11. Hukuk Dairesi 2013/6585 E. , 2013/23507 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 04.12.2012 tarih ve 2009/628-2012/280 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette %2 payının olduğunu, davalı şirketin 09/05/2009 tarihinde genel kurulunda alınan karar gereğince, ortaklarına toplam 483.000,00 TL kar payı ödenmesine karar verildiğini, bu miktardan müvekkilinin %2 payına isabet eden 8.211,00 TL olduğunu, yönetim kurulunun 13/05/2009 tarihli yazısı ile kar payı alacağının ½ oranında ödeneceğinin bildirildiği ve 26/05/2009 tarihinde kar payı alacağının ½ sinin diğer tüm ortaklara ödenmiş olmasına rağmen müvekkili payının davalı şirkete borçlu olduğundan bahisle kar payı alacağının borcundan mahsup edileceği belirtilerek ödenmediğini, oysa ki müvekkilinin şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını,kendisi ile ilgili cari hesabın muavin hesap olarak çıkartılarak gönderilmesi için davalıya keşide edilen ihtarnamelerin sonuçsuz kaldığını, müvekkili aleyhine herhangi bir takibe girişmediklerini, alacak talebinde bulunmadıklarını belirterek 8.211,00 TL kar payı alacağının genel kurul tarihi olan 09/05/2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının geçmiş dönemlerde davalı şirketin yönetim kurulu başkanlığını yaptığını, davacı mülkiyetinde bulunan taşınmazın müvekkili şirketçe bedelinin ödenerek satın alındığını, işbu satış nedeni ile alıcı ve satıcı adına tahakkuk eden tapu harcının ½ şer oranında taraflarca ödenmesi gerektiği halde, o dönemde yönetim kurulu başkanı sıfatı ile davacı tarafından davalı şirkete tamamının ödettirildiğini,davacının yönetim kurulundan uzaklaştırılmasından sonra durumun tespit edildiğini, müvekkili şirketçe karşılanan ve yasalara aykırı olarak şirket kayıtlarına gider olarak kaydedilen tutar nedeni ile davacının müvekkili şirkete külfetinin 53.033,99 TL olduğunu, bu tutarın 12/01/2009 tarihinde davacı hesabına borç kaydedildiğini, kar payı nedeni ile davacıya ödenmesi gereken bedelin davacının borcundan mahsup edildiğini, davacının herhangi bir alacağının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacının davalı şirketin %2 paylı ortağı olduğu, şirketin 09/05/2009 tarihli genel kurulunda alınan karar gereğince ortaklarına toplam 483.000,00 TL kar payı ödenmesine karar verildiği, hisselerine düşen kar payında ½ şer oranının 26/05/2009 tarihinde ödendiği ancak davacının yönetim kurulu başkanlığı yaptığı dönemde davacıya ait olan taşınmazın davalı şirkete satışının yapıldığı, yasal olarak alım satım harcının ½"şer oranında alıcı ve satıcı tarafından ödenmesi gerektiği aksine ilişkin herhnagi bir anlaşmanın ibraz edilmediği gibi, davacının adına düşen satış harcını kendisinin ödediğini ispatlayamadığı, davalı şirket bünyesinden karşılanan satış harcının davacı payına isabet eden kısmının davacı adına şirket kayıtlarına borç olarak kaydedildiği ve şirketin 09/05/2009 tarihinde yapılan 2007 yılı genel kurulunda alınan kar payı dağıtımına ilişkin karar sonrası davacının şirkete olan tapu harcından kaynaklı borcu nedeni ile bu borcun kar payından mahsup edilmiş olduğu, davalının, davacıya olan kira borcunu davacının şirket kar payından olan alacağından mahsup edilmemesinin tahliye tehdidi altında olduğu savunması da dikkate alınarak davacının davalıdan herhangi bir alacağının kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve dava tarihinde yürürlükte olan BK"nın 118/son maddesine göre, zamanaşımına uğramış bir alacağın, takas dermeyan edileceği zamanda zamanaşımı nedeniyle sakıt olmaması halinde, bu alacağa bağlı olarak takas dermeyan edilebileceğine göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 25.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.