12. Ceza Dairesi 2016/10811 E. , 2016/13327 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Ceza Mahkemesi
Taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 12/11/2015 tarihli ve ...soruşturma, ... sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik müşteki vekili tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin mercii İstanbul Anadolu 7. Sulh Ceza Hakimliğinin 12/01/2016 tarihli ve 2015/3792 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, somut olayda, müştekinin ilk gebeliği olduğu ve takibinin Özel İstanbul ...Hastanesinde görevli doktor ... tarafından yapıldığı, 07/08/2012 tarihinde sezeryan doğuma alınan müştekinin doğum sonrası her iki böbreğinde meydana gelen işlev kaybı nedeniyle şikayetçi olması üzerine başlatılan soruşturma kapsamında, Adli Tıp Kurumu 2. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 28/05/2015 tarihli ve 5429 karar sayılı raporunda sezeryan sonrası gelişen akut böbrek yetmezliği ve kronik böbrek yetmezliğine neden olan durum ile ilgili olarak şüphelinin kusuru bulunmadığının bildirildiği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de; şüphelinin kusurlu olmadığına ilişkin Adli Tıp Kurumu 2. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 28/05/2015 tarihli raporunun aksine yine dosya arasında bulunan 11/02/2015 tarihli ön değerlendirme raporunda şüphelinin kusurlu bulunduğu anlamına gelebilecek ifadelere yer verilmesi ve müştekinin doğum sonrası takibinde tıbbi hata ve ihmalin bulunduğuna ilişkin İstanbul Üniversitesi Cerrapaşa Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. ... tarafından rapor düzenlenmesi karşısında, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiği gibi, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 05/09/2013 tarihli ve ..., esas, ... karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere taksirle işlenen suçlardan dolayı kusurluluk değerlendirmesi ancak mahkeme hakimi tarafından yapılabileceği, kusurun belirlenmesi normatif bir değerlendirmeyle mümkün olmakla birlikte, konunun teknik bilgiyi gerektirmesi, hakimin hukuk bilgisiyle sorunu çözemeyeceği durumlarda, bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğinde dahi, bilirkişinin inceleme yetkisi kusurlulukla ilgili olmayıp, işin tekniği ve norma aykırı davranışın belirlenmesi ile sınırlı olacağı, bilirkişi raporlarının mahkemeyi bağlayıcı değil, delilleri değerlendirme vasıtalarından biri olduğu, mahkemelerin gerekçelerini açıklamak suretiyle bilirkişi raporlarına itibar edip etmeme hususunda takdir ve değerlendirme hakkına haiz bulunduğu, bilirkişi tarafından münhasıran hakimin yetkisinde bulunan kusurluluk konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmaması gerekmekle birlikte, bu yöndeki bir değerlendirmenin de hakimi bağlayıcı bir yönünün bulunmadığı, 5271 sayılı Kanun"un 67. maddesinin beşinci fıkrası gereğince ilgililerin itirazlarının bildirilmesi için
istemde bulunabilmelerini sağlamak üzere söz konusu Adli Tıp Raporunun tebliğ edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilemeden, yapılan eksik soruşturma sonucu verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 02.08.2016 gün ve 94660652-105-34-8126-2016-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27.09.2016 gün ve ...sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
28.08.2015 tarihli Adli Tıp Kurumunun raporunda, “...bebeğin sezeryan ile doğurtulmasının tıbben uygun olduğu,sezeryan sonrası gelişen akut böbrek yetmezliği ve kronik böbrek yetmezliğine neden olan durumun mevcut verilerle tespit edilmediği, dolayısıyla bu durumun herhangi bir tıbbi kusur ya da ihmalden kaynaklanmayan komplikasyon olarak nitelendirildiği, davalı kadın doğum uzmanı ve diğer hekimler tarafından hastanın şikayetlerine ve klinik bulgularına yönelik gerekli muayeneler, tetkikler ve konsültasyonlar yapılarak uygun tedavinin yapıldığı, sağlık çalışanlarına atfedilecek kusur bulunmadığının...” belirtilmesi üzerine ilgili Cumhuriyet savcılığınca 12.11.2015 tarihinde takipsizlik kararı verilmesi üzerine, müşteki vekilinin itiraz etmesi nedeniyle itirazı değerlendiren İstanbul Anadolu 7.Sulh Ceza Mahkemesinin 12.01.2016 karar tarihli ... değişik iş sayılı kararı ile itirazın reddine karar verilmiş ise de;
Koşuyolu Medipol hastanesinde kadın doğum uzmanı olarak görev yapan şüpheli ..."nın kusurlu olmadığına ilişkin Adli Tıp Kurumu 2. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 28/05/2015 tarihli raporunun aksine yine dosya arasında bulunan İstanbul Üniversitesi Cerrapaşa Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. ... tarafından düzenlenen 09.04.2014 tarihli raporda özetle “....hastada sezeryan ameliyatı sonrası hipertansiyon ve karaciğer enzimlerinde yükselme, trombosit ve kan değerlerinde düşme devam etmesine rağmen, kan ürünlerinin erken verilmemesi, ağır kanamaya bağlı hipovolemik şoku düzeltecek girişimlerde yeterli düzeyde bulunulmaması ve cerrahi ya da atoni sonrası kanamaya bağlı olarak gelişen bu durumu kadın doğum uzmanı dışındaki branş hekimlerinin değerlendiremediği....” görüşü ile Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Adli Tıp ve Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr.... tarafından düzenlenen 11.02.2015 tarihli ön değerlendirme raporunda özetle “....sezeryan sonrası böbrek fonksiyon kaybına yol açan ve hastayı diyalize bağımlı hale getiren akut böbrek yetmezliğinin kan kaybı kökenli olduğu, hekim tarafından komplikasyonun fark edilip yönetilmesinde eksiklik olduğu, laboratuar bulguları belli etmesine rağmen bizzat kendi uzmanlık alanı dahilinde gelişen bu komplikasyonu belirlemede ve müdahalede ortalama beklenen özen ve dikkati göstermede yetersiz kaldığı...” görüşü karşısında; raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alınarak şüphelinin hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik inceleme sonucu verilen kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara yönelik itirazın kabulü yerine, delillerin hatalı değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde reddine karar verilmesi,
İsabetsiz olup, kanun yararına bozma talebine atfen düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, İstanbul Anadolu 7. Sulh Ceza Mahkemesi Hakimliği"nin 12.01.2016 tarihli ve ... değişik iş sayılı kararının CMK"nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE; 13.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.