Esas No: 2017/3352
Karar No: 2020/5920
Karar Tarihi: 08.12.2020
Danıştay 10. Daire 2017/3352 Esas 2020/5920 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2017/3352
Karar No : 2020/5920
KARARIN DÜZELTİLMESİNİ
İSTEYEN (DAVACILAR) : 1- …
2- …
3- …
4- …
5- …
6- …
7- …
8- …
9- …
10- …
11- …
VEKİLLERİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü / …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI YANINDA (MÜDAHİL) : … İnş. Haf. Nak. ve Tic. Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına dair Danıştay Onuncu Dairesinin 23/05/2017 tarih ve E:2015/4272 K:2017/2568 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından, davalı idare ve işi ihale ettiği yüklenici şirket tarafından 2008 yılında başlatılan Hakkari-Çukurca Karayolu'nun yapım çalışmaları esnasında, Hakkâri ili, … ilçesi, … köyü, … mezrasında bulunan zilyetliği davacılara ait taşınmazlara su taşıyan kadim su arkının bozulduğu, geçen süreye rağmen tahribatın giderilmediği ve taşınmazların sulanamadığından bahisle, kuruyan ağaç bedelleri ile 2009 ve 2010 yıllarında ürün bedellerinden mahrum kalınması sonucu uğranıldığı ileri sürülen maddi zararlara karşılık 60.049,00 TL (miktar artırım dilekçesiyle artırılarak 99.761,78 TL) maddi tazminatın 05/10/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; aynı yere ilişkin olarak açılan diğer davalarda mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi suretiyle yapılan tespitlerde, dava konusu olayda davalı idarenin su arkına zarar vermeden yol yapması mümkün iken bunun yapılmayarak davacılar ve diğer köylülerin arazilerine su taşıyan arkın bozulmasına yol açılarak, arazilerin susuz kalması sonucunu doğuracak şekilde hizmetin kötü işlemesi nedeniyle davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu, 15/04/2015 tarihinde düzenlenen zirai bilirkişi hesap raporunda dava konusu taşınmazda 2009-2010 yılında meydana gelen ürün kaybı zararının 77.425,61 TL olarak hesaplandığı, anılan bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte ve yeterli görüldüğü belirtilerek davanın kısmen kabulü ile 77.425,61 TL'nin davalı idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin talepler yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Tarafların temyiz başvurusu üzerine Danıştay Onuncu Dairesinin 23/05/2017 tarih ve E:2015/4272 K:2017/2568 sayılı kararı ile tarafların temyiz istemi kabul edilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.
KARAR DÜZELTME
TALEP_EDENİN_İDDİALARI : Davacılar tarafından, Mahkeme kararına esas bilirkişi raporunda kurumuş ağaçlara ilişkin olarak yapılan hesaplamanın doğru olduğu, bilirkişi raporunda kuruyan ağaçların kereste değeri ve kuru tarım kazancı hesaplanacak tazminattan düşüldüğünden tekrar düşülmesi yönünde verilen bozma kararında hukuki isabet bulunmadığı ve bozma kararının miktar artırımı ile artırılan kısma artırım dilekçesinin idareye tebliğ tarihinden itibaren faiz işletilmesi yönündeki kısmının da yerinde olmadığı ileri sürülerek Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Karar düzeltme isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Kararın düzeltilmesi dilekçesinde maddi zararın hesaplanma yöntemi yönünden ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanun'un Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, davacıların karar düzeltme isteminin kabulü ile maddi tazminatın hesaplanma yöntemini gösteren Danıştay Onuncu Dairesinin 23/05/2017 tarih ve E:2015/4272 K:2017/2568 sayılı kararı kaldırılarak tarafların temyiz istemi yeniden incelendi:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacılara ait Hakkâri ili, … ilçesi, … köyü, … mezrasında yer alan ve üzerinde meyve ağaçlarının bulunduğu taşınmazlara su taşıyan kadim su arkının, 2008 yılında başlatılan Hakkari-Çukurca Karayolunun yapımı nedeniyle bozulduğundan bahisle taşınmazlarda bulunan ağaçların bir kısmının tümden kuruduğu; bir kısmının ise kısmen kuruduğu ve bu ağaçlardan ürün alınamadığı ileri sürülerek uğranılan zararın ödenmesi istemiyle Karayolları 11. Bölge Müdürlüğü'ne yapılan başvurunun reddedilmesi üzerine bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karekteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava konusu uyuşmazlığa ilişkin olarak, 30/10/2014 tarihinde … Mezrası'nın tümünde (dava konusu taşınmazlar da dahil olmak üzere) keşif yapılarak bilirkişi raporu alındığı; bir inşaat mühendisi, bir harita mühendisi ve bir ziraat yüksek mühendisinden oluşan bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan raporda; su yolunun muhafazası suretiyle yol yapılmasının mümkün olduğu, yol yapım çalışmaları sonucunda sulama kanalının, işlevsiz kalması sonucunu doğuracak şekilde zarar verildiği, sulama kanalına zarar verilmeden yol yapılmasının teknik olarak mümkün olduğu, sulama kanalının yolun altından veya üstünden geçirilerek birden çok yöntemle korunabilecek iken bunun yapılmadığı, yol yapım çalışmaları sırasında kanalın bulunduğu yerde zeminin yaklaşık 10 metre kazılmak suretiyle aşağı indirildiği, bu nedenle kanal suyunun yol yapımının devam ettiği yerin karşısına geçemediği, kanalın kaynağının Zap Nehri'nin bir kolu olan Çığlı Çayı'ndan beslendiği, Çığlı Çayı'nda her mevsim sulama kanalını fazlasıyla doldurmaya yeter ve boşa akan su bulunduğu, dava konusu taşınmazların bulunduğu alanda idarece yol yapım çalışmaları sırasında suyun kesilebileceği hususunun davacı-köylülere duyurulmuş olması halinde, bunun meydana gelen zararları meyve ağaçları açısından azaltmasının mümkün olmadığı, zira meyve ağaçlarının dikili olup yıllık olmadığı, ancak sadece 2009 yılı zararlarına sari olmak üzere tek yıllık bitkilerde suyun kesilebileceği hususunun idarece köylülere duyurulmuş olması durumunda köylülerce kuru tarım yapılarak su ihtiyacı yüksek bitki ekilmemesi suretiyle bazı zararların azaltılabileceği, 2009 yılından sonraki dönemler için zaten köylülerce suyun kesileceği/kesildiği bilindiğinden su ihtiyacı olan bitkilerin ekilmediği, keşif sırasında gerek mahalli bilirkişi olarak beyanda bulunan kişi-kişiler gerekse köylüler tarafından, idarenin suyun kesilebileceği hususunda kendilerini uyarmadığının belirtildiği yönünde tespitlere yer verilmiştir.
Olayla ilgili olarak düzenlenen bilirkişi raporlarından anlaşılacağı üzere, davalı idare ve işi ihale ettiği yüklenici şirket tarafından 2008 yılında başlatılan yol yapım çalışmaları esnasında, Hakkâri İli, … İlçesi, … Köyü, … Mezrası'nda bulunan taşınmazlara su taşıyan kadim su arkının bozulması ve geçen süreye rağmen tahribatın giderilmemesi nedeniyle, davacıların uğradığı zararın, hizmet kusuru ilkesi uyarınca davalı idarece tazmin edilmesi gerektiği açıktır.
Ancak, dosyada mevcut ziraat mühendisi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunun hesaplama yöntemi bakımından hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, İdare Mahkemesince, davacıların uğradıkları gerçek zarar miktarının tespiti amacıyla yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekmektedir.
Buna göre, dosya üzerinden yaptırılacak bilirkişi incelemesinde, davacıların zararının;
1- 15/04/2015 tarihli bilirkişi raporunda 2008-2009 yıllarında kuruduğu tespit edilen ağaçların değerinin; kuruyan ağacın yerine dikilecek ağacın resmi veya özel kişi ve kurumlardan satın alınması halindeki ödenecek bedele göre hesaplanması,
2- Ağaçların susuz kalması nedeniyle 2008-2009 yıllarında meydana gelen ürün kaybına ilişkin zararın … İlçe Tarım Müdürlüğünce bildirilecek ürün fiyatı esas alınarak, hesaplanması gerekmektedir.
Bununla birlikte, … Sulh Hukuk Mahkemesi kanalıyla yapılan tespit neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın bir kısmının domates ve salatalık ekilmek suretiyle bostan olarak kullanıldığı yönünde tespite yer verilmiş olup, bu bitkilerin susuz kalması nedeniyle uğranılan ürün kaybı zararının da … İlçe Tarım Müdürlüğünce bildirilecek ürün fiyatı esas alınarak hesaplanması ve zarar miktarına dahil edilmesi gerekmektedir.
Bu şekilde hesaplanacak zarar tutarından, arazinin boş kaldığı dönemde hububat ekilmesi halinde elde edilebilecek gelir ile kuruyan ağaçların satılması halinde elde edilebilecek kereste/odun bedelinin yarar olarak düşülmesi, bir başka ifadeyle yarar ve zararın denkleştirilmesi suretiyle zararın hesaplanması gerekmektedir.
Diğer yandan, 2009 yılında kuruduğu tespit edilen ağaçlardan 2010 yılında alınamayan ürün kaybından kaynaklanan zarar, davanın açıldığı 2009 yılında henüz gerçekleşmediğinden, muhtemel zarar niteliğindeki 2010 yılı zararının tazminine karar verilmesine olanak bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 08/12/2020 tarihinde, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.