11. Ceza Dairesi 2017/16870 E. , 2021/12828 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Defter, kayıt ve belgeleri gizleme
1) 213 sayılı VUK"nin 139. maddesine göre; vergi incelemeleri, esas itibarıyla incelemeye tabi olanın iş yerinde yapılır. İş yerinin müsait olmaması, ölüm, işin terk edilmesi gibi zaruri sebeplerle incelemenin iş yerinde yapılması imkansız olur veya mükellef ve vergi sorumluları isterlerse inceleme dairede yapılabilir. İş yeri faal olan mükelleflere, defter ve belgelerin vergi dairesine getirilmesi için yapılan tebligatlar hukuki sonuç doğurmayacağından suçun unsurları oluşmayacaktır. Somut olayda, vergi denetmeni tarafından defter ve belgeleri ibraz etmesi için çıkartılan tebligatın, 08.11.2013 tarihinde iş yerinde bizzat kendisine tebliğ edildiği, ancak faaliyetin devam edip etmediği hususunun belirlenmediği ve incelemenin dairede yapılmasını gerektiren nedenler tespit edilmediği için, defter ve belgelerin incelenmek üzere ibraz edilmek üzere denetmenlik adresine getirilmesi istenerek sürecin mükellef aleyhine tersine çevrilmesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti açısından, suç tarihinde şirketin hesaplarının dairede incelenmesine imkan veren 213 sayılı VUK’nin 139/2. maddesindeki istisnalardan birinin varlığının önceden belirlenip belirlenmediğinin, iş yerinde faaliyetin devam edip etmediğinin ilgili vergi dairesinden sorulması, iş yeri dışında inceleme yapılmasına ilişkin bir tespit varsa belgesinin istenmesi, aksi takdirde yapılan tebligatın hukuki sonuç doğurmayacağı gözetilerek sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile mahkûmiyet hükmü kurulması,
2) Suç tarihi itibarıyla sanığın adli sicil kaydında sadece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar mevcut olup, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.02.2008 tarihli, 346-25 Esas ve Karar sayılı kararında vurgulandığı üzere, kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibarıyla karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, davayı sonuçlandıran ve uyuşmazlığı çözen bir hüküm niteliğinde olmadığı, dolayısıyla suç tarihi itibarıyla sanığın kasten işlediği suçtan dolayı kesinleşmiş mahkûmiyet hükmünün bulunmadığı, 5271 sayılı CMK"nin 231. maddesinin 8. fıkrasına eklenen 2. cümle hükmünün suç tarihinden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe girdiği gözetilmeden; alt sınırdan ceza tayin edilen sanık hakkında daha önceden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği gerekçesi ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
3) Suç tarihinin, defter ve belgelerin ibrazına ilişkin istem yazısının 08.11.2013 tarihinde tebliğ edilmesinden itibaren 15 günlük sürenin bitimi olan "25.12.2013" tarihi olduğu gözetilmeden, gerekçeli kararda "2013" olarak eksik gösterilmesi yasaya aykırı,
4) 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 20.12.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.