Esas No: 2002/360
Karar No: 2002/648
Karar Tarihi: 29.1.2002
Hak Sahipliğini İspat Külfeti - Kaybedilen Çekin İstirdadı - Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2002/360 Esas 2002/648 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, müvekkilinin ürettiği buğdayı dava dışı Abdullah'a satıp karşılığında çek aldığını ancak çeki kaybetmesi nedeniyle davaya açtığını ve çekin meşru hamilinin müvekkili olduğunu iddia ederek çekin ve bankadaki karşılığının müvekkiline verilmesini talep etti. Davalı ise çeki keşidecinin kendisine verdiğini belirtti. Mahkeme, çekin davacıya iadesine karar verdi. Ancak 11. Hukuk Dairesi, davacının yetkili hamili olduğunu kanıtlayamadığı ve yeni hamilin çeki kötü niyetle elde ettiğini kanıtlayamadığı için davayı reddetmek gerektiğine hükmetti ve yerel mahkemenin kararının bozulmasına karar verdi.
Kanun Maddeleri:
- Türk Ticaret Kanunu'nun 670. maddesi: Çekin İstirdadı İstemi
- Türk Ticaret Kanunu'nun 702. maddesi: Çekin Hamile Ait Olduğunun İspatı
- Türk Ticaret Kanunu'nun 704. maddesi: Yeni Hamilin Sorumluluğu
11. Hukuk Dairesi 2002/360 E., 2002/648 K.
11. Hukuk Dairesi 2002/360 E., 2002/648 K.
- HAK SAHİPLİĞİNİ İSPAT KÜLFETİ
- KAYBEDİLEN ÇEKİN İSTİRDADI
- 6762 S. TÜRK TİCARET KANUNU [ Madde 670 ]
- 6762 S. TÜRK TİCARET KANUNU [ Madde 702 ]
- 6762 S. TÜRK TİCARET KANUNU [ Madde 704 ]
"İçtihat Metni"
Taraflar arasında görülen davada (Adana Asliye Ticaret Mahkemesi)nce verilen 11.10.2000 gün ve 1999/1163-2000/695 sayılı kararı onayan Daire"nin 12.11.2001 gün ve 2001/6010-8941 sayılı kararı aleyhinde davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin ürettiği buğdayı dava dışı Abdullah"a satıp karşılığında hamiline çek aldığını, çeki kaybetmesi nedeniyle açtığı iptal davasının görülmesi sırasında davalının meşru hamil olduğunu bildirerek, davaya müdahil olduğunu oysa, çekin meşru hamilinin müvekkili olduğunu ileri sürerek, çekin ve bankadaki karşılığının müvekkiline verilmesini, doğmuş zararının da, davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, bu kez davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, çekin davacıya iadesine, tazminata ilişkin istemin reddine dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemiz"in 12.11.2001 gün ve 2001/6010-8941 sayılı kararı ile onanmıştır.
Davalı vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava, TTK"nun 670. maddesi uyarınca açılan çekin istirdadı istemine ilişkindir.
Davacı vekili, dava konusu çekin yetkili hamilinin müvekkili olduğunu, söz konusu çek karşılığında keşideciye buğday sattığını iddia etmiş ve buna ilişkin satış fişi sunmuştur. Davalı ise, çeki kendisine keşidecinin verdiğini belirtmiş ve fakat nedenini bildirmemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
TTK.nun 704. maddesi hükmünde "Çek herhangi bir suretle hamilinin elinden çıkmış bulunursa - ister hamiline yazılı bir çek bahis mevzuu olsun, ister ciro suretiyle nakledilebilen bir çek bahis mevzuu olup da hamil hakkını 702. maddeye göre isbat etsin çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle mükellef" olduğu öngörülmüştür.
Ancak, yukarıda belirtilen kanun hükmü uyarınca davacının, kendisinin yetkili hamili olduğunu kanıtlaması yanında, yeni hamilin çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu kanıtlaması gerekip, çeki elinde bulunduran davalı yeni hamil, çeki edinme nedenini kanıtlamakla yükümlü değildir. Aksi halin kabulü kıymetli evrakın "mücerretlik" ilkesini ortadan kaldırır.
Somut olayda, davacı dava konusu çekin yetkili hamili olduğunu ve davalının çeki kötü niyetle iktisap ettiğini veya iktisapta ağır kusurlu olduğunu yazılı delille kanıtlayamamış ve bu hususta tanık dinletme yoluna gitmiştir. Her ne kadar maddi vakıanın (kayıp olgusunun) tanıkla kanıtlanması mümkün ise de hukuki ilişkinin özü yönünden tanık dinlenemeyeceği kuşkusuzdur. Kaldı ki, böyle bir olayda keşidecinin tanık sıfatıyla dinlenmesi mümkün değildir.
Yukarıda anlatılanlar karşısında, kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmek gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulü doğru değildir. Bu kararın Dairemiz"in 12.11.2001 gün ve 2001/6010-8941 sayılı kararı ile onandığı anlaşıldığından davalı tarafın karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile, Dairemiz"İn 12.11.2001 gün ve 2001/6010-8941 sayılı onama kararın kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının davalı yararına (BOZULMASINA), önceki temyizden dolayı alınan harcın isteği halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 29.1.2002 tarihinde oybirliği ile karar verildi.