11. Hukuk Dairesi 2012/17349 E. , 2013/23470 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret (Kadıköy 4. Asliye Ticaret) Mahkemesi’nce verilen 25/10/2011 tarih ve 2009/1194-2011/630 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin eşi ..."un 03/03/2005 tarihinde vefat ettiğini, müvekkilinin de veraset nedeniyle davalı limited şirkete ortak olduğunu, ancak mütevaffanın çocukları ile müvekkili arasında çıkar çatışması bulunduğunu, müvekkiline toplantı tebligatlarının usulüne uygun yapılmadığını, yokluğunda toplantılar yapılarak müvekkilinin şirketteki haklarının gasp edildiğini, özellikle sermaye arttırımı ve nevi değişikliği kararlarının hak ve çıkar dengesini bozduğunu, bu nedenle alınan tüm kararların yoklukla malul olduğunu, davalı anonim şirketin de aslına yani limited şirkete rücu etmesinin zaruri olduğunu, alınan kararlardan kötüniyetli bir şekilde müvekkiline haberdar edilmediğini, ileri sürerek davalı limited şirketin 03.03.2005 tarihinden dava tarihine kadar yapılan tüm ortaklar kurulu kararlarının iptaline, davalı limited şirketin yoklukla batıl olan sermaye artırımına ilişkin ortaklar kurulu kararının iptaline, davalı limited şirketin nev"i değişikliğine dair kararın iptaline, anonim şirkete ortak olan davalı ... ve ..."un hisselerinin iptaline, davalı limited şirketin ve müvekkilin hisselerinin yeniden ihyası, davalı limited şirketin yeniden ihyasının mümkün olmadığı takdirde, müvekkilinin hisse ve haklarının anonim şirket üzerinden sürdürülmesine, müvekkilinin haklarının anonim şirket nezdinde devamı sağlandıktan sonra, aynen iadesi mümkün olmayan hakların parasal değerinin tespiti ve reeskont faizi ile birlikte ödenmesine, müvekkilinin hisselerinin nominal değer üzerinden bloke edilmesine dair kararın yoklukla batıl olduğunun tespitine ve iptaline, müvekkilin kar paylarının tespitine ve dava tarihinden itibaren reeskont faizi uygulanmak suretiyle ödenmesine, davalı şirkete kayyum atanmasına, faaliyette olan anonim şirketin hisselerine ve gelirlerine tedbir konulmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, ... davaya cevap vermemiştir.
Diğer davalılar vekilleri, iptali istenen ortaklar kurulu kararlarının üzerinden 2 yıl geçtiğini, davanın 3 aylık hak düşürücü süre zarfında açılmadığını, davacı vefat eden eşi ..."un mirasçısı sıfatıyla şirkete ortak olduğunu, davacıya gerekli tebligatların yapıldığını, ancak davacının tebligatları seçerek aldığını, bu nedenle kötüniyetli olduğunu, sermaye arttırımının zorunlu olduğunu, davacı eşinin 03/03/2005 tarihinde borçları sebebiyle intihar ettiğini, davacının da borçlardan dolayı sorumlu olacağı kuşkusu ve çekincesi ile şirkete uğramadığını, sermaye artırımı ve nev"i değişikliğinden sonra şirketin durumunun düzelmesi üzerine kötü niyetli olarak dava açtığını, 02/11/2007 tarihinde yapılan toplantıda şirketin kurumsallaşması açısından nev"i değiştirerek anonim şirkete dönüşmesi için karar alındığını, kararın bir örneğinin davacının daha önce belirtilen adresine 16/01/2008 tarihinde iadeli taahhütlü olarak gönderildiğini, yeni ana sözleşmeyi imzalamasının da talep edildiğini, mektubun 23/01/2008 tarihinde güvenlik ...imzasına tebliğ olunduğunu, bu tebligata rağmen davacının ana sözleşmeyi imzalamadığını, davacının imzası eksik olduğu için de Ticaret Sicil Memurluğu"nun tescil işleminin yapmadığını, bunun üzerine ortaklar kurulunun 24/01/2008 tarihinde olağanüstü toplandığını ve "davacının anonim şirkete ortak olarak alınmamasına, mahkemece tespit edilen sermaye payının bankaya bloke edilmesine" karar verildiğini, akabinde davacının yer almadığı ana sözleşmenin 28/01/2008 tarihinde notere onaylatıldığını, tescil ve ilan edildiğini, savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, sermaye arttırımı kararının zorunlu olduğu, nevi değişikliği kararının ise % 99.8 oranınnda pay sahiplerinin katılımı ile TTK"nun 513/1 maddesi kapsamında sermayenin 3/2"sine sahip ortaklarca alındığı, TTK"nun 152. mad. kapsamında nevi değişikliğine konu şirket eskisinin devamı niteliğinde olduğu, davacı 01.02.20008 tarihli ihtarname ile nevi değişikliğinden haberdar olmasına rağmen 3 aylık yasa sürede dava açılmadığı, 24.01.2008 tarihli toplantıda davalı şirket tarafından davacının ana sözleşmeyi imzalamaması nedeni ile anonim şirkete ortak olmamasına ilişkin verilen karar yasaya uygun olmadığı, TTK"nun 152. mad. kapsamında davacının kazanılmış hakları ve TTK"nun 551. maddesinde belirlenen şartlar ihlal edildiği, dolayısıyla davalı şirketin davacının A.Ş. ortak alınmamasına ilişkin 24.01.2008 tarihli kararının Yasa"nın emredici kurallarına aykırı olduğu ve yoklukla malul olduğu, bunun için her zaman dava açılabileceği, davacının anonim şirkete limited şirket payı oranında katılma hakkının bulunduğu, anonim şirkete ortak olarak katılmasının diğer ortakların paylarını da etkileyeceği, TTK"nun 394 maddesi kapsamında rüçhan hakkkının kullanılması bakımından bedelini ödemek kaydı ile kullanma hakkı olduğu, gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, TTK 551/3. maddesi uyarınca 24/01/2008 tarihli ve davacı hakkında alınan payların blokesi ile anonim şirkete alınmamasına ilişkin ortaklar kurulu kararının yoklukla malül olduğunun tespitine, TTK 384. maddesi uyarınca 15/05/2008 tarihli sermaye arttırımı kararı ile kullandırılmayan rüçhanlı haklar bakımından bedelini ödeme şartıyla davacının kullanma hakkının olduğunun tespitine, karpayı ödenmek başta olmak üzere kanıtlanamayan taleplerin reddine, TTK 513/1. maddesine göre nevi değişikliği kararının iptaline ilişkin kararın 3 aylık yasal sürede açılmaması ve koşulları oluşmaması nedeni ile reddine, TTK 381. maddesi kapsamındaki kararlar aleyhine iptal sebepleri bakımından yasal koşullar davada gerçekleşmediğinden sermaye arttırımı karınının iptaline ilişkin davanın reddine, TTK 152. maddesine göre şirketteki paylar oranında ortaklık hakkının ihlaline yönelik olarak davacıın dava açmakta serbestisine, karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacının tüm, ... dışında kalan davalıların ise aşağıda (2) nolu bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, limited şirketin sermaye arttırımı ve nev"i değiştirme, davacının şirket dışında bırakılması kararlarının iptali ile rüçhan hakkından yararlandırılmadığı itirazını yapıp yapamayacağına ilişkindir.
Davalı anonim şirketinin 15.05.2008 tarihli genel kurul toplantısında, sermaye artırımında mevcut ortaklara payları oranında rüçhan hakkı kullandırıldığı, genel kurul tarihi itibarı ile ortak gözükmeyen davacının bu olanaktan yararlandırılmadığı, davacının bu hakkını bedelini ödemek şartıyla süresiz kullanacağı, kendi yerine bu olanaktan yararlanan davalılardan talepte bulunabileceği, Yargıtay ve öğreti tarafından kabul edilmiştir. Ayrıca hüküm fıkrasında, iki tarafa yükletilen ve verilen görev ve hakların şüphe ve tereddüdü gerektirmeyecek surette gayet açık yazılması zorunludur. Bu durumda, davacının rüçhan hakkını kullanmak için kime, ne miktar ödeyeceği, davacı yerine bu olanaktan yararlanan davalıların kim olduğu hususunda bilirkişi kurulundan rapor alarak sonucuna uygun bir karar vermek gerekirken, TTK"nun 384.maddesi uyarınca 15.05.2008 tarihli sermaye artırımı kararı ile kullandırılmayan rüçhan hakları bakımından bedeli ödenmek şartıyla davacının kullanma hakkının olduğunun tespitine karar verilmesi infazı imkansız olan müphem ve çok kapalı bir hüküm olmakla doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
3- Davalı ..."nun temyizine gelince; davada pasif husumet, bir subjektif hak kendisinden davalı olarak istenecek olan ve o hakka uymakla yükümlü olan kişiye karşı yöneltilir. Somut davada bu davalının belirtilen şekilde bir konumunun bulunduğunu söyleme olanağı yoktur. Bu durum karşısında davalı hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekir iken, harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu olduğuna karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, ... dışında kalan davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açılanan nedenlerle ... dışında kalan davalılar vekilinin, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalılar yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3.15 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden davalılara iadesine, 23.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.