Ceza Genel Kurulu 2014/463 E. , 2018/150 K.
"İçtihat Metni"
Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 15. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 13.07.2011
Sayısı : 558-634
Sanıklar ... ve ..."nun mala zarar verme suçundan TCK"nun 151/1, 29/1, 62 ve 51/1. maddeleri uyarınca 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve ertelemeye ilişkin Honaz (Kapatılan) Asliye Ceza Mahkemesince verilen 13.07.2011 tarihli ve 194-145 sayılı hükümlerin, sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince 17.04.2013 tarih ve 7717-7154 sayı ile;
"...Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Raporları hükme esas alınan ve resmî bilirkişi listesinde bulunup bulunmadıkları anlaşılmayan ziraat bilirkişisi ....ve kadastro bilirkişisi ..."in yeminlerinin yaptırılmaması suretiyle 5271 sayılı CMK"nun 54 ve 64/6. maddelerine aykırı davranılması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Hükümlerin bu şekilde bozulmasından sonra dosyanın, Honaz Asliye Ceza Mahkemesinin kapatılması nedeniyle bu mahkemeye ait işlerin devredildiği Denizli 8. Asliye Ceza Mahkemesine gönderildiği, Denizli 8. Asliye Ceza Mahkemesince bozma ilamı doğrultusunda herhangi bir işlem yapılmadan ve temyiz talebi de bulunmadığı hâlde temyiz formu düzenlenerek dosyanın sehven gönderilmesi üzerine Yargıtay 15. Ceza Dairesince 29.05.2014 tarih ve 23021-10751 sayı ile;
"Sanıkların, katılan ..."ın kullandığı ve diğer katılan ..."e icara verdiği Dereçiftlik köyü 795 parselde bulunan tarlanın dedelerinden dolayı hissedarı oldukları, katılan ..."i tarlanın kendilerine de ait olduğunu söyleyerek ekim yapmaması konusunda uyardıkları, ..."in beyanından anlaşıldığı üzere katılan ..."ın 55 yıldır tarlayı kendilerinin sürdüğünü söylemesi üzerine tarlanın bir kısmına pancar bir kısmına da buğday ektiği, sanıkların, uyarıları dinlemeyen katılan ..."in pancar ektiği kısmı sürerek malına zarar verdikleri somut olayda; getirtilen tapu kayıtları, kadastro ve ziraat bilirkişilerinden alınan raporlara göre sanıkların hissedarı oldukları fakat aralarında hukuken ya da fiilen bir taksimat yapmadıkları, kullanım şeklini belirlemedikleri, katılan ... tarafından kullanılan tarlanın malikleri olmaları, üçüncü kişi konumundaki katılan ..."in mülkiyet haklarına yönelen eylemi nedeni ile pancarlarını sürmeleri karşısında mala zarar verme kastı ile hareket etmedikleri gözetilmeden beraatleri yerine yazılı şekilde mahkûmiyetlerine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 18.06.2014 tarih ve 235344 sayı ile;
"...Sanıkların, iştirak hâlinde maliklerden biri olan ve tarlayı fiilen kullanan katılan ..."dan tarlayı kiralayıp bir kısmına pancar bir kısmına da buğday eken katılan ..."i, pancar ekili kısmı sürmek suretiyle zarara uğrattıkları ve bu suretle atılı suçun tüm unsurları ile birlikte oluştuğunun kabulü gerektiği" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Dairenin 29.05.2014 tarihli ve 23021-10751 sayılı bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükümlerinin onanmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece, 26.06.2014 tarih ve 13815-12994 sayı ile itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanıklar ... ve ... hakkında hakkı olmayan yere tecavüz suçundan verilen beraat hükümleri temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme, sanıklar ... ve ... hakkında mala zarar verme suçundan kurulan mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklara atılı mala zarar verme suçunun yasal unsurlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, sanıklar müdafinin temyizi üzerine Özel Dairece, 17.04.2013 tarih ve 7717-7154 sayı ile hükmün bozulmasının ardından yerel mahkeme tarafından herhangi bir karar verilmediği ve temyiz talebi bulunmadığı hâlde sehven gönderilen dosya üzerinde yapılan mükerrer temyiz incelemesi sonucu Özel Dairece verilen 29.05.2014 tarihli ve 23021-10751 sayılı bozma kararının hukuki değerden yoksun olup olmadığı, bu bağlamda 29.05.2014 tarihli karara itiraz edilip edilemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanıklar ... ve ... hakkında, mala zarar verme suçundan cezalandırılmaları istemiyle açılan kamu davası üzerine yapılan yargılama sonucunda, Honaz (Kapatılan) Asliye Ceza Mahkemesince sanıkların mala zarar verme suçundan TCK"nun 151/1, 29/1, 62 ve 51/1. maddeleri uyarınca 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve ertelemeye karar verildiği, karar tarihinden sonra Honaz Asliye Ceza Mahkemesinin kapatılması nedeniyle incelemeye konu dosyanın, bu mahkemeye ait işlerin devredildiği Denizli 8. Asliye Ceza Mahkemesine aktarılarak karar tarihi aynı kalmak üzere 2010/558 esas ve 2011/634 karar numarasını aldığı, hükümlerin sanıklar müdafi tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece sair temyiz itirazlarının reddine karar verilip raporları hükme esas alınan bilirkişilere yemin yaptırılmaması nedeniyle bozulmasının ardından dosyanın gönderildiği Denizli 8. Asliye Ceza Mahkemesince bozma ilamı doğrultusunda herhangi bir işlem yapılmadan ve temyiz talebi de bulunmadığı hâlde temyiz formu düzenlenerek dosyanın sehven gönderilmesi üzerine Özel Dairece aynı olayla ilgili olarak mükerrer temyiz incelemesi yapılıp, hükümlerin bu kez, sanıkların beraatlerine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ise sanıklara atılı mala zarar verme suçunun yasal unsurlarının oluştuğu düşüncesiyle Özel Dairenin ikinci bozma kararına karşı itiraz kanun yoluna başvurduğu anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın isabetli bir şekilde çözümlenebilmesi için Yargıtayca verilen bozma kararları üzerine yerel mahkemelerce yapılacak işlemler üzerinde durulmasında fayda bulunmaktadır.
1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken "Davaya yeniden bakacak mahkemenin hak ve mecburiyetleri" başlıklı 326. maddesinde;
“Yargıtaydan verilen bozma kararı üzerine davaya yeniden bakacak mahkeme, ilgililere bozmaya karşı diyeceklerini sorar.
Sanık veya müdahil ve vekillerine davetiye tebliğ olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen duruşmaya gelmemeleri nedeniyle bozmaya karşı beyanları tespit edilmemiş olsa dahi duruşmaya devam edilerek dava gıyapta bitirilebilir. Ancak sanık hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise herhâlde dinlenilmesi gerekir.
Yargıtaydan verilen bozma kararına mahkemelerin ısrar hakkı vardır. Israr üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara uymak mecburidir.
Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet savcısı veya 291. maddede gösterilen kimseler tarafından temyiz edilmişse yeniden verilen hüküm, evvelki hükümle tayin edilmiş olan cezadan daha ağır olamaz” hükmü yer almaktadır.
Buna göre, hükmün temyiz incelemesini yapan Özel Dairece açıkça onanmaması hâlinde, kararın kesinleştiği ileri sürülemeyecek, bozulmakla bir karar tamamen ortadan kalkacağı için, Yargıtayca verilen bozma kararı üzerine dosyanın gönderildiği ilk derece mahkemelerince yeni bir tensip kararıyla duruşma günü tayin edilecek ve ilgililer duruşmaya çağrılıp bozmaya karşı diyecekleri sorulduktan sonra bozma ilamına uyulup uyulmaması yönünde bir karar verilecektir.
Öte yandan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisi, 5271 sayılı CMK"nun olağanüstü kanun yollarının yer aldığı "Altıncı Kitap", "Üçüncü Kısım", "Birinci Bölüm"de 308. maddede;
"(1) Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re"sen veya istem üzerine, ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz.
(2) İtiraz üzerine dosya, kararına itiraz edilen daireye gönderilir.
(3) Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir" şeklinde düzenlenmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisi, Yargıtay Ceza Daireleri kararlarına karşı başvurulan olağanüstü bir kanun yolu olup bu yetki sadece Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına aittir. Yargıtay Cumhuriyet Savcıları, Yargıtay Kanununun 28. maddesi uyarınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı adına bu yetkiyi kullanır.
İtiraz, daire kararında gerek maddî gerekse usul hukukuna aykırı olduğu saptanan hususlara yönelik olabilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı itiraz başvurusunu “itirazname” düzenleyerek yapar. İtiraz başvurusunda itiraz nedenlerinin açık ve gerekçesiyle birlikte yazılı olarak bildirilmesi gerekir.
Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Honaz (Kapatılan) Asliye Ceza Mahkemesince sanıklar hakkında mala zarar verme suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin sanıklar müdafi tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece 17.04.2013 tarih ve 7717-7154 sayı ile, raporları hükme esas alınan bilirkişilere yemin yaptırılmaması isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmesinden sonra dosyanın, Honaz Asliye Ceza Mahkemesinin kapatılması nedeniyle bu mahkemeye ait işlerin devredildiği Denizli 8. Asliye Ceza Mahkemesine gönderildiği, Denizli 8. Asliye Ceza Mahkemesince bozma ilamı doğrultusunda herhangi bir işlem yapılmadan ve temyiz talebi de bulunmadığı hâlde temyiz formu düzenlenerek dosyanın sehven gönderilmesi üzerine Özel Dairece mükerrer temyiz incelemesi yapılarak, hükümlerin bu kez, 29.05.2014 tarih ve 23021-10751 sayı ile, sanıkların beraatlerine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verildiği anlaşılmış olup, dosyanın gönderildiği yerel mahkemece duruşma günü tayin edilerek, ilgililerin duruşmaya çağrılıp bozmaya karşı diyeceklerinin sorulması ve ardından bozma ilamına uyulup uyulmaması yönünde bir karar verilmesi gerekirken bu yönde hiçbir işlem yapılmaksızın ve taraflarca yapılmış herhangi bir temyiz talebi de bulunmadığı hâlde temyiz formu düzenlenerek dosyanın sehven gönderilmesi üzerine, Özel Dairece mükerrer temyiz incelemesi yapılarak verilen 29.05.2014 tarih ve 23021-10751 sayılı kararın, hukuki değerden yoksun olduğunun kabulü gerekmektedir.
Buna göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18.06.2014 tarihli ve 235344 sayılı itirazının konusunu oluşturan Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 29.05.2014 tarihli ve 23021-10751 sayılı bozma kararı hukuki değerden yoksun olduğundan, itirazın da hukuki varlık kazanmayan bu karara yönelik olduğu dikkate alındığında, kararın itiraz yoluyla incelenmesi mümkün değildir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının saptanan ön sorun nedeniyle değişik gerekçe ile reddine, hukuki değerden yoksun bulunan Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 29.05.2014 tarihli ve 23021-10751 sayılı bozma kararının kaldırılmasına, dosyanın, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 17.04.2013 tarihli ve 7717-7154 sayılı bozma ilamı doğrultusunda işlem yapılmak üzere mahalline gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile REDDİNE,
2- Hukuki değerden yoksun bulunan Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 29.05.2014 tarihli ve 23021-10751 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 17.04.2013 tarihli ve 7717-7154 sayılı bozma ilamı doğrultusunda işlem yapılması amacıyla mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.04.2018 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.