7. Ceza Dairesi 2014/24524 E. , 2015/18019 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5015 sayılı Kanuna Muhalefet
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
1-Suç tarihi itibariyle sabıkası bulunmayan sanığın savunmasında hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinden yararlanmak istediğini de beyan ettiği nazara alınarak; kaçakçılık suçlarında yasal olmayan yollardan yurda getirilen veya yurt içinde alım satıma konu edilen eşyanın, ithalinde öngörülen gümrük vergileri ile diğer eş etkili vergiler ve mali yüklerin ödenmemesi nedeniyle, yoksun kalınan miktarın kamu zararı olduğu ve bu zararın ödenmesi için süre verilerek sonucuna göre gerektiğinde CMK"nun 231/9 maddesi de gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, sanığa gümrüklenmiş değerin kamu zararı olduğu bildirilerek, bu zararı ödemediğinden bahis ve başka bir gerekçe gösterilmeden 5271 sayılı CMUK.nun 231.maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
2-5237 Sayılı TCK"nun 51/7. maddesi gereğince sanığın denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilmesi gerektiği halde infazı kısıtlayacak şekilde sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde ertelenen cezanın infaz kurumunda çektirilmesine karar verilmesi,
3-TCK.nun 53.maddesinin 3.fıkrası uyarınca, mahkum olduğu uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında 1.fıkranın (c) bendinde yazılı hak yoksunluğunun, sanığın sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet veya kayyımlık yetkileri açısından uygulanmamasına, altsoyu dışında kalanlarla ilgili hak ve yetkilerden ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, katılan vekili ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden 5320 sayılı yasanın 8/1.maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK.nun 321.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 18/06/2015 günü oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Suç tarihinde kolluk kuvvetlerine yapılan ihbar ile sanığa ait ağılda kaçak akaryakıt bulundurduğu bildirilmesi üzerine Başkale C.Başsavcılığının gecikmesinde sakınca bulunan hal bulunduğundan bahisle yapılan arama sonucunda, 2.800 lt mazot ele geçirilmiş ve yapılan yargılama sonunda sanığın ticari nitelikte kaçak akaryakıt bulundurduğundan bahisle mahkumiyetine karar verilmiştir.
Anayasamızın;
2.maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. 12. maddesi "herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez, temel hak ve hürriyetlere sahiptir" hükmünü taşımaktadır.
13.maddesi ise, "temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlandırılabilir. Bu sınırlamalar Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz" biçimindedir. 20.maddesinde, özel hayatın gizliliği güvence altına alınmış ve "Milli güvenlik, kamu düzeni ve suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça yine sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça, kimsenin üstü, özel kağıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz..." hükümleri mevcuttur.
Yine Anayasamızın 38.maddesinin 6.fıkrası da "Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular delil olarak kabul edilemez." hükmü amirdir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasası"nın 206/2-a, 271/2, 230/1 maddeleri fıkraları da hukuka uygun surette elde edilen delillerin kullanılabileceğini, yani kanuna aykırı elde edilenlerin hükme esas alınamayacağı şeklinde açık düzenlemeleri içermektedir.
Adli aramaların nasıl yapılacağını düzenleyen 5271 sayılı CMK.nun 116.maddesi arama kararı verebilmesi için makul şüphenin bulunması 07.03.2014-12.12.2014 tarihleri arası somut delile dayalı kuvvetli şüphe ve aynı yasanın 119.maddesi aramanın, hakim kararı üzerine veya gecikmesinde sakınca bulunan haller Cumhuriyet Savcısının, Cumhuriyet Savcısına ulaşılamadığı takdirde, kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk görevlilerince yapılabileceği biçimindedir.
Bu koşullara uyulmadan yapılan arama kanuna aykırıdır. Bütün bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; Başkale İlçe Jandarma Komutanlığı"nın 24 Ağustos 2010 tarihli arama talebini içeren yazıda, ismini vermeyen bir şahsın jandarmaya, sanığın evinin ağıl kısmında kaçak mazot, sigara ve uyuşturucu bulunduğunu ihbar ettiğinin bildirildiği, ancak Cumhuriyet Savcısından arama kararı talep edilmesini gerektirir nitelikte gecikmesinde sakınca bulunan hallerin neler olduğu açıkça gösterilmemiştir. Bu halde suçun aydınlatılmasına yarayacak delil ve emarelerin ele geçirilmesi için CMK"nun 119.maddesi uyarınca ancak hakim kararı ile arama yapılabilir. Cumhuriyet Savcısı da gecikmesinde sakınca bulunan halin ne olduğunu kararında belirtmemiştir. Söz konusu olayda hakimden karar alınması halinde ne gibi mahzurlar doğacağını gösteren ve aciliyeti haklı kılan herhangi bir halden söz edilmemiştir. Gecikmesinde sakınca bulunan halin kabulü için hakime başvurulup arama kararı talep edilmesi halinde delillerin kaybolacağı veya bu tedbirin uygulanamaz hale geleceği hususunda somut olgular bulunmalıdır. Bu durum gerçekleşmeden kural olarak arama kararı verme yetkisi hakime aittir. Cumhuriyet Savcısının gecikmesinde sakınca bulunan haller açıklanmadan verdiği yazılı arama emri CMK.nun 119.maddesine ve dolayısıyla hukuka aykırıdır. Bu şekilde ele geçen deliller de hukuka aykırı delil niteliğindedir.
Yukarıda maddeler halinde belirtilen Anayasa ve CMK.nun hükümlerine nazaran; usulsüz aramayla ele geçen delillerin hükme esas alınması, hukuk devleti ilkesini zedeleyeceği, kişilerin Anayasa ile teminat altına alınmış temel hak ve özgürlüklerini korumasız bırakacağı aşikardır.
Sanık hiçbir aşamada suçu kabul etmemiştir. Usulsüz arama sonucu ele geçen suç konusu akaryakıt yok sayılmalıdır. Akaryakıt üzerinde yapılan inceleme sonucu ulaşılan bilgilerin de yasal delil olarak kabulü mümkün değildir.
Anayasanın 38/6, 5271 sayılı Yasa"nın 206/2-a, 217/2, 230/1.madde ve fıkralarına nazaran hukuka aykırı biçimde elde edilen deliller hükme esas alınamayacağı ve başkaca sanığın mahkumiyeti için yasal delil bulunmadığından beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, Bozmayı gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun kararına bu nedenle katılmıyorum.