10. Hukuk Dairesi 2016/1713 E. , 2016/1717 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : İş Mahkemesi
Tarihi :16.12.2014
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan K... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalılardan K... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
01.10.1993-1994/1 döneminde davalı işverene ait ...sicil nolu işyerinden adına kısmi bildirim ve prim ödemeleri gerçekleştirildiği belirgin bulunan davacının, 16.08.1993-30.09.1993, 01.11.1993-31.12.1993 ve 21.01.1994-31.05.1994 dönemlerinde hizmet akdine dayalı olarak ara vermeksizin geçmesine karşın Kuruma bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespiti istemli olarak 19.03.2012 tarihinde açtığı işbu davada mahkeme, istemi aynen hüküm altına almıştır.
İnceleme konusu davada, mahkemenin, 01.11.1993 - 31.12.1993 ve 21.01.1994 - 31.05.1994 dönemlerine ilişkin kabulü isabetli ise de; 16.08.1993 - 30.09.1993 dönemine ilişkin kabulü yerinde değildir.
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun “Prim Belgeleri” başlığını taşıyan 79. maddesinin onuncu fıkrasına göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. 506 sayılı Kanunun kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanunun 5. maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994
./...
tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanunun 3. maddesiyle yeniden beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında yapılan değerlendirmede, 31.12.1994 tarihinden itibaren (5) yıl içerisinde açılmayan işbu davada, 01.10.1993 tarihinden itibaren davalı işyerinden adına bildirim ve prim ödemeleri gerçekleştirilen davacının, 01.10.1993 tarihi öncesi hizmetlerini bildirir işe giriş bildirgesi ya da dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerden herhangi birinin davalı Kuruma verilmediğinin ve davacının çalışmalarının Kurum tarafından tespit de edilmediğinin anlaşılması karşısında, anılan tarih (01.10.1993) öncesine ilişkin istemin hak düşürücü süreye uğradığının gözetilmemesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, temyiz edenin sıfatına göre 6217 sayılı Kanun’un 30’uncu maddesi ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen geçici 3’üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438’inci maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
S O N U Ç : Hüküm fıkrasının tamamen silinerek, yerine;
"1-) Davanın kısmen kabulü ile, davacının davalı işverene ait ... sicil nolu işyerinde Kuruma bildirilen günler dışında 01.11.1993-31.12.1993 tarihleri arasında 60 gün ve 21.01.1994-31.05.1994 tarihleri arasında da 130 gün daha hizmet akdine dayalı olarak günün asgari ücreti ile çalıştığının tespitine, fazlaya dair istemin reddine,
2-) Davacı tarafından yapılan 50,40 TL harç masrafının davalı SGK Başkanlığı harçtan muaf olduğundan diğer davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-) Davacının yapmış olduğu 30,80 TL yargılama giderinden kabul red oranına göre 24,90 TL’nin davalı işverenden alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-) Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
5-) Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.500,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı işverenden alınarak davacıya verilmesine,
../...
6-) Hüküm tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.500,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davada kendisini vekille temsil ettiren davalı SGK Başkanlığına verilmesine” ibarelerinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 11.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.