu, üyelerden tahsilat yapılamaması nedeniyle davacının kendi cebinden harcama yaptığını, alacağın, harcama belgeleri, defter kayıtları ve belgelerle sabit olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 61.792,67 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının alacak iddiasının genel kurulda tartışıldığını ve hesap tetkik komusyonu kurulmasına karar verildiğini, bu konuda, davacının da olumlu oy kullandığını, genel kurulca henüz bir karar verilmediğinden alacağın muaccel olmadığını, davacının yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle kooperatif kayıtlarına geçirilmiş olsa bile harcamaların gerçekliğinin araştırılması gerektiğini, davacı ile kooperatif arasındaki ilişkinin ticari nitelikte olmaması nedeniyle ancak yasal faiz istenebileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı kooperatifin yönetim kurulu eski üyesi ve halen tasfiye kurulu üyesi olan davacının, incelenen kooperatif defterleri ve bilançolarında belirtildiği üzere kooperatiften alacaklı olduğu, yönetim kurulu faaliyet raporları ile denetim kurulu raporlarında davacı alacağının göründüğü, yönetim ve denetim kurulu raporları ile bilançoların genel kurulda kabul edildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 61.792,67 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek, 3095 sayılı yasanın 1/1 maddesinde yer verilen faiz oranı ile davalıdan tahsiline, yüksek faiz oranına ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kooperatif üyesinin kooperatife verdiği borçların tahsili istemine ilişkindir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 98"nci maddesi göndermesiyle kooperatifler hakkında da uygulanması gereken 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun "Hükmi Şahısların Ehliyeti" başlıklı 137"nci maddesinde; "Ticaret şirketleri hükmi şahsiyeti haiz olup, şirket mukavelesinde yazılı işletme mevzuunun çevresi içinde kalmak şartıyla bütün hakları iktisap ve borçları iltizam edebilirler. Bu hususdaki kanunu istisnalar mahfuzdur" hükmü yer almakta olup bu hükümle ticaret ortaklıklarının medeni haklardan yararlanma ehliyeti düzenlenmiştir.
6762 sayılı Ticaret Kanunu"nda yer alan bu düzenleme ile ticaret ortaklıklarının yararlanma hakkı kanuni istisnalar saklı kalmak kaydıyla şirket mukavelesinde yazılı işletme mevzuunun çerçevesi ile sınırlandırılmış olup, ultravires olarak adlandırılan bu teoriye göre ortaklığın iştigal konusu dışında kalan işlerin ortaklığı bağlamayacağı ilkesi benimsenmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nun 09.12.1998 tarih, 1998/11-863 E. 1998/895 K.sayılı kararında vurgulandığı üzere, kooperatifin böyle bir işlemle bağlı sayılabilmesi ancak bu işleme açıkça icazet vermesi ile mümkün olacaktır.
1163 sayılı Yasa"nın 59/1 maddesi hükmü karşısında da temsile yetkili kişiler ancak kooperatif namına onun amacının gerektirdiği bütün hukuki işlemleri yapabileceklerinden kooperatifçe açıkça icazet verildiği anlamına gelecek bir işlem bulunmadığı durumda, kooperatif yöneticilerinin yetkisiz olarak yaptıkları işlemler kooperatif yönünden bağlayıcı olmayacaktır. Ancak kooperatife ödünç verildiği iddia edilen paranın kooperatif kayıtlarına girmesi halinde bu paranın iadesinden de kaçınılamayacaktır.
Bu durumda, öncelikle, özel kişilerden borç para alınmasına icazet verildiği anlamına gelecek bir işlem bulunup bulunmadığı belirlenmeli, kooperatif anasözleşmesinin amaç ve faaliyet konusuna ilişkin hükmü incelenerek kooperatif ihtiyacının karşılanması için ne şekilde finansman sağlandığı üzerinde durulmalıdır. Kooperatif yöneticilerine özel kişilerden borç alma konusunda yetki verilmemiş ancak buna rağmen borç alınmış ise uyuşmazlık ilke olarak sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmelidir.
Bunun için; kooperatifin, uyuşmazlık konusu borcun verildiği iddia edilen tarihlerdeki mali yapısı incelenmeli, davalı kooperatifin borç almasına gerek olup olmadığı saptanmalı, davacının kooperatife verdiğini iddia ettiği borcun defter kayıtlarında bulunup bulunmadığı, paranın kooperatif kasasına girip girmediği, kooperatif tarafından kullanılıp kullanılmadığı, kullanılmış ise ne şekilde kullanıldığı da tespit edilmeli, böylece, davacı alacağının kaynağı tereddütsüz belirlenmelidir. Bunun yanı sıra kooperatifin ortaklardan temin ettiği gelirler ile kasa kayıt ve belgeleri incelettirilerek karşılaştırma yapılmalı, gelirler ile giderler arasında fark bulunup bulunmadığı, dava konusu alacağın gelir gider farkı ile uyum gösterip göstermediği açığa kavuşturularak, uygun sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken, bu hususlara ilişkin tespit ve görüş içermeyen ve denetime elverişli bulunmayan yetersiz bilirkişi raporuna itibar edilerek eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığı gibi kabule göre de kısmen reddedilen davada davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmemesi yerinde olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 900,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 22.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.