17. Hukuk Dairesi 2018/5024 E. , 2020/6546 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki trafik kazasından kaynaklanan maddi maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde asıl davada davalı ... vekili ve asıl ve birleşen davada davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davacının 30/12/2008 tarihinde davalılardan HDI Sigorta A.Ş."nin mali mesuliyet sigortacısı, ..."in işleteni ve ..."in sürücüsü olduğu araç içerisinde yolcu olarak seyahat ettiği sırada, davalılardan ... "in sürücü ve işleteni olduğu, davalı ... AŞ"nin mali mesuliyet sigortasını, davalı ... Şirketinin ise kasko (ihtiyari mali mesuliyet) sigortasını temin ettiği aracın tam kusurlu şekilde yolcu olduğu araca çarptığını, bu olay sonucu davacının yaralandığını ve uzun süre tedavi gördüğünü, kazanın fiziken ve ruhen telafisi mümkün olmayan kayıplara neden olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 110.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan
her birinden ve HDI Sigorta A.Ş., Euro Sigorta A.Ş. ve ... açısından poliçe limitleri ile sınırlı olarak olay tarihinden itibaren müştereken ve müteselsilen; 70.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan ..., ... ve ..."den olay tarihinden itibaren birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili birleşen davada; davacının yolcu olarak bulunduğu araca kusurlu şekilde çarpan aracın kasko sigortacısı olan davalı ... şirketinin ihtiyari mali mesuliyet poliçesi ile manevi tazminattan da sorumlu olduğunu beyanla 70.000,00 TL manevi tazminatın da davalı ... Şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 02/05//2011 tarihli dilekçesi ile davalı ...tarafından poliçe limiti ödenmiş olduğundan davalı ...Ş. aleyhine açılan davadan feragat ettiğini bildirmiştir.
Davacı vekili maddi tazminat talebini 28.01.2014 tarihli dilekçe ile ıslah ederek 581.000,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı ...Ş. vekili; sigortalı aracın kazada kusuru olmadığından davalı şirkete açılan davanın reddine karar verilmesini, aksi takdirde olayda hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini belirtmiştir.
Davalı ...Ş. vekili; poliçe tedavi giderleri teminat limiti olan 125.000,00 TL"nin davacıya ödendiğini, bu nedenle tedavi gideri teminatının bulunmadığını ve davacının kaza tarihinden itibaren faiz isteyemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Asıl davada davalı ... vekili; davalının trafik sigortacısı tarafından tedavisi için dava öncesinde 125.000,00 TL ödendiğini, davacının maddi taleplerini açıklaması gerektiğini ve istenilen bedelin çok fahiş olduğunu belirterek reddine karar verilmesini istemiştir.
Asıl ve Birleşen davada davalı ... vekili; davalı şirkete birleşik kasko sigorta poliçesi ile sigortalı aracın neden olduğu kazada davacının tedavi giderleri için 49.447,83 TL"nin 07/01/2010 tarihinde ödendiğini, yeniden sorumlu tutulmalarının mükerrer ödemeye neden olacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... ve ...; davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmemiş, davaya cevap da vermemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının davalılar ... ve ... ile HDI Sigorta A.Ş."ne yönelik davasının reddine; davacının davalı ...Ş."ne yönelik davasının konusuz kalması ve feragat nedeniyle reddine, davacının davalılar ... ve Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketine yönelik maddi tazminata ilişkin davasının kısmen kabulüne, toplam 455.902,32 TL maddi tazminatın davalı ... yönünden olay tarihi olan 30/12/2008 tarihinden itibaren, davalı ... yönünden 110.000,00 TL"lik kısmı dava tarihi olan 25/12/2009 tarihinden itibaren, bakiye 345.902,32 TL için ıslah tarihi olan 28/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine; davacının davalı ... ve birleşen 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/722 esas sayılı dosyasında davalı ... Şirketine yönelik manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, toplam 30.000,00 TL manevi tazminatın davalı ... yönünden olay tarihi olan 30/12/2008 tarihinden itibaren davalı ... yönünden dava tarihi olan 02/08/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hükmün, davalı ... ... vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 13/02/2017 gün ve 2014/18702 Esas 2017/1339 karar sayılı ilamı ile "asıl ve birleştirilen davalar yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği" gerekçesiyle karar bozulmuş ve mahkemece bozma ilamına uyulmuştur.
Bozma sonrası yapılan yargılama sonrasında mahkemece asıl dava yönünden davacının davalılar ... ve ... ile HDI Sigorta A.Ş."ne yönelik davasının reddine, davacının davalı ...Ş."ne yönelik davasının konusuz kalması ve feragat nedeniyle reddine, davacının davalılar ... ve ..."ne yönelik maddi tazminata ilişkin davasının kısmen kabulüne, toplam 455.902,32 TL maddi tazminatın davalı ... yönünden olay tarihi olan 30/12/2008 tarihinden itibaren, davalı ... yönünden 110.000,00 TL"lik kısmı dava tarihi olan 25/12/2009 tarihinden itibaren, bakiye 345.902,32 TL için ıslah tarihi olan 28/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair maddi tazminat talebinin reddine,
davacı tarafça asıl davada davalı ... "e yönelik manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 30.000,00 TL manevi tazminatın davalı ... ... "den olay tarihi olan 30/12/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair manevi tazminat talebinin reddine; birleştirilen dava ile açılan manevi tazminat davasının ise kısmen kabulü ile 30.000,00 TL manevi tazminatın davalı ..."nden alınarak davacıya verilmesine hükmedilen ortak manevi tazminat miktarından her iki davalının müteselsilen sorumlu olduğu nazara alınarak ortak bedel için tahsilde tekerrür teşkil etmemek üzere), fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, asıl davada davalı ... ... vekili ve asıl ve birleşen davada davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, asıl ve birleşen davada davalı ... vekilinin tüm ve asıl davada davalı ... ... vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava trafik kazasında maluliyete bağlı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Böyle bir davada davacının zararının belirlenebilmesi için gelir durumunun net olarak belirlenmesi gerekir
Dava dilekçesinde davacının Beykent Üniversitesi (Halkla ilişkiler ve reklamcılık bölümü) 2.sınıf öğrencisi olduğu ve okulu bitirmesine 6 ay kala kazanın yaşandığı, ayrıca kazanın olduğu tarihte Amerikan Hastanesi"nde staja başladığı belirtilmiştir.
Hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda davacının uğradığı zarara ilişkin maddi tazminat hesaplamasında dava dosyasına ibraz edilen 09.12.0210 tarihli belgeden davacının Beykent Üniversitesi (Halkla ilişkiler ve reklamcılık bölümü) 2.sınıf öğrencisi olduğu, önlisans programında okuduğunun anlaşıldığı, bu nedenle davacının üniversite mezunu olarak çalışmaya başlayacak olması nedeniyle en az asgari ücretin 2,5 katı ücretle çalışmaya başlayacağı kabul edilerek hesaplama yapıldığı bildirilmiştir.
Mahkemece hükme esas raporda her ne kadar davacının gelirinin asgari ücretin 2,5 katı olduğu kabul edilmiş ise de davacıya bu konuda ispat imkanı verilmesi, mezun olduktan sonra yapabileceği meslekler ve yaptığı işlere göre bu konu ile ilgili meslek kuruluşlarına yazı yazılarak muhtemel gelirin tespit edilerek sonucuna göre tazminatın belirlenmesi gerekirken, asgari ücretin 2,5 katı tutarında gelirinin olacağının kabul edilmesi ve yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Davalılardan ... hakkındaki hükmün faiz başlangıç tarihlerine ilişkin kısmı, davacı tarafından temyiz edilmemiştir. Bu durumda, esasen bir davalının diğer davalı lehine verilmiş olan hükmü, o davalı aleyhine temyiz etme hakkı yok ise de; kazada zarar gören davacıya karşı tüm davalılar, farklı hukuki nedenlerle zarardan müteselsilen sorumlu olup aralarındaki münasebet de ihtiyari dava arkadaşlığıdır. Müteselsil borçluluk, niteliği itibariyle bölünebilen bir edimin birden fazla borçlusundan her birinin edimin tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu bir borçluluk türü olup, borçlulardan birinin edimin tümünü ifa ederek alacaklıyı tatmin etmesi halinde evvelce mevcut olmasa dahi ifayı gerçekleştiren borçlu ile diğer borçlular arasında bir hukuki ilişki doğacaktır. Alacaklıyı tatmin eden bir borçlu, kendisine isabet eden paydan daha fazla bir ödemede bulunduğu takdirde, bu fazlalık ölçüsünde ve yasal şartları varsa diğer borçlulara başvurabilecektir. Bu durum bir borçlunun alacaklıyı tatmin etmesi halinde diğer borçluların da alacaklı karşısında alacaklının tatmin edilmesi ölçüsünde borçtan kurtulmalarının (BK 145/1 md.) doğal bir sonucudur. Buna bağlı olarak yasa koyucu da alacaklıyı tatmin eden borçlunun kendi payından fazla ödemede bulunması durumunda bu fazlalık ölçüsünde diğer borçlulara başvurabileceğini açıkça düzenlemiştir. (BK 146/1md.) Bu şekilde belirlenen hak, o borçlunun rücu hakkıdır. Yasa koyucu kendi payından fazla ödemede bulunan bir borçluya tanıdığı rücu hakkını kuvvetlendirmek amacıyla (BK 146/1md) halefiyete de yer vermiştir. Açıklanan maddi hukuk hükümleri usul hukukunda dava olarak tezahür etmektedir. Müteselsil borçlular arasındaki ihtiyari dava arkadaşlığı nedeniyle hükmü temyiz etmeyenler hakkında lehe ya da aleyhe verilen kararın kesinleştiği düşünülebilirse de, kesinleşme sorumluluk davasına ilişkin olup, ardından görülecek rücu davası yönünden, yani borçlular arasındaki iç ilişki yönünden hüküm ifade etmez. Rücu davası dikkate alındığında temyiz eden
davalı ... ..."in diğer davalı ... hakkındaki hükmü temyizde hukuki yararı bulunduğu aşikardır.
Zira sorumluluk davasındaki karar, kesin hüküm oluşturmaz ise de rücu davası yönünden sorumluluk davasının kararı güçlü delil oluşturmaktadır. Hakkında güçlü delil oluşan davalının rücu davası yönünden sorumluluk davası hükmünü diğer müteselsil borçlu aleyhine temyiz etmesinde hukuki yararı vardır. İhtiyari dava arkadaşlarının sonradan birbirlerine karşı açacakları rücu davasında, esas alınacak mahkeme kararı, ihtilaf henüz önünde iken doğru olarak oluşmalı ve mahkeme davalıların ne oranda sorumlu tutulup tutulmayacaklarını sorumluluk davası sırasında halletmelidir. Bu kabul tarzı, rücu davasında haksız yere temyiz edenler aleyhine güçlü delil oluşturmaması yönünden doğru olduğu gibi, usul ekonomisi yönünden de tarafları tatmin edecektir. Temyiz etmeyen tarafların usulü müktesep hakları da mahkemece icrai nitelikte bir hüküm kurulmayacağı, bozma sonrası kararın gerekçesinde, haklarındaki karar temyiz edilmediğinden kesinleşen davalının da sorumluluk derecesinin tespit edilmesiyle yetinileceği dikkate alındığında ihlal edilmemiş olacaktır. (Bu hususta Yargıtay HGK 2009/16-428-483 sayılı ilamı)
Yukarıdaki açıklamalar göz önüne alınarak somut olaya bakıldığında; davacı, maddi tazminatın müteselsil sorumluluk hükümlerine göre davalılardan olay tarihinden itibaren faizi ile tahsili istemiyle işbu davayı açmış olup mahkemece, temyiz eden davalı ... ... yönünden tüm tazminata olay tarihinden itibaren faiz uygulanmasına, davalı ... yönünden tazminatın dava dilekçesi ile talep edilen kısmı yönünden dava tarihinden, ıslah edilen kısmı yönünden ıslah tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verilmiş, bu davalı hakkındaki hüküm, davacı yanca temyiz edilmemiştir. Bu husus yönünden hükmü temyize gelmeyen davacı ile davalı ... yönünden hüküm kesinleşmiş ve bu davalı lehine usuli müktesep hak oluşmuş ise de; temyiz eden davalı ... ..., diğer davalı ..."nden aralarındaki iç ilişkiye göre bunu rücu edebilir.
Açıklanan nedenlerle, rücu davası ile borçlular arasındaki iç ilişki ve usul ekonomisi dikkate alındığında, kararın temyizinde davalı ... ..."in hukuki yararının bulunduğunun kabulü zorunlu olduğu gibi, hakkındaki karar kesinleşen davalı ..."nin hükmedilen maddi tazminatın faiz başlangıcı
yönünden sorumluluğuna ilişkin değerlendirme yapılarak ve taraflar arasındaki iç ilişkide geçerli olmak üzere; mahkemece (... yönünden usuli kazanılmış hakkın ihlal edilmemesi gerektiğinden) davalı ... yönünden icrai nitelikte bir hüküm kurulmayarak sadece, ıslah ile istenen kısmı ayrılmaksızın talep edilen tazminatın tümü yönünden dava tarihinden faiz uygulanmak suretiyle sorumlu olduğu hususunun tespitine yönelik hüküm kurulması gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davada davalı ... vekilinin tüm ve asıl davada davalı ... ... vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle asıl davada davalı ... ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 24.893,98 TL kalan onama harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davalı ... Şirketinden alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden asıl davada davalı ... ..."e geri verilmesine 04/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.