Gereği görüşülüp düşünüldü: Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine,ancak; 1-Dosya kapsamına göre, hüküm kurulurken TCK.nun 61. maddesi uyarınca yasal gerekçelerle alt sınırdan uzaklaşılmasında bir isabetsizlik yok ise de, 5237 sayılı TCK.nın 3. maddesinde yer alan "suç işleyen kişi hakkında fiilin ağırlığıyla orantılı cezaya hükmolunur" şeklindeki orantılılık ilkesi ile hak ve nesafet kuralları gözetilmeden yazılı şekilde yaralama suçunda üst sınırdan, iftira suçunda üst hadde yakın olmak üzere fazla ceza tayini, 2-Sanığın, 14.12.2012 tarihli kolluk ifadesinde hakaret ve tehdide maruz kaldığını, 26.12.2013 tarihli talimatla alınan savunmasında ..."nın kendisine saldırdığını beyan etmesi karşısında; bu hususun doğruluğu araştırılarak, hakaret ve yaralama suçlarında tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılmaması, 3-Sanığın iftira suçunu işledikten sonra, gerçek ortaya çıkmadan önce ve mağdur hakkında kovuşturmaya başlanmadan, 10.10.2013 tarihindeki ifadesi ile gerçeği açıklamasına rağmen hakkında TCK"nın 269. maddesi uyarınca indirim yapılmayarak fazla ceza tayini, 4-Kasten yaralama suçundan silah nedeniyle artırım sonucu tayin olunan 1 yıl 6 ay hapis cezasında TCK"nın 35/2 maddesi uyarınca 1/4 oranında indirim yapılması sırasında 1 yıl 1 ay 15 gün yerine hesap hatası sonucu 1 yıl 1 ay 10 gün olarak eksik ceza tayini, 5-Gerekçeli karar başlığında suç adının “Başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma” yerine “iftira” olarak gösterilmesi, Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321.ve 326. maddesi gereğince BOZULMASINA, 08.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.