Taraflar arasında görülen davada; Davacı, davalılar tarafından muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak hakkında açılan tapu iptal ve tescil davasının, davalıların hileli hareketleri sonucu aleyhinde sonuçlandığını, davanın kabulüne karar verildiğini ileri sürerek, yargılamanın yenilenmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, HUMK.’nun 445.maddesinde belirtilen yargılamanın yenilenmesi koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 09.02.2010 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden K.S.vekili Avukat .... ile temyiz edilen-eden K. U. vs. vekili Avukat ....geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ..... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, yargılamanın yenilenmesi isteğine ilişkin olup, mahkemece isteğin reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; dava dilekçesinde dava değerinin bildirilmediği, yargılamanın devamı sırasında da dava değeri belirlenmeden neticeye gidildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, yargılamanın yenilenmesi istemine ilişkin davada, HUMK’nun 445.ve sonraki maddelerinde açıklandığı üzere bağımsız bir dava niteliğinde olup, yargılamanın iadesi yoluyla iptali istenen ilamın, taşınmazın aynına yönelik bulunduğu ve konusunu oluşturan hakkın değerinin belirlenebilir olduğu açıktır. Bu tür bir davada, HUMK.’nun 413 ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 26, 27, 28, 30 ve 32 maddelerinin öngördüğü işlemin yerine getirilmesi ve gerekli olan harcın alınması zarureti vardır.
Bilindiği üzere; Harçlar Kanunu harç alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re’sen) gözetilmesini hükme bağlamıştır. 492 sayılı Kanunun 32.maddesinde ise yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmış 30.madde hükmünde de “…muhakeme sırasında tespit olunan değerin dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa yalnız o celse için muhakemeye devam olunur; takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. HUMK.’nun 409.maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yukarıda değinilen ilkeler karşısında davanın nispi harca tabi tutulması zorunludur.
Oysa, mahkemece değinilen ilkeler ve düzenlemeler gözetilmeksizin ayrıca öngörülen usulü işlemler gerçekleştirilmeksizin sonuca gildilmiştir.
Öyleyse, yazılı olduğu üzere verilen kararın yasal olduğu söylenemez.
O halde, tarafların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK.’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraf vekilleri için 750.00.-"şer TL. duruşma avukatlık parasının karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine, 09.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.