Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden paydaşı bulunduğu 6 parça taşınmazdaki paylarına davalının müdahale ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesini ve ecrimisilin tahsilini istemiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının haksız müdahalesinin keşfen saptandığı gerekçesiyle elatmanın önlenmesine ve kısmen ecrimisile karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . .. raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, paydaşlar arasında el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Getirtilen kayıtlardan, kardeş olan tarafların çekişmeli 6 adet taşınmazda dava dışı anneleri, iki kardeşleri ve bir yeğenleri ile elbirliği halinde malik bulundukları görülmektedir.
Mahkemece, paya vaki elatmanın önlenmesine ve kısmen ecrimisile karar verilmiştir.
Ne var ki, yapılan soruşturmanın hükme yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Bilindiği üzere, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamıyan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa, açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Öte yandan, M.K.nun 706, B.K.nun 213, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz ise de, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse, kayıtta paylı eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "ahde vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde tüm ortakları kapsayacak şekilde parsel bazında değil, her bir parselde (münferit olarak) fiili bir paylaşım durumunun bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak biçimde açıklığa kavuşturulması, paylaşımın bulunmaması halinde hangi taşınmazın kim ya da kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığının bu konudaki yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının beyanları arasındaki çelişkiler de giderilmek suretiyle saptanması, ayrıca her parsel için ayrı ayrı intifadan men koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile hüküm kurulması doğru değildir.
Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.