Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2014/132
Karar No: 2018/163

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/132 Esas 2018/163 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2014/132 E.  ,  2018/163 K.

    "İçtihat Metni"



    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 4. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Sayısı : 680-990

    İmar kirliliğine neden olma suçundan sanık ...’ün TCK"nun 184/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin Bursa 12. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 10.09.2009 tarihli ve 680-990 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 21.11.2012 tarih ve 3576-26346 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 29.03.2013 tarih ve 14919 sayı ile;
    “... Suça konu yapının ne zaman yapıldığı keşif yapılarak tespit edilmediğinden yerel mahkeme kararı eksik araştırma sonucu verilmiştir. Sanık temyiz dilekçesinde binanın ilk iki katını 2004 yılının nisan ve ağustos aylarında inşa ettiğini belirtmiştir. Teşdit sebebi olarak gösterilmesi nedeniyle binanın katlarının ne zaman yapıldığı önem arz etmektedir. Sanık hakkında tayin edilen cezanın TCK"nun 61 ve 3. maddelerindeki kıstaslara uygun olarak belirlenmediği düşünülmektedir. Zira sanığın savumasında belirttiği bir durum gerekçe gösterilip, teşdit uygulanması gerektiği belirtilerek hüküm bozulmuştur. Kat sayısına göre teşdit uygulaması çok sayıda kata veya geniş bir alana sahip binalar bakımından geçerliliğini yitirecektir.
    İmar Kanununun 32. maddesi "Bu Kanun hükümlerine göre ruhsat alınmadan yapılabilecek yapılar hariç; ruhsat alınmadan yapıya başlandığı veya ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapıldığı ilgili idarece tespiti, fenni mesulce (...) tespiti ve ihbarı veya herhangi bir şekilde bu duruma muttali olunması üzerine, belediye veya valiliklerce o andaki inşaat durumu tespit edilir. Yapı mühürlenerek inşaat derhal durdurulur.
    Durdurma, yapı tatil zaptının yapı yerine asılmasıyla yapı sahibine tebliğ edilmiş sayılır. Bu tebligatın bir nüshası da muhtara bırakılır.
    Bu tarihten itibaren en çok bir ay içinde yapı sahibi, yapısını ruhsata uygun hale getirerek veya ruhsat alarak, belediyeden veya valilikten mühürün kaldırılmasını ister.
    Ruhsata aykırılık olan yapıda, bu aykırılığın giderilmiş olduğu veya ruhsat alındığı ve yapının bu ruhsata uygunluğu, inceleme sonunda anlaşılırsa, mühür, belediye veya valilikçe kaldırılır ve inşaatın devamına izin verilir.
    Aksi takdirde, ruhsat iptal edilir, ruhsata aykırı veya ruhsatsız yapılan bina, belediye encümeni veya il idare kurulu kararını müteakip, belediye veya valilikçe yıktırılır ve masrafı yapı sahibinden tahsil edilir" düzenlemesine yer vererek İdarenin ruhsatsız yapılara ilişkin sahip olduğu görev ve yetkilere vurgu yapmaktadır. Somut olayda, İdare kanunun kendisine vermiş olduğu bu açık görev ve yetkiyi kullanmamıştır. Anılan yetki zamanında kullanılmış ve verilen görevin gereği yerine getirilmiş olsaydı, binanın inşası daha temelden engellenmiş olacaktı. Sanığın belki tüm malvarlığını kullanarak inşa ettiği binanın yıkılması hakkaniyete uygun olmadığı gibi milli ekonomiye de zarar verecektir. İdareler bir takım mülahazalar ile ruhsatsız yapıları yıkmamakta, yargı organlarını da yerine getirmedikleri bu görevleri için araç olarak kullanmaktadırlar. Bu nedenlerle sanık hakkında belirlenen cezanın yerinde olmadığı" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 4. Ceza Dairesince, 16.01.2014 tarih ve 15238-1005 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında TCK"nun 184. maddesinin 1. fıkrasında 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası öngörülen imar kirliliğine neden olma suçundan, temel hürriyeti bağlayıcı cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak tayin edilmesinin isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    19.06.2008 tarihli yapı tespit ve tatil zaptına göre; belediye sınırları içerisinde hisseli kadastral parsel üzerinde ruhsatsız olarak “zemin+ 3 katlı” betonarme karkas inşaatın yapıldığı, 3194 sayılı İmar Kanununun 32. maddesi uyarınca yapının tatil edilerek mühürlendiği,
    Yapı sahibi olduğu tespit edilen sanık ... hakkında suç duyurusunda bulunulması üzerine soruşturmanın başladığı,
    24.06.2008 tarih ve 282 sayılı Encümen kararı ile; mühürlenerek durdurulan inşaatın hisseli parsel içerisinde kalması, revizyon imar plan çalışmalarının devam etmesi ve tapu sicil işlemlerine geçilememesi nedenleriyle sanığa İmar Kanununun 42. maddesi uyarınca 4.150 TL para cezası verilmesine karar verildiği,
    ... İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün 20.05.2009 tarihli yazısı ile ekli imar planı örneğine göre; 2775 ada 33 parsel üzerinde bulunmasına karşın yapı tespit ve tatil zaptında 2775 ada 34 parsel üzerinde bulunduğu belirtilen suça konu taşınmazın belediye sınırları dâhilinde kaldığı ve özel imar rejimine tabi yerlerden olmadığı, inşaatın yapı ruhsatının bulunmadığı ve imar planına uygun hâle getirilmediği,
    Anlaşılmaktadır.
    Sanık ...; 2008 yılının haziran ayında hissedarı olduğu taşınmaz üzerinde ruhsat almadan inşaat yapmaya başladığını, hâlihazırda zemin ve üç kattan ibaret binanın kaba inşaatını bitirdiğini, elektrik ve su aboneliği almadığını, çocuk sayısının fazla olması ve kirada oturması nedenleriyle ruhsat almaksızın inşaata başladığını, ruhsatsız inşaat yapmanın suç olduğunu bilmediğini, zira etrafındaki herkesin bu şekilde bina yaptığını savunmuştur.
    TCK"nun 184. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen imar kirliliğine neden olma suçu, 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasını gerektirecek şekilde yaptırıma bağlanmıştır.
    Temel cezanın belirlenmesine ilişkin ilkeler ise 5237 sayılı TCK’nun 61. maddesinin 1. fıkrasında;
    “(1) Hâkim, somut olayda;
    a) Suçun işleniş biçimini,
    b) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları,
    c) Suçun işlendiği zaman ve yeri,
    d) Suçun konusunun önem ve değerini,
    e) Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını,
    f) Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını,
    g) Failin güttüğü amaç ve saiki,
    Göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler” şeklinde düzenlenmiştir.
    5237 sayılı TCK’nun “Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi” başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasındaki, “Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur” biçimindeki hüküm ile de, işlenen fiil ile hükmolunan ceza ve güvenlik tedbirleri arasında “orantı” bulunması gerektiği vurgulanmıştır.
    Kanun koyucu, cezaların kişiselleştirilmesinin sağlanması bakımından hâkime, olayın özelliği ve işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı bir şekilde gerekçesini göstererek iki sınır arasında temel cezayı belirleme yetki ve görevi yüklemiştir. Hâkimin temel cezayı belirlerken dayandığı gerekçenin, TCK’nun 61. maddesinin 1. fıkrasına uygun olarak suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçlar, işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saiki ile ilgili, dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde kanuni ve yeterli olmalıdır.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Gürsu Belediyesi sınırları içerisinde ruhsatsız olarak bina yaptığı tutanakla tespit edilen sanığın, yapılan ihtara rağmen 3194 sayılı İmar Kanunu hükümleri gereğince ruhsat almadığı gibi suça konu yerdeki müdahaleyi sonlandırarak imara uygun hâle de getirmediği olayda; suça konu binayı zemin hariç üç kat olarak inşa ettiğini ifade eden sanığın kastının yoğunluğu, binanın mevcut durumu, bulunduğu alanın niteliği, yüzölçümü, kullanım amacı ile can ve mal güvenliği bakımından yaratabileceği tehlike dikkate alındığında, TCK"nun 61. maddesinin 1. fıkrasındaki ölçütler ile aynı Kanunun 3. maddesinde yer alan "orantılılık" ilkesine uygun biçimde temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiği kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, Özel Daire onama kararı isabetli olup, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle,
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.04.2018 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi