11. Hukuk Dairesi 2013/9880 E. , 2013/23483 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Konya 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 19.03.2013 tarih ve 2012/219-2013/86 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, davacının on yıl süre ile şirket müdürü olarak görevlendirildiğini, şirketin 09/08/2011 tarihli ortaklar kurulu toplantısında davacının şirket müdürlüğünden azline karar verildiğini, tüm ortakların katılımıyla ortaklar kurulunun yapılmadığını, tüm yetkilerin toplandığı kişinin şirkete ait taşınmazları sattığını, şirket aleyhine işler yaptığını, toplantının kanuna uygun bir şekilde yapılmadığını,toplantıda alınan kararların iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığını, bu nedenle davalı şirketin ortaklar kurulu kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, TTK"nın 536. maddesine göre ortak sayısı yirmi ve daha az şirketlerde genel kurul kararlarının ortakların yazılı oylarıyla verileceğinin düzenlendiğini, müvekkili şirketin bu kapsamda olduğunu, davacının toplantıdan haberdar olduğunu, usulsüz çağrı iddiasının genel kurul kararının iptali için neden oluşturmayacağını, kararın yasa, ana sözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırılığının kanıtlanması gerektiğini, genel kurul kararında kanuna, ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırılığın söz konusu olmadığını, davacının azline ilişkin alınan 08/08/2011 tarihli kararın esas sermayenin %78"ini temsil eden ortakların kararıyla alındığını, davacının toplantıya katılması ve oy kullanmasının dahi sonuca etkili olmayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia,savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacının ana sözleşme ile müdür olarak on yıllık bir süre için atandığı, ana sözleşmenin tescil ve ilan edildiği 20/04/2010 tarihinde davacının 10 yıl süreli müdürlük görevinin ana sözleşmedeki hüküm gereğince sona erdiği, davaya konu 09/08/2011 tarihinde alınan kararda her ne kadar davacının müdürlükten azli ibaresi geçmiş ise de kararın aslında yeni bir müdür atanmasına ilişkin TTK"nın 540. maddesinin 2. fıkrası kapsamında alınan ortaklar kurulunca müdür atanması kararı olduğu,ortaklar kurulunca alınan kararın yasa ve ana sözleşme gereğince gerekli pay ve paydaş çoğunluğu ile alındığı, toplantıya çağrıdaki usulsüzlüğün ise iptal nedeni olabileceği ve toplantıya katılmayan ortağa dava hakkı vereceği, dolayısıyla alınan kararın iptal edilebilmesi için yasa, ana sözleşme ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğunun ispatı gerektiği, salt çağrıdaki usulsüzlüğün alınan kararların iptali için yeterli olmadığı, kaldı ki davacı alınan karardaki pay ve paydaş çoğunluğu dikkate alındığında toplantıya katılıp olumsuz oy kullanmış olsa dahi toplantıya katılmasının sonuca etkili olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Mahkemece çağrı usulsüzlüğünün iptal davası açma hakkı verdiği,ayrıca alınan ortaklar kurulu kararının yasaya,ana sözleşmeye ve objektif iyiniyet kurallarına aykırılığının ispatı gerektiği belirtilmiştir. Davacı, çağrı yapılmadığı gibi tüm ortakların katılımıyla bir toplantı yapılmadığını iddia etmiştir. Çağrı yapılmadığı takdirde ortaklar kurulu toplantısı TTK 538/son maddesine göre tüm ortakların toplanmasıyla yapılabilir. Çağrısız olarak yapılan ve TTK 538/son maddesi gereği tüm ortakların hazır olmadığı toplantıda alınan kararlar usul ve yasaya uygun olmadığından yok hükmündedir. Mahkemece davanın bu madde kapsamında değerlendirilmesi gerekirken, eksik inceleme ile usulsüz çağrı olduğundan ve usulsüz çağrının alınan kararların iptali için yeterli neden olmadığından bahisle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.