8. Hukuk Dairesi 2013/18676 E. , 2014/9294 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 8. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 30/11/2011
NUMARASI : 2010/2769-2011/1559
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire"ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu"nun 38. maddesi gereğince yönetici kat maliklerine karşı aynen bir vekil gibi sorumludur. Bir davada veya takipte kimlerin taraf olacağı nasıl temsil edileceği ise HUMK"nunda, Avukatlık Kanununda ve B.K.nun vekalet akdine ilişkin hükümlerinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu hükümlere uygun temsil yetkisi olmadıkça, yöneticinin 634 sayılı Yasa"da sayılanlar dışında kat maliklerini temsil yetkisi olmadığından, apartman yöneticiliğinin aktif ve pasif taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Bu nedenle kural olarak yöneticilik hakkında icra takibi yapılması mümkün bulunmamaktadır.
Ancak, 634 sayılı Yasa"nın 35. maddesinde yöneticinin görevleri ayrı ayrı gösterilmiştir. Bu görevler ana gayrimenkulün yönetimi ile ilgili olup, yönetimin gerektirdiği ortak giderleri yapmak yetkisini de içirmektedir. Yönetici, Yasadan aldığı temsil yetkisine dayanarak çeşitli sözleşmeler kurabilir. İşte bu sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda yönetici dava açabileceği gibi, yöneticiye karşı da dava açılabilir. Şu husus da belirtilmelidir ki yönetici, vekaletname ile tayin edilen bir vekil gibi değildir. Yasal bir temsilci olup yetkisini yasadan almaktadır. Bu sıfatla yaptığı sözleşmeden dolayı kendisine husumet yönetilebilir. Öte yandan kat malikinin veya kat malikleri kurulunun ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunmaması, yöneticinin özel kanundan doğan temsil yetkisini ortadan kaldırmaz. Sonuç olarak denilebilir ki, yöneticinin temsil yetkisine giren işlerden dolayı üçüncü kişilerle yaptığı sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklarda, aktif ve pasif dava (icra takibi) ehliyeti bulunmaktadır. Aksinin benimsenmesi durumunda ise, bu kez üçüncü kişilerin yönetici ile sözleşme yapmaktan kaçınacakları ve bundan kat maliklerinin zarar görecekleri kuşkusuzdur.
Öte yandan, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu"nun 20. maddesi hükmüne göre kat maliklerinden her biri, kapıcı giderlerinden (ücret, sigorta pirimi, kıdem tazminatı vs.) yönetim planında veya kat malikleri kurulunca verilmiş bir kararda başka türlü bir hüküm bulunmadıkça diğer kat malikleri ile birlikte eşit olarak sorumludur.
Somut olayda icra takibine dayanak yapılan ilamın incelenmesinde, alacak "onarım güçlendirme bedeli" olup ilamda davalı olarak Ö. Apartmanı A ve B Yönetim Kurulu gösterildiği ve Mahkemece adı geçen hakkında hüküm tesis edildiği görülmektedir. Bu durumda alacaklı, 634 sayılı Yasa"nın 35. maddesine göre apartman yönetimi hakkında takip yapabileceği gibi, aynı Kanun"un 20. maddesi uyarınca da ilama konu borcun yasal sorumlusu olan kat malikleri hakkında da takip yapabilir. Bir diğer ifade ile alacaklının bu konuda seçimlik hakkı bulunmaktadır. Sonuç olarak, alacaklının, yukarıda belirtilen ilama dayalı olarak kat malikleri hakkında takip başlatması 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu"nun 20. maddesi hükmüne uygun olmakla, mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin kabulü ile icra emrinin iptali yönünden hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK"nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK"nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 12.05.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
İlamlı icrada borçlu ilam aleyhine olan yani ilama göre borçlu olan kişidir.
İlamlı icrada borçlu yedi gün içinde İcra Dairesi"ne başvurarak icra emrine itiraz ediyorum demek suretiyle ilamlı icra takibini durdurma imkanına sahip değildir.
Borçlu yalnızca, İİK"nun 33. maddesi hükmü gereğince, borcu ödemiş olması, alacaklıdan mehil almış olması veya ilamın zamanaşımına uğramış olması halinde icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını isteyebilir. İcra emrine bu şekilde itiraz edilmiş olması, icra takibini kendiliğinden durdurmaz.
İlamlı takibe yasada belirtilen nedenlerle ancak itiraz edilebilir. İlamlı takipte temel ilkeler mevcuttur. Bir ilamın ilamlı takibe konu edilebilmesi için açık, net, likit, eda hükmü içermesi gerekir. İlama konu hükümde borçlunun kim olduğu, takipte muhatabın kim olduğu konusunda hiçbir kuşku olmamalıdır. İlam hükmünün kime yada kimlere yönelik olduğu konusunda duraksamamak gerekir.
Somut olayda, takip konusu ilamda, aleyhine hüküm kurulan davalı Ö. Apartmanı A ve B Blok Yönetim Kurulu’dur. Davacı ilamda, hüküm altına alınan borcun oluştuğu tarihte kat maliki olmadığını, takip konusu borçtan sorumlu olmadığını iddia etmektedir. Borcun doğduğu tarihte kat maliklerinin kim olduğu, davacının borçtan sorumlu olup olmadığı, yargılama konusu olması geren hususlardır. İlamlı takibe itiraz nedenleri yasada sınırlı bir şekilde belirtilmiştir. Davacının talebi İİK"nun 33. maddesi hükmü kapsamında bir itiraz değildir. İlamda davalı olarak yer almadığını, yargılamasında bulunmadığı borçtan sorumlu olmadığını iddia etmektedir. Talep İİK"nun 16. maddesi yollamasıyla İİK"nun 41. maddesine dayalı şikayet olarak değerlendirilebilir.
Yerel mahkeme kararında da belirtildiği gibi ilamda taraf olmayan takip talebinde borçlu olarak yer almayan davacıya icra emri gönderilmesi ilamlı takip hükümlerine uygun değildir. Kat maliklerine karşı ilama atıf yapılmak suretiyle ancak ilamsız takip yapılabilir. Mevcut ilamlı takipte ise kat maliklerine, İİK"nun 89. maddesi hükmü uyarınca haciz ihbarnamesi gönderilerek aidatlarını icra dosya hesabına yatırmaları da istenebilir. Bunun dışında ilamın yargılamasında yer almayan takip konusu borcun doğduğu dönemde kat maliki olup olmadıkları ilamdan net bir şekilde anlaşılamayan kişilere ilamlı takibin yöneltilmesi ve icra emri gönderilmesi, ilamlı takip hükümlerine uygun değildir.
Yerel mahkeme kararı doğru olduğundan onanması gerektiği kanaatini taşıdığım için sayın çoğunluğun bozmaya yönelik görüşlerine katılmıyorum.