Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/1626
Karar No: 2021/1199

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1626 Esas 2021/1199 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/1626 E.  ,  2021/1199 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi


    1. Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine ilişkin karar davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili site yöneticiliğinin davalı şirketten kömür aldığını, icra takibine konu bonoların kömür alışverişinden kaynaklanan bonolar olduğunu, ancak bedellerinin ödendiğini, müvekkili site yönetiminin 33 tonluk anlaşma bedelini ödediği gibi sözleşmeden sonra davalı firma ile yapılan (şifahi) görüşmelerde 11 daire için daire başı 500"er kilo daha kömür almak istediğini ve fazladan ödeme yaptığını, ancak davalının eksik kömür gönderdiğini, icra takibine konu bonolar nedeniyle borçlu olmadığını ileri sürerek davalıya karşı borçlu olmadığının tespiti ile icra takibinin iptaline, asıl alacağın %40’ı oranında kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; site yöneticiliği ile müvekkili şirket arasında 2008 yılı ekim ayından bu zamana kadar olan sürekli bir kömür alım satım ilişkisi olduğunu, bu durumun taraflar arasında var olan bir cari hesap ilişkisine bağlandığını, cari hesap ilişkisinde ödemelerin vadesinde yapılmayıp borçlunun belirli aralıklarla ödeme gücüne sahip olması nedeniyle borcunu kısmi ödemelerle kapatmaya çalıştığını, ödemeler yapıldıkça da senetlerin iade edildiğini, ancak 2008 yılından 2009 yılına devreden borç miktarı ile 2010 yılına devreden borç miktarı kapatılmadığı için site yönetimince borcun tahsili amacıyla müvekkili şirkete senetler verildiğini, hâlen tahsil edilmeyen borca yönelik senetler için icra takibi yapılmasının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkeme Kararı:
    6. Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15.07.2013 tarihli ve 2012/281 E., 2013/198 K. sayılı kararı ile; taraflar arasındaki uyuşmazlığın satım sözleşmesinden kaynaklandığı ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun (4077 sayılı Kanun) kapsamında kaldığı, görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden usulden reddine karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 28.01.2014 tarihli ve 2013/17215 E., 2014/2046 K. sayılı kararı ile;
    “…Dava, icra takibine konu bonoların ödenmiş olduğu iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
    Davalı vekili, bononun satış ve teslimi yapılan kömür karşılığında verildiğini ve borcun ödenmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, TTK"nun 4"üncü maddesinde Ticaret Mahkemesinin görevlerinin sayıldığı, uyuşmazlığın kömür satışından kaynaklanması nedeniyle mahkemenin görevli olmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine, talep halinde dosyanın Konya Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
    Somut olayda menfi tespit davasına konu takibin dayanağı bono olup, takip de kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla yapılmıştır. TTK’nun 4’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının (a) bendine göre, TTK’da öngörülen hususlardan doğan dava tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılır. Bono’nun TTK’nun 776 vd. maddelerinde düzenlenmiş olması ve aynı Kanun’un 5’inci maddesinin 1’inci fıkrasına göre, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticari davalara bakmakla görevli bulunması nedeniyle, ticaret mahkemesinin görevli olduğu gözetilmeden yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır,…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11.06.2014 tarihli ve 2014/166 E., 2014/173 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeler yanında, her ne kadar taraflar arasında bono düzenlenmiş olsa dâhi, asıl ilişkiye bakılması ve bonodaki hukukî ihtilafın asıl ilişkiye göre çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, somut olayda tüketici mahkemelerinin mi yoksa ticaret mahkemelerinin mi görevli olduğu noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    12. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuya ilişkin kurum ve kavramların yasal dayanakları ile birlikte irdelenip açıklanmasında yarar vardır.
    13. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun (6502 sayılı Kanun) 28.11.2013 tarihli ve 28835 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmış ve aynı Kanun’un 87. maddesi uyarınca yayımlandığı tarihten itibaren altı ay sonra yürürlüğe girmiş ise de, adı geçen Kanun’da geçiş hükümlerini düzenleyen geçici madde 1/2. bendi uyarınca, bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önceki tüketici işlemlerine, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına bu işlemler hangi Kanun yürürlükte iken gerçekleşmiş ise kural olarak o kanun hükümleri uygulanacağından, eldeki uyuşmazlığın çözümünde işlem tarihinde yürürlükte bulunan 4077 sayılı Kanun hükümleri uygulanacaktır.
    14. Toplumdaki değişmelere bağlı olarak ülkemizde tüketiciler ile satıcılar arasında çıkan uyuşmazlıkların giderek artması, uyuşmazlıkların çözümünün ise uzmanlık gerektirmesi dikkate alınarak özel nitelikte 4077 sayılı Kanun çıkarılmış ve bu Kanun’un uygulanmasından doğan ihtilaflara bakmak üzere de tüketici mahkemeleri (4077 sayılı Kanun m. 23) ihdas edilmiştir.
    15. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un “Amaç” başlıklı 1. maddesi “Bu Kanunun amacı, kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir” şeklinde olup, 2. maddesinde ise, Kanun’un birinci maddede belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü "tüketici işlemini" kapsadığı belirtilmiştir.
    16. Tüketici mahkemelerinin görevleri, Kanun’da; “Bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılır” denilmek suretiyle belirlenmiştir (4077 sayılı Kanun m. 23/1). Maddede açıkça “bu Kanun…” tabiri kullanıldığına göre, 4077 sayılı Kanun’un kapsamının ne olduğunu belirlemek gerekir.
    17. Tüketici; “Bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişileri” (m. 3/e); sağlayıcı ise; “Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye hizmet sunan gerçek veya tüzel kişileri” (m. 3/g) ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
    18. Öte yandan, 4077 sayılı Kanun’un kapsamı belirlenirken “her türlü tüketici işleminden” bahsedilmiş olup, “tüketici işlemi”nin ne olduğu da “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde açıklanmıştır. Buna göre; tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında tüketici ile satıcı-sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukukî işlemi ifade etmektedir (m. 3/h). Bir hukukî işlemin, 4077 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukukî işlemin olması gerekir. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.01.2020 tarihli ve 2017/19-1637 E., 2020/13 K. sayılı kararında da yer verilmiştir.
    19. Tüm bu açıklamalar kapsamında somut olaya gelince; dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6762 sayılı TTK) 4/1. maddesine göre, bu Kanun’da öngörülen hususlardan doğan davaların tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmasızın ticari dava sayıldığı belirtilmiştir. Menfi tespit davasına konu bono da 6762 sayılı TTK’nın 688 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
    20. Davacı site yönetimi ile davalı şirket arasındaki uyuşmazlık 6762 TTK’nın 4. maddesi gereğince mutlak ticari işlerden olan bonodan kaynaklanmakta ise de, taraflar arasında kömür alım satımına yönelik temel ilişki bulunmaktadır. Davacı site yönetimi, menfi tespite konu bonoların kömür alımı nedeniyle verildiğini, davalı şirket de kömür alım satımından kaynaklanan akdi ilişki nedeniyle alacaklı olduğunu iddia etmektedir.
    21. Davacı site yönetimi, ticari ve mesleki amaçlarla hareket etmeyip tüketici ve dava konusu alacağın dayanağı kömür alım satım işleminin 4077 sayılı Kanun’un 3. maddesi kapsamında bir tüketici işlemi olduğundan ve tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevli bulunduğundan eldeki davaya bakmakla görevli mahkeme tüketici mahkemeleridir.
    22. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, 6762 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca uyuşmazlığın ticari iş niteliğinde olduğu ve taraflar arasındaki akdi ilişki yerine kambiyo senedine dayalı icra takibinin dayanağı bononun dikkate alınması gerektiği, görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğu, açıklanan gerekçe ile direnme kararının bozulması gerektiği yönünde görüş ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
    23. Diğer taraftan gerekçeli karar başlığında, dava tarihi 01.06.2012 olduğu hâlde 28.04.2014 olarak gösterilmesine ilişkin yanlışlık, mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde bulunduğundan bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
    24. Hâl böyle olunca, yerel mahkemenin tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine ilişkin olarak verdiği direnme kararı yukarıda açıklanan gerekçeler karşısında yerinde olup, onanması gerekir.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,
    Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,
    6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440-III/3. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 12.10.2021 tarihinde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi