1. Hukuk Dairesi 2016/12315 E. , 2020/592 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 05.12.2019 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen dahili davalılar vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, davalıdan modern tefecilik adı altında aldığı borç paralar karşılığında adına kayıtlı 12 numaralı bağımsız bölümü teminat amacıyla davalıya devrettiğini, “belge 1” ve “belge 2” başlıklı anlaşmalarda yer alan hesaplamalara göre borcunu fazlasıyla ödemesine rağmen davalının taşınmazı iade etmediğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile her türlü takyidattan ari şekilde adına tescilini istemiştir.
Davalı, davacının edimini ifa etmediğini belirtip davanın reddini savunmuştur. Yargılama sırasında davalının ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
Mahkemece, davacının inançlı işlem kapsamında davalıya olan borcunun bir kısmını ödediği ancak kalan borcu kabul etmediği, bu nedenle kalan borç tutarının depo edilmesi için süre verilmesine gerek görülmediği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden, çekişme konusu 12 numaralı bağımsız bölüm (tripleks villa) davacıya aitken, davacı tarafından 23.10.2009 tarihinde 147.000,00 TL bedelle, dava dışı Garanti Bankası lehine 200.000,00 TL bedelli 1. dereceden ipotekle birlikte davalıya satış suretiyle temlik edildiği, "Belge 1" başlıklı tarihsiz belgede borçlu taraf olarak ... Otomotiv – ...(davacı) ile dava dışı ..."ın, alacaklı taraf olarak davalı ... ile dava dışı ...ve ... A.Ş."nin imzalarının bulunduğu, alacaklılar tarafından borçlular adına temin edilen kredilerin kalem kalem gösterildiği, kredilerin ödenmesinden borçluların sorumlu olacağı, 12 nolu bağımsız bölüm ile 12 GK 240 plakalı ... Binek otomobilin kredi borcu için teminat altına alındığı ifadelerinin belirtildiği, davanın taraflarının imzasını taşıyan "Belge 2" başlıklı tarihsiz belgede ise, yine kalem kalem belirlenen borç miktarından yapılan bir takım ödemelerin mahsup edilip "130.000,00 TL/35=3.714 TL" ibaresinin yazıldığı, yargılama sırasında davalı tarafından dosyaya ibraz edilen, davalı ile dava dışı ... tarafından imzalanan, davacı tarafından kabul edilmeyen 18.07.2013 tarihli belgede; ayrı ayrı belirtilen Finansbank kredilerinin ("Belge 1" başlıklı belgede borçtan mahsup edilen ödemeler arasında yer alan) davalı tarafından temin edilip tamamının davacı ile Saffet"e verildiği, bu krediler haricinde davacı ile Saffet"in 130.000,00 TL daha borçlarının olduğu, borçlular tarafından davalı ile dava dışı Bedayet Karagöz hesaplarına yatırılan paraların belgede belirtilen borçlarla ilgili olduğu, Mercedes marka araç ile dava konusu taşınmazın borca karşılık teminat olarak verildiği, davalının 50.000,00 TL"lik teminat mektubunu ilgili şubeye iade edeceği ve dava konusu taşınmazla ilgili olarak İpoteğin fekki yazısı alınacağı, 2 parça tırın da davalı tarafından ayrıca teminat altına alındığı hususlarına yer verilmiştir. Diğer taraftan dosyada bulunan ve tarafların imzasını taşıyan 06.12.2013 tarihli belgede davacı tarafından davalı ile dava dışı Bedayet"e verilen 50.000,00"er TL"lik toplam 2 adet çek sonucu sözü edilen 2 parça tır üzerindeki ipoteğin kaldırıldığı belirtilmiştir.
Bilindiği üzere; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.
Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar.
Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.
Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.
İnançlı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların isbatı, şekle bağlı olmayan yazılı delildir. İnanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların imzasını içermesi gereklidir. Bunun dışındaki bir kabul, hem İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının genişletilmesi, hemde taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamaz.
Somut olayda; taraflar arasında inançlı işlem sözleşmesi bulunduğu sabittir. Uyuşmazlık davacının sözleşme gereğince üzerine düşen borçları yerine getirip getirmediği konusunda çıkmaktadır.
Davacının karşılıklı edimler içeren inanç sözleşmesine dayanarak taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini isteyebilmesi için 6098 sayılı Türk Borçlar Yasasının 97. maddesi (818 sayılı Borçlar Yasası"nın 81. maddesi) uyarınca öncelikle kendi edimini yerine getirmesi zorunludur.Hal böyle olunca, öncelikle kullanılan kredi borçlarına ait ödemelerin kimin tarafından hangi tarihte ve hangi miktarda yapıldığının ilgili bankalardan sorulması, daha sonra dosyada yer alan dekontlarla ve tarafların imzasını taşıyan belgelerle birlikte değerlendirilerek bu konuda 3 kişilik uzman bilirkişi heyetinden, davacının imzasını taşımayan 18.07.2013 tarihli belgeden sorumlu tutulamayacağı da gözetilerek, denetime elverişli rapor alınması, 6098 TBK"nın 97. maddesi gereğince var ise kalan borç miktarını mahkeme veznesine depo etmesi için davacıya önel verilmesi ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmaksızın yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 2.037.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen dahili davalılardan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.02.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.