Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/3497
Karar No: 2016/11849
Karar Tarihi: 08.12.2016

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/3497 Esas 2016/11849 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2015/3497 E.  ,  2016/11849 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacılar 22.02.2011 tarihli dilekçe ile .... köyünde bulunan kayden maliki oldukları 2616 parselin tamamen, 2635 parselin ise kısmen orman olduğu gerekçesiyle bedelsiz olarak hükmen tapularının iptaline karar verildiğini, tapunun iptal edilmesi sebebiyle zararlarının oluştuğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup şimdilik 100.000.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazineden tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmışlardır. Daha sonra 23.01.2012 tarihli ıslah dilekçesiyle 44.592.-TL tazminat isteminde bulunmuşlardır.
    Mahkemece; davanın kabulüne yönelik verilen kararın davalı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 11.12.2012 gün 2012/3737 E. - 2012/14278 K. sayılı ilamıyla bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararında özetle “Çekişmeli taşınmazın arsa veya arazi olup olmadığının yöntemince araştırılmadığı, bilirkişi raporunun yetersiz olduğu, bu sebeple çekişmeli taşınmazın arsa veya arazi olup olmadığının belirlenmesi, arazi ise net gelir yöntemiyle, arsa ise emsal araştırması ve kıyaslaması yöntemiyle değer tespiti yapılıp sonucuna göre karar verilmesi....” gerektiği belirtilmiştir.
    Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra alınan bilirkişi raporu üzerine davacılar 82.586,60.-TL tazminata hükmedilmesi istemiyle ek dava açmışlardır. Ek dava, eldeki dava ile birleştirilmiştir. Mahkemece; davanın kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsiline ilişkin olduğu, taşınmazların tapu kaydına şerh düşülmesi dışında idarece fiilen el atmanın olmadığı, 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Kanunun 21. maddesiyle Kamulaştırma Kanunun geçici 6. maddesinde yapılan değişiklik uyarınca davanın idari yargıda görülmesi gerektiği gerekçesiyle asıl ve ek davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi ve taşınmazın orman sınırları içine alınması nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
    Mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırıdır. Şöyle ki; dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1956 yılında yapılan kadastro sırasında ... ilçesi ... köyünde bulunan 2619 parsel sayılı 14.460 m2 yüzölçümündeki taşınmazın 16.10.1947 tarih 8 sıra nolu tapu kaydı uygulanarak fundalık ve çalılık niteliği ile ... adına tespit ve tescil edildiği, 2635 parsel sayılı 11.360 m2 yüzölçümündeki taşınmazın çalılık niteliği ile Hazine adına tespit edildiği, ... tarafından açılan dava sonucu Gezici Arazi
    Kadastro Mahkemesinin 1957/1066 E. - 1960/511 K. sayılı ilamıyla taşınmazın 16.10.1947 tarih 8 sıra nolu tapu kaydının kapsamı içinde kaldığı gerekçesiyle bağ niteliği ile ... adına tapuya tesciline karar verildiği, temyiz edilmeksizin 29.08.1963 tarihinde kesinleştiği, yörede 1994 yılında orman kadastrosunun yapıldığı, her iki parselinde orman sınırları içine alındığı, 27.09.1996 tarihinde 2635 parselin beyanlar hanesine “taşınmazın tamamının orman sınırları içinde kaldığı” yönünde şerh konulduğu, ... tarafından orman kadastrosuna itiraz davasının açıldığı, ... Kadastro Mahkemesinin 2004/3 E. - 2006/9 K. sayılı ilamıyla 2619 parselin tamamına,2635 parselin ise 1.480 m2 yüzölçümlü kesimine yönelik davanın reddine, 2635 parselin 9.880 m2 yüzölçümlü kesiminin orman sınırları dışına çıkarılmasına karar verildiği, 05.03.2008 tarihinde kesinleştiği, anılan ilam uyarınca 2635 parselin ikiye ayrıldığı, 5836 parsel sayılı 1.480 m2 yüzölçümlü taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına, 5837 parsel sayılı 9.880 m2 yüzölçümlü taşınmazın bağ niteliği ile ... adına tescil edildiği, 2619 parsel sayılı 14.460 m2 yüzölçümlü taşınmazın ise tarla niteliği ile ... adına tapuda kayıtlı olduğu, davacıların 22.01.2011 tarihinde eldeki davayı açtıkları anlaşılmaktadır.
    4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nın “Sorumluluk “kenar başlığını taşıyan 1007. maddesinde “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.
    Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder.
    Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür” hükmüne yer verilmiştir.
    Tapu işlemleri kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK’nın 1007. maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Burada Devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluktur. Kusursuz sorumluluk tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların yanlış tescili sonucu değişmesi yada yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen ve taahhüt eden Devlet, gerçeğe aykırı ve dayanaksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlüdür. Bu itibarla, kadastro görevlilerinin dayanaksız yada gerçek hukuksal duruma uymayan kayıtlar düzenlemelerini ve taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmalarını da aynı kapsamda düşünmek gerekir.
    Somut olayda; 2635 parselin 1.480 m2 yüzölçümlü kesiminin orman sayılan yerlerden olması sebebiyle tapu kaydının iptal edilip 5836 parsel numarasıyla orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescil edildiği, 2619 parsel sayılı taşınmazın ise beyanlar hanesine orman sınırları içinde kaldığı yönünde şerh konulduğu, böylelikle davacıların Devletin kusursuz sorumluluğundan kaynaklanan zararlarının oluştuğu ve kadastro işlemlerinden kaynaklanan bu sorumluluğun da TMK’nın 1007. maddesi kapsamında olduğu, davacıların zararlarının tazminini Devletten isteyebileceği, bu nedenle de davanın adli yargıda görülmesi gerektiği kuşkusuzdur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 18.11.2009 gün 2009/4-383 E. - 2009/517 K. 16.06.2010 gün 2010/4-349 E. - 2010/318 K. sayılı kararlarıda bu yöndedir.
    Mahkemece dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 08.12.2016 tarihinde oy birliği ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi