Hukuk Genel Kurulu 2018/1052 E. , 2021/1191 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı idare vekili ve davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı idare vekili ve katılma yolu ile davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacılar vekili dava dilekçesinde; Ankara ili, Yenimahalle ilçesi, Çayyolu Mahallesi 44045 ada 4 parsel sayılı taşınmazda müvekkillerinin hissedar olduğunu, dava konusu taşınmazdaki müvekkillerinin hisselerinin, sahibi bulundukları eski Çayyolu köyü 452 sayılı kadastro parselinin imar düzenlemesi sonucu oluştuğunu, 12.01.1999 tarihli ve 84162 parselasyon planıyla yapılan uygulamada ise kamu ortaklık payı (KOP) olarak belirlenen bu hisseleri davalıya ait enerji nakil hattının çevre ve insan sağlığı için doğuracağı tehlikeyi önlemek için oluşturulan enerji nakil hattı koruma kuşağı adı altında 44045 ada 4 parsele dönüştürüldüğünü, bu enerji nakil hattı için imar uygulamasından önce Çayyolu 452 parsel döneminde davalı lehine yapılan irtifak kamulaştırma hakları 12.01.1999 tarihli ve 84162 nolu parselasyon planında dava konusu taşınmazdan tamamen ayrı 44045 ada 6 nolu parsele taşındığı için de davalının dava konusu yaptığı bu parsel üzerinde bir irtifak hakkı da kalmadığından durumun fiili hâle dönüştüğünü, bu şekilde davalıya ait enerji nakil hattının dava konusu taşınmaz üzerinden geçmesi suretiyle ortaya çıkan fiili durum ile bu enerji nakil hattının insan ve çevre sağlığı için doğuracağı tehlikeleri önlemek amacıyla oluşturulan dava konusu parselin tümünün enerji nakil hattı koruma kuşağı olarak ayrılmasının müvekkillerinin bu parsel üzerinde tasarrufuna hiçbir şekilde imkan bırakmadığını, bu yerden faydalanmalarının imkansız hâle gelmesine rağmen davalının bu yer için kamulaştırma işlemine başvurmadan fiili durumu sürdürmeye devam ettiğini, taşınmazın son dönemlerde Ankara"nın en çok tercih edilen yerleşim yeri olan semtte olduğunu, bu nedenlerle fazlaya ait hakları saklı kalmak üzere kamulaştırmasız el atılan dava konusu taşınmazdaki müvekkillerine ait hisse bedelleri toplamından şimdilik 25.000TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 13.03.2012 harç tarihli ıslah dilekçesi ile taleplerini artırmıştır.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın yasal hak düşürücü ve zamanaşımı sürelerinde açılıp açılmadığının tetkiki ile süresinde açılmamış ise davanın bu yönden reddine, dava şartlarından hukukî menfaat koşulunun oluşup oluşmadığının tetkiki için tapu kayıtlarının incelenerek davacının dava hakkı yok ise açılmış bulunan davanın bu yönden reddine karar verilmesinin gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere kamulaştırma sırasında dava konusu taşınmaz hisseli olduğundan diğer hissedarların davaya muvafakatlerinin alınarak taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilmesi gerektiğini, esasa ilişkin ise, dava konusu taşınmazda kamulaştırmasız el atma fiilinin gerçekleşmediğini, belediye idaresinin sonradan yaptığı tek taraflı bir işlemle davacıların tasarruf yetkilerinin kısıtlandığını, bu nedenle de davacıların davalarını belediye idaresine karşı yöneltmeleri gerektiğinden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, yol, meydan, yeşil alan, park, ağaçlandırma sahası gibi kamusal alanların yanı sıra, 3. şahıs veya tüzel kişilere ait yapılaşmaların bulunduğu konut, turizm ve sanayi tesislerinin alanlarından geçilerek tesis edilmesinde herhangi bir sakınca olmadığını, enerji iletim hattının güzergahı altındaki zeminde koruma bandı veya koruma kuşağı ihdası ile yapı yasağı veya buna benzer bir kısıtlama getirilmesinin kamu yararı ile güdülen amaca uygun olmadığını, bu kapsamda da davacı tarafın can ve mal güvenliğinin kalmadığı yönündeki iddialarının gerçeği yansıtmadığını, imar planının ilgili belediyelerce 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18 ve 19. madde hükümleri uyarınca yapılan imar uygulamaları ve parselasyon planında zeminde öngörülen kısıtlamalardan dolayı da kuruluşlarının sorumlu tutulamayacağını, enerji iletim hattı (EİH) irtifak sahası altında kamu ortaklık payı (KOP) parsellerinden oluşturulan zeminin kuruluşları tarafından kamulaştırılması talebinin kabul edilemeyeceğini, fiilen kullanılmayan bir alanın kamulaştırılmasının mümkün olmadığını, fiilen KOP alanları kullanılmadığından kamu hizmeti maksadıyla el atma bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının m2 birim fiyatı olarak belirlediği miktarın gerçekten uzak ve afaki olduğunu, faiz talebini de kabul etmediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.04.2012 tarihli ve 2010/334 E. 2012/150 K. sayılı kararı ile; dava konusu taşınmazın tapu kaydının celp edilip dosya içerisine alındığı, niza konusu taşınmazda davacıların 1.092,99 m2 pay sahibi oldukları, taşınmazın imar çapı örneğinin İmar Müdürlüğünden celp edildiği, ayrıca taşınmaza emsal olabilecek emsal kayıtlarının Tapu Müdürlüğünden istenerek dosya içerisine alındığı, delillerin toplanmasından sonra usulüne uygun seçilen bilirkişiler marifetinde mahallinde keşif yapıldığı, dava konusu taşınmazın enerji nakil hattı koruma kuşağı olarak ayrılmak suretiyle taşınmaza hukuken ve fiilen el atıldığı, alınan bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun olup, denetime elverişli olduğu gerekçesiyle ıslah talebi de nazara alınarak davanın kabulü ile, 841.602,30TL"nin dava tarihinden yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp, hisseleri oranında davacılara ödenmesine, dava konusu Ankara ili, Yenimahalle ilçesi, Çayyolu Mahallesinde kain 44045 ada 4 parsel sayılı taşınmazdaki davacı hisselerinin tapusunun iptali ile davalı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili ve davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 5. Hukuk Dairesince 06.05.2013 tarihli ve 2013/4576 E. 2013/8783 K. sayılı kararı ile; ""...Dava, kamulaştırmasız el atılarak enerji nakil hattı geçirilen taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.
Davalı idare vekilinin temyizine gelince;
Yapılan incelemede; dava konusu taşınmazın 452 parsel sayılı taşınmazda yapılan imar uygulaması sonucu oluştuğu, davaya konu enerji nakil hattı nedeniyle imar uygulamasından evvel 26.06.1968 tarihinde onaylanan kamu yararı kararı alındığı, o tarihte tapu malikleri adına tebligat çıkartıldığı, Kıymet Takdir Komisyonunca takdir edilen bedelin bankaya bloke edildiği ve tapu maliklerince 22.02.1978 ve 04.11.1992 tarihlerinde ferağ verilmek suretiyle irtifak hakkının tapuya tescil edildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, davaya konu enerji nakil hattı nedeniyle kesinleşmiş bir kamulaştırma işlemi bulunduğundan ve kamulaştırmasız el atmadan söz edilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir,...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.03.2018 tarihli ve 2014/2 E. 2018/90 K. sayılı kararı ile önceki gerekçelere ek olarak; tapuda Ankara ili, Yenimahalle ilçesi, Çayyolu Mahallesi 44045 ada 4 parsel sayılı taşınmazda davacıların hissedar olduğu, dava konusu taşınmazın daha önce eski Çayyolu köyü 452 kadastro parselinin imar düzenlemesi sonucunda oluştuğu, 12.01.1999 tarihli ve 84162 parselasyon planı ile yapılan uygulama sonucu davacılara ait hisselerin kamu ortaklık payı (KOP) olarak çevre ve insan sağlığını korumak ve davalı kuruma ait enerji nakil hattının doğurabileceği tehlikeleri önlemek için enerji nakil hattı koruma kuşağı adı altında 44045 ada 4 parsele dönüştürüldüğü, Yargıtay bozma kararında kabul edildiğinin aksine dava konusu yapılan 44045 ada 4 parsel yüzeyinden geçen enerji nakil hattının imar uygulamasından evvel 26.06.1968 tarihinde onaylanan kamu yararı kararı alınan ve kıymet takdir komisyonunca bedeli takdir edilerek bloke edilen ve tapu maliklerince 22.02.1978 ve 04.11.1992 tarihlerinde ferağ verilerek tapuya tescil edilen irtifak hakkına konu 452 kadastro parselinde yer alan enerji nakil hattı ile aynı olmadığı, farklı olduğu, 452 kadastro parselinde yer alan kamulaştırmaya konu irtifak hakkı tesisinin imar düzenlemesi sonucu 44045 ada 6 parsele (DOP) taşındığı ve 452 sayılı eski kadastro parselinin zeminindeki enerji nakil hattının geçtiği alanı kapsadığı, aynı parselle ve aynı hukukî nedene dayalı olarak Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/239 E. sayılı hissedar Kadın Basmacı tarafından 22.11.2011 tarihinde açılan davada ayrıca bu dava ile birleştirilen yine başkaca hissedar Nadire Çayır"ın Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/301 E. sayılı olarak 22.11.2011 tarihinde açtığı aynı hukukî sebebe dayalı tazminat talepli davada yapılan keşif, keşif sonrası alınan bilirkişi raporlarına göre davada davanın kısmen kabulüne dair 16.02.2016 tarihli ve 2016/68 sayılı kararın verildiği, davalı kuruma ait 380 kw"lik Ankara-İstanbul Enerji İletim Hattının taşınmaz üzerinden geçtiği ve davacıların tasarruf hakkının önlendiğinin kabul edildiği ve bu verilen kararın da temyiz edildiği, işbu davada verilen kararın bozma tarihi olan 06.05.2013 tarihinden sonra 28.02.2017 tarihli ve 2016/16224 E. ve 2017/6953 K. sayılı kararla Yargıtay 5. Hukuk Dairesince kararın onandığı, bilahare tashihi karar talebinin de 14.12.2017 tarihinde aynı Yargıtay dairesince reddedilerek kararın kesinleştiği, bu davada ileri sürülen hususların ve davalı tarafından yapılan karşı iddia ve savunmaların da aynı nitelikte olduğu, mahalli mahkemelerince aynı yönde verilen kararlardan birisinin farklı bir durum olmaksızın onanması, diğerinin belirtilen nedenlerle bozulmasının hak ve adalete olan güvenin zarar görmesine yol açacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı idare vekili ve katılma yolu ile davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava konusu taşınmazda enerji nakil hattı yönünden kesinleşmiş bir kamulaştırma işlemi bulunup bulunmadığı, buradan varılacak sonuca göre kamulaştırmasız el atmadan söz edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
12. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce, temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak değerlendirilmiştir.
13. Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi).
14. Başka bir deyişle mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukukî olguyu değiştirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
15. Somut olayda ise, mahkemece verilen ilk kararda dava konusu taşınmazın enerji nakil hattı koruma kuşağı olarak ayrılmak suretiyle taşınmaza el atıldığı gerekçesiyle açılan davanın kabulüne karar verilmiş, kararın Özel Dairece davaya konu enerji nakil hattı nedeniyle kesinleşmiş bir kamulaştırma işlemi bulunduğu, kamulaştırmasız el atmadan söz edilemeyeceği, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulması üzerine bu defa mahkemece bozma kararı sonrasında aynı taşınmaz hakkında dava dışı kişiler tarafından açılan Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/239 E. sayılı dosyası, eldeki dava yönünden bekletici mesele yapılmış, bu dosyadaki kararın kesinleşmesi üzerine direnme kararı verilmiştir.
16. Görüldüğü üzere mahkemece direnmeye ilişkin gerekçede Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/239 E. sayılı dosyasına yer verilmek suretiyle karar verilmiştir.
17. Şu hâle göre, mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, temyiz incelemesi sırasında Özel Dairece incelenmeyen yeni bir gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu kabul edilmelidir.
18. Hâl böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir. Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı idare vekili ve katılma yolu ile davacılar vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince Hukuk Genel Kurulu kararının taraflara tebliği ile karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan Yargıtay 5. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliği tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.10.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.