23. Hukuk Dairesi 2011/3640 E. , 2012/2070 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı ... gelmiş, davalı tarafından gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin ortağı olduğunu, davacıya A Blok 7-9 nolu 90 m²+90 m² dubleks dairenin tahsis edildiğini, bu dairenin çatısı imal edilince 30 M2’lik bölümde katılarak 3 dairelik aidat tahsil edildiğini, davacının borcunun bulunmadığını, bu duruma rağmen davalı kooperatifin davacı hakkında ihraç işlemi yapmadan alt katta olan kısma ilişkin hakkını iptal ederek sattığını bildirdiğini ileri sürerek, davacının davalı kooperatife borcunun olmadığının tespitine, A Blok 7-9 nolu bağımsız bölümün tapusunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının davalı kooperatifin ortağı ve ihracına ilişkin kararın yasa ve anasözleşmeye aykırı olduğu, dava tarihi itibariyle davacının 3.329,00 TL borcunun olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davacının davalı kooperatife 3.329,00 TL borçlu olduğunun tespitine, A Blok 7-9 nolu dubleks bağımsız bölümlerin davacıya aidiyetinin tespitine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalı kooperatifin ortağı olan davacının davalı kooperatife borcunun olmadığının tespiti ve adına isabet eden bağımsız bölümün tapusunun iptali ile davacı adına tescili istemlerine ilişkindir.
1086 sayılı HUMK’nun 45/3. maddesi, “davaların aynı sebepten doğması veya biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek bulunması halinde bağlantı var sayılır” hükmünü, 6100 sayılı HMK’nun 166 (1) maddesi, “…hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında veya kendiliğinden ilk davanın açıldığını mahkemede birleştirilebilir…” hükmünü içermektedir.
Somut olayda, davalı kooperatifin ortağı olan davacının ihracının iptaline ilişkin olarak açılan davanın ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2007/130 esasında, bu dava ile aynı nedenlere dayalı olduğu iddia edilen davanın ise ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2007/604 esasında derdest olduğu, bu dava dosyası ile hukuki ve fili irtibatlarının bulunduğu dosya kapsamı ile sabittir.
Bu durumda, mahkemece, yukarıda anılan yasa maddeleri de nazara alınarak, davalar arasında bağlantı olduğu, bu davada verilecek kararın anılan dava dosyalarını da etkileyeceği nazara alınarak, davaların ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilmesi, sonrasında işin esasına girilerek davalar hakkında ayrı ayrı karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Kabule göre ise, BK’nun 84. maddesi hükmüne göre, faiz ve masrafları ödemede geciken borçlunun, yaptığı kısmi ödeme alacaklı tarafından öncelikle faize mahsup edilebilir. Bu ilke, aksi yönde bir genel kurul kararı açıkça alınmadıkça veya davalı kooperatifte aksi yönde bir uygulama bulunmadıkça, kooperatif alacaklarında da uygulanır.
Somut olayda, hükme esas alınan ve benimsenen bilirkişi raporunda, ödenecek aidat tutarı belirlendikten sonra, davacının davalıya yaptığı ödemeler toplamı belirlenip, davacının geriye kalan borcunun tespiti yoluna gidilmiş olup; bu da hatalıdır.
Bu durumda, mahkemece, yukarıda anılan yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında, davacının yaptığı ödemeler ile bu ödemelerin aidat veyahut fer’ilerine mahsup edilip edilmediği duraksamaya yer vermeyecek şekilde ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu ile saptanarak sonucuna göre karar verilmesi de gerekirken, bu yönden eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 19.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.