10. Hukuk Dairesi 2020/3410 E. , 2021/3733 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye Mahkemesi : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : İzmir 14. İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara karşı, fer’i müdahil Kurum ve davalılar vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf istemlerinin kabulüyle kararın kaldırılmasına, davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı ... ile fer’i müdahil ... vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu. Temyiz konusu hükme ilişkin dava, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hâllerden hiçbirine uymadığından, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, davalı ... ve devamında aynı faaliyete devam eden ... İş Formaları Giyim Konf. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nde 01.04.1997 – 31.12.1998 ve 27.07.2004 – 06.05.2014 tarihleri arasında kesintisiz çalışmasına rağmen kuruma bildirilmeyen hizmetlerinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II- CEVAP
Davalılar ve fer’i müdahil vekilleri, hak düşürücü süre ile birlikte, davacının çalışmalarının kuruma tam bildirildiği, davacının imzaladığı ibraname ve diğer nedenlerle davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
III- MAHKEME KARARI
A- İLK DERECE MAHKEME KARARI
“Davanın kısmen kabulüne,
Davacının, davalı ...’ya ait ... adresinde bulunan 4651.35 işyeri sicil numaralı işyerinde 01.04.1997-18.01.1998 tarihleri arasında geçen çalışma iddiasının 5 yıllık hakdüşürücü sürenin fazlası ile geçmiş olması nedeni ile dinlenemeyeceğinin tespitine,
Davacının, 4651.35 işyeri sicil numaralı işyerinde 19.01.1998-31.12.1998 tarihleri arasında asgari ücretle, hizmet akdine istinaden sürekli ve kesintisiz olarak 340 gün çalıştığı, 340 günlük çalışmasının fer’i müdahil Kuruma bildirildiği, ancak davalı işyerine ait 1998/01 dönem bordrosunda sigorta sicil numarası belirtilmeksizin ... adına 19.01.1998 tarihinden itibaren bildirim yapılan 100 günlük çalışma ile 1998/03. dönem bordrosunda ... adına bu defa 3501199817333 ss numarası ile 31.12.1998 çıkış tarihli 120 günlük çalışma bildiriminin davacı ...’a ait 3501199819472 sicil numaralı HDC’ ne aktarılması gerektiğinin tespitine,
Davacının, 4651.35 işyeri sicil numaralı işyerinde 27.07.2004-07.02.2008 tarihleri arasında asgari ücretle hizmet akdine istinaden sürekli ve kesintisiz olarak 1273 gün çalıştığı, 343 günlük çalışmasının fer’i müdahil Kuruma bildirildiği, 930 günlük çalışmasının bildirilmediğinin tespitine” karar verilmiştir.
B- BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Her ne kadar mahkemece, 27.07.2004-07.02.2008 tarihleri arasındaki dönem yönünden 4651.35 sicil nolu işyerinde, davacının asgari ücretle sürekli ve kesintisiz çalıştığı ve 930 günlük çalışmasının kuruma bildirilmediğinin tespitine karar verilmiş ise de dinlenen tanık beyanlarıyla davacının bu tarihler arasında sürekli çalıştığı ispatlanamadığı gibi; dosyaya davalılar vekili tarafından sunulan, imza inkarı yapılmayan ve davacının imzasını taşıyan 07.05.2014 tarihli ibranamede, davacının 23.02.2007-06.05.2014 tarihleri arasında çalıştığını ve bu tarihler arasındaki alacağını tam olarak aldığından başka bir talebi bulunmadığını beyan ile ibra ettiği anlaşılmaktadır. Davacının hizmet bildiriminde çalışması görünmeyen 27.07.2004-23.02.2007 tarihleri arasındaki çalışma iddiasının tanık beyanlarıyla ispatlanamadığı gibi aksine davacının imzasını taşıyan ibraname bulunduğu anlaşılmakla bu dönem yönünden talebin reddine karar verilmesi gerektiği halde kabul edilmesi dosya kapsamına uygun olmadığından davalılar vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmüştür.
Davacı tarafından davalı gösterilen ... İş Formaları Giyim Konf. San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden, davacının çalışma iddiası olmadığından bu davalı yönünden davanın reddi gerektiği halde herhangi bir hüküm kurulmaması da usul ve yasaya uygun görülmemiştir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan incelemede; davalılar vekili ile fer"i müdahil SGK Başkanlığı vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ ile, yargılamada yapılan yukarıda belirtilen hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği dikkate alınarak HMK. 353/1-b-2 maddesi uyarınca belirlenen aykırılık düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilerek;
“1- Davalılar vekili ile fer"i müdahil SGK Başkanlığı vekilinin istinaf talebinin kabulüyle; İzmir 14. İş Mahkemesi"nin, 07.11.2017 tarihli, 2014/311 E, 2017/397 K. sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına,
2- Davalı ... İş Formaları Giyim Konf. San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın reddine,
3- Davalı ..."ya açılan davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine,
4- Davacının, davalı ...’ya ait ... adresinde bulunan 4651.35 işyeri sicil numaralı işyerinde 01.04.1997-18.01.1998 tarihleri arasında geçen çalışma iddiasının 5 yıllık hakdüşürücü sürenin fazlası ile geçmiş olması nedeniyle reddine,
5- Davacının, 4651.35 işyeri sicil numaralı işyerinde 19.01.1998-31.12.1998 tarihleri arasında asgari ücretle, hizmet akdine istinaden sürekli ve kesintisiz olarak 340 gün çalıştığı, 340 günlük çalışmasının fer’i müdahil Kuruma bildirildiği, ancak davalı işverene ait 1998/01 Dönem bordrosunda sigorta sicil numarası belirtilmeksizin ... adına 19.01.1998 tarihinden itibaren bildirim yapılan 100 günlük çalışma ile 1998/03. dönem bordrosunda ... adına bu defa 3501199817333 ss numarası ile 31.12.1998 çıkış tarihli 120 günlük çalışma bildiriminin davacı ...’a ait 3501199819472 sicil numarasına aktarılması gerektiğinin tespitine; fazlaya ilişkin istemin reddine” karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
Fer’i müdahil Sosyal Güvenlik Kurumu vekili; 98/1 ve 98/3. dönem bordrolarındaki hizmetlerin davacıya ait olduğunun tespitine yönelik kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davacı ... vekili; Bölge Adliye Mahkemesince reddine karar verilen döneme ilişkin sunulan ibranamenin şirkete verildiği, davalı ...’e verilmediği, çalışmaların davalı ... yanında geçtiği, işyeri devri olduğu için şirkete de husumet yöneltildiği, bildirilen delillerin dikkate alınmayarak karar verildiği gerekçeleriyle kararın bozulmasını talep etmiştir.
IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
1- Fer’i müdahil Kurum vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında tüm temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanun’un m. 86/9. maddesi uyarınca açılmış hizmet tespiti davasıdır. Maddeye göre, “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır.”
Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların hizmetlerin tespitine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu çerçevede hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re"sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
Tanık beyanları değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren, işçi ve işyeriyle ilişkileri düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenilmeli, re’sen araştırma kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip mümkün oldukça komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar da dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.
Somut olayda, mahkemece 3 bordrolu toplam 5 tane tanık dinlenmişse de; davacının 1998 yılnda 340 gün çalıştığı ve bu çalışmaların kuruma bildirildiği bordrolar ve mahkeme kabulüyle sabit olup buna rağmen tanık ... davacının 98 yılında 1-2 ay kadar, ... da 3 ay kadar çalıştığını beyan etmiş, ...’ın 31.12.2004’ten diğer bordro tanığı ...’in ise 18.08.1997’den sonra çalışmalarının bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenlerle tanıkların nitelikleri işbu uyuşmazlığın aydınlatılması için yetersiz olup beyanları hüküm kurmaya elverişli değildir.
Dosya arasında 2004 yılına ait bordrolar bulunmamaktadır. 2005/1 – 2007/2 arası bordrolarda ise dinlenen tanıklardan başka ..., ..., ..., ..., ... ve ... isimli çalışanların da bulunmasına rağmen, yukarıdaki beyanları hüküm kurmaya elverişli olmayan tanıklardan başka tanık dinlenmemiştir.
Öte yandan davalı ... tarafından Denizbank Karabağlar Şubesine hitaben yazılan ve davacının işyerinde 800 Milyon TL. ücretle atölye şefi olarak çalıştığını bildiren 23.12.2004 tarihli yazılı belge hiç irdelenmemiştir.
Somut olayda; öncelikle 2004/7 ile 2007/2 arası dönem bordroları kurumdan eksiksiz celp edilerek, kanaat edinmeye yetecek kadar bordro tanıkları resen belirlenerek dinlenmeli, beyanlar arasında çelişki var ise giderilmeli, yeterli görülmediği takdirde, çalışmanın geçtiği iddia edilen işyerine komşu işyerleri ile bunların bordrolu tanıkları tespit edilip beyanlarına başvurulmalı, Denizbank’a hitaben yazılan yazı da irdelenerek varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin hükmü bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.