Ceza Genel Kurulu 2017/568 E. , 2018/152 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza
Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanık ..."ın beraatine ilişkin Konya 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 09.12.2010 gün ve 353-388 sayılı hükmün, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince 29.01.2015 gün ve 7567-1618 sayı ile;
"Sanığın, sürekli olarak katılandan mal satın aldığı, iş yerinin Nusaybin"de olması nedeni ile de satın aldığı malların bedelini kargo yoluyla çek olarak gönderdiği, sanığın en son alışverişinin bedeli olarak yine kargo ile Vakıfbank Nusaybin Şubesine ait 30.07.2005 keşide tarihli, keşidecisi kendisi olan, 4.100 Lira bedelli çeki gönderdiği, çekin bankaya ibrazında karşılıksız çıktığı, bunun üzerine sanığın çekteki imzanın kendisine ait olmadığını söylediğinin iddia edildiği somut olayda; sanık ile katılan arasındaki ticari ilişkinin ne şekilde kurulduğu, sanığın ürün bedelini çek ile ödemesi konusunda aralarında bir anlaşma bulunup bulunmadığının araştırılması, katılanın ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak en son hangi tarihte sanığa ürün gönderdiği tespit edilip, suça konu çekin bu alışveriş için gönderilip gönderilmediğinin muhasebe kayıtlarından karşılaştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve tespiti gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 02.06.2015 gün ve 118-205 sayı ile önceki hükmünde direnmiştir.
Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16.10.2015 gün ve 310902 sayılı "onama" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 gün ve 868-1007 sayı ile; 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 15. Ceza Dairesince 13.04.2017 gün ve 3795-9245 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık ... hakkında resmî belgede sahtecilik suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, itiraz merciince itirazın reddine karar verilmesi suretiyle kesinleşmiş olup, direnmenin kapsamına göre inceleme sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen beraat kararıyla sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı nitelikli dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının oluşup oluşmadığının tespiti bakımından eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, aleyhe olan bozma kararına karşı sanığın beyanı alınmadan direnme kararı verilip verilemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılamada, sanık adına çıkarılan duruşma gün ve saatini bildirir davetiyenin, sanığın yurt dışında ikamet etmesi nedeniyle tebliğ edilmeksizin iade edilmesi üzerine başkaca herhangi bir araştırma ve tebligat yapılmadan yokluğunda yargılamaya devam edilerek sanıktan aleyhe karşı diyecekleri sorulmadan, önceki hükümde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/2. maddesine göre, hükmün aleyhe bozulması hâlinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunlu olup müdafiin dinlenilmesi ile de yetinilemez. Aynı kurala 5271 sayılı CMK"nun 307/2. maddesinde de yer verilmiş olup anılan bu kanun hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğurabilecek olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkânı tanınmalıdır. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.
Bu zorunluluk beraat hükmünde direnilmesi hâlinde de geçerlidir. Zira Ceza Genel Kurulunca yapılacak inceleme sonucunda Özel Dairenin aleyhe bozması isabetli bulunup yerel mahkeme hükmünün bozulması mümkündür. 1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/3. maddesine göre ısrar üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara uymak mecburidir. Bu durumda sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyeceği sorulmadan beraat hükmünde direnilebileceğinin kabulü savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurabilecektir. Savunma hakkı sanığın en önemli hakkı olup bu hakkın sınırlanması 1412 sayılı CMUK"nun 308/8. maddesi uyarınca mutlak bozma nedenidir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun duraksamasız uygulamaları da ısrar edilen önceki hüküm beraat dahi olsa sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan direnme kararı verilemeyeceği yönündedir.
Bu itibarla, yerel mahkemece verilen direnme kararına konu hükmün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Konya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 02.06.2015 gün ve 118-205 sayılı direnme kararına konu hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.04.2018 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.