16. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/4246 Karar No: 2015/3249 Karar Tarihi: 03.04.2015
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2015/4246 Esas 2015/3249 Karar Sayılı İlamı
16. Hukuk Dairesi 2015/4246 E. , 2015/3249 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sonucu ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 502 ada 2 parsel sayılı 226,42 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ...badlarına tespit ve tescil edildikten sonra 10.05.2010 tarihinde satış nedeniyle davalı ..."a intikal etmiştir. Davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu taşınmaz, muristen intikal ve taksim nedeniyle kök muris ...’un ölü kızı ... mirasçıları adına tespit ve tescil edilmiş daha sonra satış nedeniyle de davalı ... adına tapuya tescil edilmiştir. Davacı taraf, zilyetlikle mülk edinme koşullarının lehine oluştuğunu ileri sürmüş, davalı taraf ise çekişmeli taşınmazın müşterek muris ...’tan kaldığını ve ölümünden sonra yapılan paylaşımda ölü kız kardeşleri ...’ın mirasçılarına isabet ettiğini, ... mirasçılarından çekişmeli taşınmazı satın aldığını savunmuştur. Mahalli bilirkişi ve taraf tanıklarının anlatımlarından, çekişmeli taşınmazın müşterek muris ...’a ait iken, murisin sağlığında terekesini paylaştırdığı ve çekişmeli taşınmazı miras payı olarak davacıya verdiği anlaşılmaktadır. Ne var ki mahkemece davalı ...’un tapu sicilinde malik gözüken kişilerden, tapu siciline güvenerek dava konusu taşınmazı satın alan kişi konumunda olduğu, davacı tarafından muvazaa iddiasında da bulunulmadığı gerekçesiyle, davalının taşınmazın maliki olacağı kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir. TMK"nın 1023. maddesinde "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur" aynı Yasa"nın 1024/1. maddesinde ise, "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz" hükmü yer almaktadır. Son kayıt maliki davalı ...’un, dava konusu taşınmazı ediniminde kötü niyetli olup olmadığı yönünde mahkemece herhangi bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Kötü niyet iddiasının def"i değil itiraz olduğu, iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağına tabii olmadığı, "Tapuda kayıtlı bulunan bir taşınmaz malı iktisap eden kimseye karşı Medeni Kanun"un 1024. maddesinde öngörülen iyi niyet kurallarına aykırılık nedeniyle açılan tapu iptal davalarında, dava açma iradesinin iktisabın kötü niyete dayalı olduğu iddiasını da taşıdığı kaldı ki, buradaki kötüniyet iddiasının hukuki mahiyeti itibariyle itiraz niteliğinde bulunduğu ve bu nedenle de yargılama sona erinceye kadar iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağına tabi olmadan her zaman ileri sürülebileceği" ilkeleri 08.11.1991 tarih 1990/4 Esas, l99l/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararında kabul edilmiş, aynı kararın gerekçesinde de kötü niyetin mahkemece re"sen nazara alınacağı benimsenmiştir. Hal böyle olunca, dava konusu taşınmazın son kayıt maliki davalı ...’un, muris Mahmut mirasçısı olduğu ve murisin sağlığında yaptığı taksimde taşınmazı davacıya verdiğini bilebilecek durumda olması nedeniyle TMK’nın 1023. maddesinden yararlanması mümkün olmayacağından, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken dosya kapsamı ile örtüşmeyen gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır. Davacının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının temyiz edene iadesine, 03.04.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.