
Esas No: 2020/7523
Karar No: 2021/4569
Karar Tarihi: 01.04.2021
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/7523 Esas 2021/4569 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, yaşlılık aylığından yapılan kesintinin iptali ile kesintilerin durdurulması amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve Kuruma borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, (kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin bozma kararına uyularak ilâmında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu. Temyiz konusu hükme ilişkin dava, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hâllerden hiçbirine uymadığından, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Uyuşmazlığın yasal dayanağı; 5277 sayılı 2005 Mali Yılı Bütçe Kanununun 25. maddesinin (f) fıkrasının ikinci ve üçüncü paragrafları ile 5335 sayılı Yasanın 30/2. maddesidir. 01.01.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5277 sayılı Bütçe Kanununun 25. maddesinin (f) fıkrasının ikinci ve üçüncü paragrafları “………Her hangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanlar bu aylıkları kesilmeksizin; genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, döner sermayeler, fonlar, belediyeler, il özel idareleri, belediyeler ve il özel idareleri tarafından kurulan birlik ve işletmeler, sosyal güvenlik kurumları, bütçeden yardım alan kuruluşlar ile özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bunların bağlı ortaklıkları ile müessese ve işletmelerinde ve sermayesinin %50’sinden fazlası kamuya ait olan diğer ortaklıklarda her hangi bir kadro, pozisyon veya görevde çalıştırılamaz ve görev yapamazlar.
Konuya ilişkin olarak, 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi ise “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır…” hükmünü içermektedir.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin (kapatılan) 2016/5645 Esas-2017/6972 Karar sayılı ilamı ile 5335 sayılı Yasanın 35. maddesinden kaynaklanan yersiz tahakkukun 5510 sayılı Yasa’nın 96/a maddesi kapsamında oluşturulan tahakkuk işleminden kaynaklandığına işaret olunarak verilen karar bozulmuş ve Mahkemece bozma ilamına uyularak “davanın reddine,” karar verilmiş ise de Anayasa Mahkemesinin bu tür yersiz olarak ödendiği anlaşılan sosyal güvenlik ödemelerinin iadesinin 5510 sayılı Yasanın 96/b maddesi yerine 96/a maddesi kapsamında değerlendirilmesi halinde mülkiyet hakkının ihlal edildiğine yönelik ilke kararları bulunmaktadır. Bu durumda Mahkemece anılan müstekar ihlal kararlarının, bozma ilamına uyulmak suretiyle ortaya çıkan usuli kazanılmış hakkı sonuçsuz bırakacağı gözetilerek yersiz ödemenin 5510 sayılı Yasanın 96/b maddesi kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 01/04/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.