11. Hukuk Dairesi 2013/8831 E. , 2013/23478 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 52. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 05.02.2013 tarih ve 2012/290-2013/21 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirket tarafından davalı şirketin donatanı olduğu ALEXANDER VON HUMBOLDT gemisine muhtelif tarihlerde yakıt tedariki yapıldığını, tedarik edilen yakıtın geminin sefere devam edebilmesi için zaruri ihtiyaç olduğundan, gemiye, gemi yetkilisinin imzası karşılığı teslim edildiğini ve gemi kaşesi basıldığını, alacağın TTK"nın 1235/6. fıkrası kapsamında gemi alacağı olduğu yönünde uyuşmazlık bulunmadığını, gemi alacağı niteliğindeki bu alacakların 6762 sayılı TTK"nın 1236. maddesi uyarınca rehinle temin edilen alacaklardan olduğunu ileri sürerek, ALEXANDER VON HUMBOLDT gemisi üzerinde 82.290,15 USD tutarındaki alacak kadar kanuni rehin hakkı tanınmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili donatanın yakıtların sağlandığı dönemde geminin zilyedi olmadığını, müvekkili ile Bamtur arasında 25.04.2011 tarihinde zaman esaslı kira sözleşmesi imzalandığını, buna göre Bamtur"un gemiyi 15.11.2011 tarihine kadar kiraladığını, bu nedenle faturalar konusu borcun var olduğu varsayılsa dahi bu borcun ayrı bir tüzel kişi olan Bamtur"un yükümlülüğünde olduğunu, faturaların da bu şirket adına düzenlendiğini, yakıta dair alacak kanuni rehin hakkı doğurmadığını, dava konusu olayda 6102 sayılı TTK"nın uygulanması gerektiğini, savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, kanuni rehin hakkının borçlusu, geminin maliki olduğu, dosyada kanuni rehin hakkı talebi geminin doğrudan malikine karşı yöneltildiği, ancak asıl borç ilişkisinin tarafı olan borçlu davada taraf gösterilmediği, bir alacağın kanuni rehin hakkı verip vermediği dosyamızdaki alacağın doğduğu tarihte yürürlükte olan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu"na göre belirleneceği, ancak bu hakkın dava edilmesine ilişkin yeni TTK"nın 1377/1 maddesi usul hükmü olup, derhal yürürlüğe gireceği, davacı kanuni rehin hakkı borçlusunu davalı göstererek, kanuni rehin hakkı talebinde bulunduğu, ancak kanuni rehin hakkı doğumuna sebep olan borç ilişkisinin borçlusu olarak talep konusu faturalarda borçlu olarak gösterilen BAMTUR hakkında dava açılmamış ve kanuni rehin hakkı ile teminat altına alınmak istenen alacak dava konusu yapılmadığı, açıklanan nedenlerle davada 6102 sayılı TTK"nın 1377/1 maddesi gereğince "Gemi üzerinde, kanun veya sözleşme uyarınca doğan veya mahkemece tesciline karar verilen bütün rehin ve hapis hakları, teminat altına alınan alacaktan ayrı ve bağımsız olarak yargılama veya icra konusu yapılamayacağından" davanın reddine karar verilmesi gerektiği, gerekçesi ile 6102 sayılı TTK"nın 1377/1. maddesi gereğince kaunni rehin hakkı tesisine ilişkin teminat altına alınan alacaktan ayrı ve bağımsız olarak dava açılamayacağından davanın reddine, karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 24.12.2013 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Mahkemece TTK"nun 1377. maddesinin usül hükmü olduğu ve derhal uygulanması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dava konusu alacağın ve kanuni rehin hakkının 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu yürürlükte iken doğduğu hususu ihtilafsız olup, mahkemenin kabulü de bu yöndedir.
6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 36. maddesine göre Türk Ticaret Kanunu"nun yürülüğe girdiği tarihten önce, 6762 sayılı Kanun hükümlerine göre doğmuş olup da Türk Ticaret Kanunu uyarınca gemi alacaklısı hakkı bahşetmeyen alacaklar, 6762 sayılı Kanun"a tabi olmaya devam eder. Madde gerekçesinde de Türk Ticaret Kanunu"nun yürülüğe girdiği tarihten önce, 6762 sayılı Kanuna göre doğmuş olup da, Türk Ticaret Kanunu uyarınca gemi alacaklısı hakkı bahşetmeyen alacakların sahiplerinin, kazanılmış haklarına halel vermemek için, bu alacakların 6762 sayılı Kanuna tabi olmaya devam edecekleri tasrih olunmuştur. Bu nedenle 36. madde çerçevesinde talebin incelenmesi gerekir. Bu madde halen yürülüktedir ve kazanılmış hakların ihlal edilmemesi için konulmuştur. TTK. 1377 maddesi hükmünün usül hükmü olduğundan bahisle bu maddeye öncelik tanınması 36. maddenin yürürlükten kaldırılması anlamını taşır.
Bu nedenle sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum.