Ceza Genel Kurulu 2015/1067 E. , 2018/155 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza
Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanık ..."ın TCK"nun 188/3, 62, 52/2-4, 53, 54 ve 63. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis ve 4.000 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 21.03.2007 gün ve 172-59 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 09.04.2015 gün ve 1158-4486 sayı ile;
"...Kendisinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ele geçmeyen sanığın savunmasının aksine, diğer sanık ..."da ele geçirilen uyuşturucu maddeyle ilgisi bulunduğuna veya adı geçen sanığın suçuna iştirak ettiğine ilişkin, diğer sanık ..."ın suç atma niteliğini geçmeyen beyanı ve soyut ihbar dışında, kuşku sınırlarını aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı anlaşıldığından, "Şüpheden sanık yararlanır" ilkesi uyarınca sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle mahkûmiyetine hükmedilmesi..." isabetsizliğinden bozulmasına oyçokluğuyla karar verilmiş,
Daire Başkanı ...,... ...; "Sanık ... yönünden mahkemece kovuşturmanın ve kanıt toplanması işlemlerinin yasaya uygun yöntemle ve eksiksiz yapıldığı, hukuka uygun olarak toplanan kanıtların usule uygun tarzda CMUK"nın 216. maddesi kapsamında tartışılıp değerlendirildiği, hükmün CMUK"nın 223. Maddesi kapsamında usule uygun biçimde kurulduğu, mahkemenin, duruşmada ortaya konan delilleri vicdani kanaatine göre değerlendirip maddi olayın sübutu konusunda vardığı hükmün ve gösterdiği gerekçenin dosya kapsamı ile çelişmediği, dosyaya göre verilen mahkûmiyet hükmünde bir isabetsizlik bulunmadığı..." düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 28.05.2015 gün ve 150338 sayı ile;
"...İstanbul Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şube görevlileri 18.09.2003 tarihli muhbir müracaat para tespit çalıştırma tutanağı ile "18.09.2003 tarihinde şubemize gelen açık kimliği şubemizce mahfuz muhbir müracaatında ilimiz Şişli ilçesi Okmeydanı semtine takılan Aydın Karadaş isimli Van"lı bir şahsın elinde fazla miktarda uyuşturcu extacy hapı olduğunu, hapların Ali isimli bir şahsa ait olduğunu, ..."ın hapların tanesini 6.000 Liradan sattığını, saat 16.30"da bu şahıs ile Okmeydanı Cemal Kamacı Spor Salonu önünde buluşacağını, şahsın kendisine ilk alışverişlerini iki yüz on tane yapacaklarını ancak malın devamının olduğunu, ilk alışverişten sonra istediği kadar extacy hapı vereceğini söylediğini, istenildiği takdirde yanına alıcı rolünde bir görevli verilmesi suretiyle bu şahıs ile iki yüz on adet uyuşturucu extacy hapı alışverişine girebileceğini ve ... isimli şahsı haplarla yakalatabileceğini beyan etmesi üzerine aynı gün muhbirin müracaatı değerlendirilmeye alınmış, alışverişte göstermelik olarak kullanması için seri numaraları tespit edilen iki adet beş yüz Euroluk banknot teslim edilmiş ve nasıl çalışılacağına ilişkin talimatlandırıldıktan sonra harakete geçildiğine dair;" şeklinde tutanak düzenlemişlerdir.
Aynı gün saat 14.30"da tutulan yukarıda belirtilen tutanaktan sonra, saat 17.30"da düzenlenen olay ve yakalama tutanağı içeriğine göre, muhbirin yanına alıcı rolünde bir görevli verilerek saat 15.45 sıralarında temin edilen oto ile buluşma yeri olan Cemal Kamacı Spor Salonu önünde muhbir ve alıcı görevli beklerken görevlilerce çevrede tertibat alınmış, saat 16.30 sıralarında muhbir ve alıcı rolündeki görevlinin yanına sanık ..."ın geldiği ve birlikte otoya bindikleri sırada, operasyon yapılarak otoda bulunan sanık ... yakalanmış, şahsın getirmiş olduğu iki yüz on adet amfetamin etken maddesini içeren haplar ele geçirilmiştir. Sanık ..."a olay yerinde hapların kime ait olduğu sorulduğunda eşkâlini bildirerek ..."a ait olduğunu, bu şahsın caddenin Şark Kahvesi denilen kısmında hapların parasını almak için beklediğini beyan etmesi üzerine, birlikte sanığın gösterdiği istikamete gidilmiş, caddenin semt merkezine doğru 15-20 metre mesafede bekleyen eşkâlini verdiği şahsı göstermiş, sanık ..., sanık ..."nin yanında bulunan kişiyi tanımadığını ancak adı geçenin adamlarından biri olduğunu söylemiş ve sanık ... ile yanında bulunan ve hakkında takipsizlik kararı verilen ... yakalanmıştır.
19.09.2003 tarihli yüzleştirme tutanağında sanık ... Karataş "İki yüz on adet extacy hapı yakalanmadan bir saat önce sanık ..."dan Okmeydanında bulunan kardeşinin kumarhanesinni önünde para vermeden aldım. Hapların tanesini 6.000 Liradan satacaktım. Sattıktan sonra parasını kendisine verecektim. Beni Okmeydanı Şark Kahvesi ışıkların orada bekleyecekti, polisler beni yakaladığında Ali"nin adını soyadını söyleyip eşkâlini tarif ettim. Beni beklediği yeri gösterdim. Sanık ... söylediğim yerde yanında tanımadığım, ancak adamı olabileceğini bildirdiğim birisiyle bekliyordu ve kendisini yakalattım. Sanık ..."ın kardeşininin kumarhanesinde extacy hapı sattığını biliyordum. Kendisine hap lazım olduğunu söyleyince, şimdilik iki yüz on tane verebileceğini, ilk alışverişten sonra devamının olduğunu, istediğim kadar hap verebileceğini söylediğini" beyan etmiştir. Kollukta alınan ifadelerin de aynı mahiyette olduğu anlaşılmıştır.
Sanık ..."nin yakalandığında yanında bulunan ve hakkında takipsizlik kararı verilen ... kollukta alınan ifadesinde; "Sanık ..."ı bir arkadaşı vasıtasıyla tanıdığını, Okmeydanı"na araba kiralamak için geldiğini rent a cara giderken ışıklarda Ali ile karşılaştığını, Ali"nin ışıklarda dikildiğini, kendisine oto kiralayacağını söylediğini, O da "Biraz ileride rent a car var" diyerek kendisiyle biraz yürüdüğünü ve uzaktan gösterdiğini, bu esnada polislerin gelerek Ali ile birlikte kendisi yakaladığını, Ali ile tesadüfen orada karşılaştıklarını" bildirmiştir.
Sanık ... kollukta susma hakkını kullanmış, Cumhuriyet savcılığında alınan ifadesinde "Sanık ... benim bulunduğum binaya gelerek esrar içiyordu, esrar içmemesi için uyardım, benim kız kardeşim kocasından boşanmaktadır. Sanık ..."ında kız kardeşinin eşiyle irtibatlı olduğunu bu olay nedeniyle sanık ..."ın kendisine iftira atmış olabileceğini" savunmuş, sorguda ve mahkemede benzer mahiyette ifadeler verip suçlamayı kabul etmemiştir.
Dosya içeriğine göre, sanık ... görevlilerce yakalanmasından hemen sonra yakalandığı yerde uyuşturucu maddeleri sanık ... Yıldım"dan aldığın, kendisinin uyuşturucu parasını almak için caddenin semt merkezine doğru kısmında ışklarda beklediğini söylemesi üzerine, görevlilerin sanığın söylediği yere gittiklerinde belirtilen yerde sanık ... bulunduğu görülerek yakalanmıştır. Olayın oluş şekline göre sanık ..."ın yakalanmasından hemen sonra, sanık ..."nin belirtilen yerde yakalanmasını tesadüf ile açıklamak mümkün değildir. Her ne kadar yargılama aşamasında sanık ..."nin, ne maksatla ışıkların yanında beklediği sorulmamış ise de, sanığın savunma amacıyla verdiği 17.10.2009 tarihli dilekçesinde; "İnşaat halinde bulunan binalarının alt katında sanık ..."ı esrar içerken gördüğünü, kendisini ikaz ederek kavga ettiğini bu şahsa lokale girme yasağını koyduğunu, sanık ..."ın bunu fırsat bilerek kendi binalarına 150 metre mesafede, polis arabası içerisinde tesadüfen kendisini görüp bana hapı veren şahıs budur diyerek iftira attığını belirtmek suretiyle açıklamıştır. Dosyadaki tutanak ve bilgilere göre, sanık ..."ın oto içinde tesadüfen görmesi neticesi görevlilere sanık ..."ı bildirmesi söz konusu değildir. Bu nedenle sanık ..."ın beyanları suç atma niteliğinde değerlendirilemez. Zira sanık ... yakalanmasından sonra olay yerinde sanık ..."inin adını soyadını verip suçla ilgisini açıkladıktan sonra, kendisini caddedeki ışıkların bulunduğu yerde beklediğini söylemesi üzerine, belirtilen yere gidildiğinde sanık ... yakalanmıştır. Bu nedenle sanığın uyuşturucu madde ticareti yapmak suçu sübut bulmuştur..." görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 01.10.2015 gün, 15994-6360 sayı ve oyçokluğuyla; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık ... hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü Özel Dairece düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme, sanık ... hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı suçun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespit edilmesi gerekmektedir.
Suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK’nun 403. maddesinin 5. fıkrasında uyuşturucu madde ticareti yapma suçuna ilişkin olarak 4 yıldan 10 yıla kadar ağır hapis ve uyuşturucu maddenin her gram ve küsuru için elli bin lira ağır para cezası öngörülmüştür. Ceza miktarı dikkate alındığında anılan suç bakımından 765 sayılı TCK’nun 102/3 ve 104/2. maddeleri gereğince asli dava zamanaşımı süresi 10 yıl, kesintili dava zamanaşımı süresi ise 15 yıl olacaktır.
Hüküm tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nun 188. maddesinin 3. fıkrasında uyuşturucu madde ticareti yapma suçuna ilişkin olarak 5 yıldan 15 yıla kadar hapis ve yirmi bir güne kadar adli para cezası öngörülmüş olup bu ceza miktarına göre aynı Kanunun 66/1-d ve 67/4. maddeleri gereğince asli zamanaşımı süresi 15 yıl, kesintili zamanaşımı süresi ise 22 yıl 6 aydır.
Ceza Genel Kurulunun 31.10.2012 gün ve 655-1823 sayılı kararında açıkça vurgulandığı üzere, yargılama yapılmasına engel olup, davayı düşüren hallerden biri olan dava zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi durumunda, yerel mahkeme ya da Yargıtay, re’sen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir.
Yine Ceza Genel Kurulunun 26.04.2011 gün ve 245-72, 10.03.2009 gün ve 25-58 ile 29.04.2008 gün ve 79-90 sayılı kararlarında da açıklandığı gibi; dava zamanaşımının gerçekleşmesi nedeniyle sanıklara ceza verilebilme imkanının büsbütün ortadan kalktığı bir durumda, daha ağır yaptırımlar içerdiği ve daha uzun zamanaşımı öngördüğü açıkça belli olan suç nitelendirmesine yönelmek ve sanıklar yönünden lehe sonuç veren kanundan uzaklaşmak mümkün değildir.
Görüldüğü gibi, lehe kanun değerlendirilmesinde karşılaştırmaya konu olan kanunlardan biri uygulandığında dava zamanaşımının gerçekleştiği sonucuna ulaşılıyor ise, artık sanıklar yönünden en lehe uygulama belirlenmiş olduğundan, bu aşamadan sonra lehe kanun araştırmasına veya diğer kanun yönünden suç nitelendirilmesine yönelmek doğru bir uygulama olmayacaktır. Bu nedenle, karşılaştırmaya tâbi kanunlardan biri yönünden dava zamanaşımının gerçekleştiği kesin olarak belirlendiğinde kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmesi gerekmektedir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 30.06.2015 gün ve 682-264 sayılı kararında da aynı sonuca ulaşılmıştır.
Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanığa atılı uyuşturucu madde ticareti yapma suçu için, dava zamanaşımı süresi yönünden lehe olan 765 sayılı TCK’nun 403. maddesinin 5. fıkrasında 4 yıldan 10 yıla kadar ağır hapis ve uyuşturucu maddenin her gram ve küsuru için elli bin lira ağır para cezası öngörülmüş olup, 765 sayılı TCK’nun 102/3. maddesi uyarınca bu suçun asli dava zamanaşımı süresi 10 yıl, 104/2. maddesi göz önünde bulundurulduğunda kesintili dava zamanaşımı süresi ise 15 yıldır. Daha ağır başka bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan ve 18.09.2003 tarihinde gerçekleştirdiği iddia edilen eylemle ilgili olarak, sanık hakkında dava zamanaşımını kesen en son işlem 21.03.2007 tarihli mahkûmiyet hükmü olup, bu tarihten sonra dava zamanaşımını kesen veya durduran başkaca bir neden olmadığı gözetildiğinde, 765 sayılı TCK"nun 102/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık asli dava zamanaşımı süresi Ceza Genel Kurulunun inceleme tarihinden önce 21.03.2017 tarihinde dolmuş bulunmaktadır.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle kabulü ile Özel Dairenin sanık ... hakkındaki bozma kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle bozulmasına, ancak yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CMUK’nun, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesi uyarınca karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 765 sayılı TCK"nun 102/3 ve 5271 sayılı CMK"nun 223/8. maddeleri uyarınca düşmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle KABULÜNE,
2- Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 09.04.2015 gün ve 1158-4486 sayılı sanık ... hakkındaki bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 21.03.2007 gün ve 172-59 sayılı sanık ... hakkındaki mahkûmiyet hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,
Ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda 1412 sayılı CMUK"nun, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesine göre karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık ... hakkındaki kamu davasının 765 sayılı TCK"nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK"nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.04.2018 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.