11. Hukuk Dairesi 2013/6322 E. , 2013/23485 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 50. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 31.01.2013 tarih ve 2011/223-2013/11 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili davalı şirkette hissedar olup, genel müdürlük görevine 23.06.2010 tarihi itibariyle son verildiğini, yönetim kurulu üyeliğinden de çıkarıldığını, müvekkiline iş hukukundan kaynaklanan alacaklarının ödenmemesi üzerine Beyoğlu 1. İş Mahkemesi"nin 2010/396 esas nolu dosyası ile alacak davası açtıklarını, davalı şirketin ise, işçi alacaklarına 2010 yılında %6 oranında zam yapıldığını öne sürerek müvekkili aleyhine Beyoğlu 1 Asliye Ticaret Mahkemesi"nde dava açtığını bu mahkemenin 2010/428 esas sayılı dosyasından verilen ara kararı gereği, davalı şirket olağan genel kurulunun 20/06/2011 günü yapıldığını, bu toplantıda müvekkilinin ibra edilmediğini, 5 kişilik yönetim kurulundan üçünün ibra edilmesine rağmen müvekkilinin subjektif olarak ibra edilmediğini, yönetim kurulunun ibrasının bir bütün olup, tek tek ibranın mümkün olmadığını, davalı şirketin kâr-zarar hesaplarının, bilançonun 2009/2010 yılı faaliyetlerinin onaylanmış olmasının ibra edilmeme kararının iptalini gerektirdiğini, TTK"ya göre bazı pay sahiplerinin ibra kararının alınmasında, oy kullanma hakkından mahrum edildiklerini, şirketin işlerinin görülmesine herhangi bir surette iştirak etmiş olan ortakların yönetim kurulu üyelerinin, ibrasına ait kararda oy hakkına haiz olmadıklarını, şirketin avukatlık hizmetini ifa eden kişilerin oy kullandıklarını, 5 ortaklı davalı şirkette tüm ortakların şirketi işlerini görülmesine iştirak etmeleri nedeniyle ibra edilmeme kararının iptalinin gerektiğini, ayrıca bilanço gelir gider tablosunun gerçeği yansıtmadığını, bilançonun doğru olmaması nedeniyle diğer ortaklar için alınmış ibra kararında iptali gerektiğini ileri sürerek davalı şirketin 20/06/2011 tarihli olağan genel kurulunda müvekkili aleyhine alınan ibra edilmeme ve diğer ortaklarını ibra edilme kararlarının iptaline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili; TTK"nın 374 maddesine göre, “pay sahiplerinden hiçbirisinin kendisi ile şirket arasındaki şahsi bir işe veya davaya dahil olan müzakerelerde rey hakkını kullanamayacaklarına, aynı şekilde, şirket işlerine görüşülmesine herhangi bir surette iştirak etmiş olanlar idare meclisi azalarının ibrasına ait kararlarda rey hakkını haiz değillerdir.”
şeklindeki düzenleme doğrultusunda davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin, kendisine ait ibrada oy kullanmadıklarını,açılan davanın bu sebeple yerinde olmadığını, genel kurul kararlarının iptal sebeplerinin TTK 381. maddesinde yazılı olduğunu, davacının iptal sebeplerinin bu maddedeki sebeplere uymadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;davalı şirketin 20/06/2011 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında, gündemin 6. maddesinde alınan ibra kararının yönetim kurulu üyelerinin ayrı ayrı yapılan ibra oylamasında her yönetim kurulu üyesinin kendisi hakkında yapılan ibra oylamasına katılmaması suretiyle,diğer oy hakkından yoksun yönetim kurulu üyelerinin oyları ile ibra edildiği ve davacının ibra edilmemesi hususunda karar alındığı, 5 ortaklı davalı anonim şirkette yönetim kurulu üyelerinin oy toplamı dışında ibrayı sağlayacak oy kullanılmadığı, bu suretle lehte ve aleyhte alınmış geçerli bir ibra kararı mevcut olmadığı gerekçesiyle davann kabulü ile, genel kurulca alınan gündemin 6. maddesindeki ibra ve ibra etmeme kararlarının iptaline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 25.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.