15. Ceza Dairesi 2016/4351 E. , 2018/7421 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
Dolandırıcılık ve şantaj suçlarından sanığın mahkumiyetine, tehdit suçundan beraatine ilişkin hükümler katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanığın, katılanla yakın ilişki kurduktan sonra elinde görüntüler olduğunu belirterek ve tehditle katılandan değişik zamanlarda para aldığı, daha sonra hileli hareketler yaparak kendi lehine haksız menfaat temin ettiği, böylece dolandırıcılık, şantaj ve tehdit suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda,
1-Tehdit suçundan verilen beraat hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;
Sanığın, katılana yönelik şantaj suçunu işlerken, söz konusu görüntüleri açıklayacağını söylemesi, şantaj suçunun unsuru olarak kabul edildiğinden, ayrıca tehdit suçunun oluşmayacağı dikkate alınarak, bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, herhangi bir gerekçeye dayanmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
2-Şantaj suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;
Sanık, katılan ve tanık beyanları ile dosya kapsamına göre, suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Sanık hakkında, suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği hususunda mahkemeye yeterli kanaat geldiği gerekçesiyle, 5237 sayılı TCK"nın 51. maddesine göre cezasının ertelenmesine karar verildiği halde, bu kez, sanığın kişilik özellikleri dikkate alınarak 5271 sayılı CMK"nın 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmek suretiyle aynı gerekçeler hem lehe hem aleyhe değerlendirmede esas alınarak çelişki yaratılmış ise de, sanığın, katılanın zararını gidermemesi ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması için gereken objektif şartın gerçekleşmediği dikkate alınarak, bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a- 5237 sayılı TCK’nın 51/3. maddesinde, cezası ertelenen sanık hakkında, bir yıldan az, üç yıldan fazla olmamak üzere, bir denetim süresi belirleneceği ve bu sürenin alt sınırının, mahkûm olunan ceza süresinden az olamayacağı hüküm altına alınmasına rağmen, cezası ertelenen sanık hakkında, herhangi bir denetim süresi belirlenmeyerek ve denetim süresince, sanık hakkında, herhangi bir yükümlülük yüklenip yüklenmeyeceği veya uzman kişi görevlendirilip görevlendirilmeyeceği hususlarında bir karar verilmeyerek, infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulması,
b- 5237 sayılı TCK"nun 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca mahkûm olduğu uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında 1. fıkranın (c) bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerinin kullanılmasına ilişkin yasaklama hükmü uygulanamayacağı hususunun gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun"un 8.maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, fakat, bu aykırılığın yeniden yargılama yapılmaksızın aynı Kanun"un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasına, “TCK"nın 51/3. maddesine göre sanık hakkında 1 yıl 15 gün denetim süresi belirlenmesine” ibaresinin eklenmesi ile hüküm fıkrasından, 5237 sayılı TCK"nın 53/1-c maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3- Dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;
Sanığa yüklenen dolandırıcılık suçu nedeniyle, hükümden sonra ve 02.12.2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemleri yapılmasından sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca sair hususlar incelenmeksizin BOZULMASINA, 31/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.