14. Hukuk Dairesi 2019/1501 E. , 2020/1273 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 08.12.2011 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 06.06.2018 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin genel yola bağlantısı olmayan ve elbirliği ile maliki olduğu 131 ada 8 parsel sayılı taşınmazı için davalılara ait 131 ada 6 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı kurulmasını talep etmiştir.
Bir kısım davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen ilk kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine, karar Dairemizin 07.04.2014 tarih, 2014/423 E-2014/4614 K sayılı ilamı ile, “Somut uyuşmazlıkta; lehine geçit hakkı kurulması istenen taşınmaz 131 ada 8 parsel sayılı çay bahçesi ve kargir bina niteliğindeki taşınmazdır. Davacı ... dava konusu taşınmazda elbirliği mülkiyeti hükümlerine göre maliktir. Ancak davacı dışında söz konusu taşınmazda davalı haricinde elbirliği maliki olarak beş kişi mevcuttur. Söz konusu elbirliği maliklerinin açılan davaya muvafakat verdikleri anlaşılamadığı gibi terekeye mümessil tayini de söz konusu değildir. Diğer yandan, aleyhine geçit hakkı kurulan 131 ada 6 parsel sayılı yığma bina ve çay bahçesi niteliğindeki taşınmazda davalı ... elbirliği mülkiyeti hükümlerine göre maliktir. Ancak davalı dışında elbirliği maliki olarak on kişi mevcuttur. Dava dilekçesinde diğer elbirliği maliklerine yöneltilmiş bir dava söz konusu değildir. Mahkemece gerek davacı gerekse de davalı tarafa ilişkin olarak taraf teşkili sağlanmadan ve savunma hakkı kısıtlanarak yazılı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne 30.05.2013 havale tarihli bilirkişi raporu ekindeki krokide 131 ada 6 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan sarı renkle işaretli kısımdan 131 ada 8 parsel sayılı taşınmaz lehine geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “Mutlak geçit ihtiyacı” veya “Geçit yoksunluğu”, ikincisine de “Nispi geçit ihtiyacı” ya da “Geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliğine uygun atanacak bilirkişiler aracılığı ile objektif kriterler esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel hükümden önce depo ettirilmeli, şayet dava tarihi ile hüküm tarihi arasında taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş ve bu sürede de geçit için öngörülen bedel davanın daha başında belirlenmişse, bu bedelin ödenmesine karar verilmesi halinde, mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olunacağı durumlarda hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak davranışları önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün “İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Somut olaya gelince, davacı tarafa ait 131 ada 8 parsel sayılı taşınmaz lehine, 131 ada 6 parsel sayılı taşınmazın 171,39 m2 kısmı üzerinden taşınmazı ikiye bölecek şekilde geçit tesis edildiği anlaşılmaktadır. 131 ada 6 sayılı parsel sayılı taşınmazı bölecek şekilde geçit hakkı kurulması, komşuluk hukuku ilkelerine ve taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibine ve en az zarar verecek yerden geçit hakkı kurulması ilkesine aykırıdır. Çünkü 131 ada 6 parsel sayılı taşınmazı ikiye bölecek şekilde geçit kurulması hâlinde kalan taşınmazdan ekonomik olarak yararlanılması olanağı bulunmayacak, geçit yüzünden yüklü taşınmaz malikinin uğrayacağı zarar ile yararlanan taşınmaz malikinin elde edeceği yarar arasında açık bir orantısızlık ortaya çıkacaktır. Mahkemece bu husus göz ardı edilerek, kot farkı bulunduğu gerekçesiyle taşınmazı bölecek şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Kabule göre de; geçit bedelinin karar tarihine yakın rayiçlere göre hesaplattırılarak mahkeme veznesine depo ettirilmesi sağlandıktan sonra geçit tesisine karar verilmesi gerekirken, 2013 yılında belirlenen geçit bedeli depo ettirilmek suretiyle geçit hakkı kurulmasına karar verilmesi de doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ...’in temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.02.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.