15. Hukuk Dairesi 2020/356 E. , 2020/3100 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Birleşen .../... Esas sayılı davada
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davalı-birleşen dosya davacısı vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı-birleşen dosya davalısı vekili Avukat ... ile davalı-birleşen dosya davacısı vekili Avukat ... geldi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup asıl davada, davacı iş sahibi nefaset kesintisi bedelinin, birleşen davada ise yüklenici sözleşme dışı yaptığı iş bedelinin tahsilini talep etmiş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Adil yargılanma hakkı Anayasamızın 36/1. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi"nin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasanın 141/3. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK"da da yer verilmiştir. HMK 297. maddeye göre hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve
anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK 298/2. maddede ise gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmü mevcuttur.
HGK"nın 24.02.2010 tarihli 2010/1-86 Esas, ve 2010-108 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; "yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.”
Kararın gerekçesinin kendi içinde çelişkili olması ve hüküm kısmı ile gerekçenin bir kısmı arasında çelişki yaratılması da; yukarıda açıklanan ve Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair anayasa ve yasa hükümlerine de açıkça aykırıdır.
Somut olayda; mahkemece gerekçede son alınan ek raporun benimsendiği belirtilerek asıl davada uygulama tarihi itibariyle nefaset bedeli alacağının KDV dahil 81.729,00 TL olduğu, davacı tarafın bu miktar alacağa hak kazandığı, birleşen dava yönünden ise; asıl davada davalı-birleşen davada davacı yüklenicinin idarece verilen kurutma odaları ve arıtma ünitesi gibi sözleşme harici yaptığı ek işlerin bedelinin uygulama tarihi itibariyle KDV dahil 144.865,09 TL olduğu, asıl davada davalı-birleşen davada davacı yüklenicinin bu miktarı istemeye hak kazandığı ve son ek rapora belirlenen bu miktarlar üzerinden gerek asıl davanın gerekse birleşen davanın kısmen kabulüne karar vermek gerektiği açıklanmıştır. Fakat birleşen dava yönünden kurulan hükümde; gerekçede belirtilen 144.865,09 TL yerine hüküm ve gerekçe çelişkisi oluşturacak şekilde 170.940,00 TL’ye hükmedildiği yine asıl davaya yönelik olarak da uygulama tarihi itibariyle nefaset bedeli alacağının KDV dahil 81.729,00 TL’ye hükmedilmesi gerektiği beliritlmesine rağmen benimsenen son ek raporun sonuç kısmında KDV dahil olacak şekilde 81.729,00 TL tespit dilen bir bedel bulunmadığından ve uygulama tarihine yönelik nefaset bedeli alacağının KDV hariç 81.729,00 TL olduğu anlaşıldığından hüküm ile gerekçe arasında çelişki yaratıldığı anlaşılmıştır.
1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı ve 10.04.1992 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince kısa kararla gerekçeli kararın çelişik bulunması bozma nedenidir. Çelişkinin
varlığı tespit edildiği takdirde başka bir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın sadece bu nedenle bozulması gerektiği kabul edilmiştir. Bozmadan sonra yerel mahkemenin önceki kararla bağlı olmaksızın, çelişikliği kaldırmak kaydıyla vicdani kanaatine göre karar verebileceğinden diğer yönleri incelenmeksizin kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 2.540,00"ar TL duruşma vekillik ücretinin taraflardan karşılıklı olarak alınarak Yargıtay"daki duruşmada vekille temsil olunan diğer tarafa verilmesine, ödenenden 5766 sayılı Kanun"un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 437,00 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan temyiz harcının temyiz eden davacı-birleşen dosya davalısına, 437,00 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazal alınan temyiz harcının temyiz eden davalı-birleşen dosya davacısına iadesine,
karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 30.11.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.