16. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/2579 Karar No: 2015/3331 Karar Tarihi: 07.04.2015
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2015/2579 Esas 2015/3331 Karar Sayılı İlamı
16. Hukuk Dairesi 2015/2579 E. , 2015/3331 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kullanım kadastrosu sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan 1671 parsel sayılı 5.111,67 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve ..."nin fiili kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak zeytinlik vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiş, yörede yapılan güncelleme çalışmaları sırasında ise kullanıcı şerhi terkin edilmiştir. Davacılar ... ve ... taşınmazın kendi fiili kullanımlarında bulunduğu iddiasına dayanarak ayrı ayrı dava açmıştır. Mahkemece davaların birleştirilmesi sureti ile yapılan yargılama sonunda davacı ..."ın davasının reddine, davacı ..."nın davasının kabulüne, fen bilirkişisi raporunda (B) harfi ile gösterilen bölümün davacı ... "nın fiili kullanımında bulunduğunun tespiti ile beyanlar hanesine şerhine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece; asıl davanın davacısı ..."ın dava konusu taşınmazı fiilen kullandığını ispatlayamadığı, birleşen dosyanın davacısı ..."nın davasında ise tanık beyanları ve raporlar dikkate alındığında fen bilirkişisinin raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen 674,06 metrekare yüzölçümündeki kısmının kullanıcısı olduğu gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Çekişmeli taşınmaza ait kadastro tespiti 20.05.1996 yılında kesinleşmiş, daha sonra yörede 2010 yılında güncelleme çalışmaları yapılmıştır. Davacılardan ... çekişmeli taşınmazın kendi fiili kullanımında olduğunu ileri sürmüş, davacı ... vekili 21.12.2012 tarihli dava dilekçesi ile davacının taşınmazı 1992 yılında satın aldığını belirterek davacının adının taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine şerh verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de taşınmazın hangi bölümünün kimin kullanımında olduğu kesin olarak belirlenmemiş, davacı ...nın davası yönünden 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nda düzenlenen hak düşürücü sürenin geçmiş olacağı göz ardı edilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz. Doğru sonuca varılabilmesi için; mahallinde yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları hazır olduğu halde yeniden keşif yapılarak, dava konusu taşınmaz üzerindeki zilyetliğin kim tarafından ne zamandan beri, ne suretle sürdürüldüğü kesin olarak belirlenmeye çalışılmalı, gösterilen sınırlar fen bilirkişisine işaretlettirilmeli davacı ...’nın davası açısından, davacının zilyetliğinin 1992 yılında başladığı iddiası karşısında; tespitin kesinleşme tarihinden dava tarihine kadar Kadastro Kanunu"nun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu değerlendirilmeli bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Açıklanan nedenlerle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 07.04.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.