14. Hukuk Dairesi 2018/5242 E. , 2021/3923 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 12.09.2012 gününde verilen dilekçe ile asıl davada müdahalenin önlenmesi ve ..., karşı davada temliken tescil (TMK 725. m) talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 26.02.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı-karşı davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Asıl dava elatmanın önlenmesi ve yıkım, birleştirilen dava TMK 725. maddesi uyarınca temliken tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, müşterek malik oldukları 105 ada 10 parsel sayılı taşınmazın 125 m2’lik kısmına davalılarca dükkan tipi yapılar inşa edilmek suretiyle 15-20 yıldır tecavüzde bulunulduğunu, dükkanlar haricinde zemine de müdahalede bulunduklarını, davalılarca yapılan müdahalenin önlenmesini ve üç adet dükkanın yıkılmasını talep etmiştir.
Davalılar vekili karşı davada, dava konusu 105 ada 10 parsel sayılı taşınmazın 89,80 metrekarelik kısmının davalıların iş yerinin içinde kaldığının tespit edildiğini, davalı/karşı davacıların dava konusu parsele komşu 13 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, dava konusu adanın bir bütün olarak davalıların dedesine ait iken sağlığında rızaî taksimle babalarına bıraktığını, sonrasında da davalıların kullandığını, davacıların tüm bu kullanımlardan haberdar olmasına rağmen hiçbir zaman itiraz etmediklerini, dükkanların davalı parsellerinde görülmemesinin tamamen kadastro çalışmaları sırasında sehven yapılmış çizimlerden kaynaklandığını, davalı/karşı davacıların iyi niyetli olarak bu yere yapı inşa ettiğini belirterek; asıl davanın reddini ve dava konusu 105 ada 10 parsel sayılı taşınmazın 89.80 m2’lik kısmının iptali ile tespit edilen değer karşılığında malzeme sahibi davalı/karşı davacılar adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulü ile “... ili, ... ilçesi, .... 105 ada 10 parsel sayılı taşınmaz içerisindeki 06/01/2013 tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide A, B, C harfi ile gösterilen A harfi ile gösterilen 5,60 M2, B harfi ile gösterilen 60,15 m2 C harfi ile gösterilen 24.05 m2"lik kısmına davalıların Vaki Müdahalesinin ...’ine, bu kısımların yıkılmak suretiyle ...’ine, Karşı davacının temliken tescil davasının reddine” karar verilmiştir.
Hükmü davalı/karşı davacılar vekili temyiz etmiştir.
Yasal ayrıcalıklar dışında, TMK"nın 684/1 ve 718/2 maddeleri hükümlerine göre, arazinin mülkiyeti ve buna bağlı olan tasarruf hakkı o arazide kalıcı olmak koşuluyla yapılan şeyleri de kapsar TMK"nın 725. maddesinde bu kuralın istisnalarından birisi düzenlenmiş, böylece muhdesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine bazı koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır.
Bunun için, tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır.
Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir. Yeni malikler de Türk Medeni Kanununun 725. maddesinde belirtilen haklardan yararlanabilecekleri gibi borçlardan da sorumlu olur.
Bu tür davalarda taşkın yapıyı yapan kişinin taşınmazı lehine, taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkı yoksa durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde taşkın yapıyı yapan kimse, taşan kısım için uygun bir bedel karşılığında irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir.
TMK"nın 725. maddesine dayanılarak tescil talebinde bulunulabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır;
a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır.
TMK"nın 725. maddesi hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, taşkın yapının bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin TMK"nın 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur.
Bu kural, taşkın inşaatı yapan kimsenin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da taşkın inşaat yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder.
İyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re"sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan taşkın inşaat sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir. (Sübjektif koşul)
b) İkinci koşul, yapı kıymetinin taşılan arazi parçasının değerinden açıkça fazla olmasıdır.
TMK’nın 725. maddesinde "durum ve koşulların haklı kılması" şeklinde ifade edilen husus uygulama ve doktrinde inşaatın yıkılması ile inşaat sahibinin uğrayacağı zarar veya yıkılmaması halinde arsa malikinin arsasının uğrayacağı değer kaybının karşılaştırılması şeklinde değerlendirilmektedir. Kastedilen değer sadece taşılan arazinin değerinden ibaret değildir. Bu değerin içinde arazi sahibinin taşılan kısım dışında kalan arazisinin uğrayacağı değer kaybı da vardır. Arsa malikinin arsasının uğrayacağı değer kaybı uzman bilirkişilerden rapor alınmak suretiyle TMK"nın 4., TBK"nın 50. maddesi uyarınca ve aynı zamanda sebepsiz zenginleşmeyi önleyecek biçimde dava tarihine ve objektif esaslara göre tespit ve takdir edilmelidir. (Objektif koşul)
c) Üçüncü koşul ise taşkın inşaat yapanın, taşınmaz malikine bu bedeli ödemesidir.
Taşkın inşaatın yıkılması gerekmiyorsa, mahkemece yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda belirlenecek bedel arsa sahibine ödenmek üzere depo ettirilmelidir.
d)Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, mahkemece iptal ve tescile karar verilebilmesi için taşkın yapının zeminindeki arazi parçasının ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.
Somut olaya gelince, dava konusu 105 ada 10 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı 07.06.1991 tarihli tesis kadastrosu ile kesinleşmiş olup müdahaleye konu dükkanlar 18.04.2014 tarihli inşaat bilirkişi raporunda 11-15 yaş aralığında gösterilmekle tesis tarihinden sonra inşa edildiğinden çaplı yere yapılan yapıdan dolayı temliken tescil istenemez. Mahkemece bu gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle karar verilmesi doğru görülmemiş ve bu husus bozmayı gerektirmişse de yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden gerekçe bu şekilde düzeltilerek hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı/karşı davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine, hükmün açıklanan şekilde gerekçesi DEĞİŞTİRİLEREK ONANMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.06.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.