23. Hukuk Dairesi 2011/4514 E. , 2012/2049 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının müvekkili kooperatifin üyesi olup, müvekkili tarafından inşaa ettirilen taşınmazın 25 no"lu dairesinin tapusunun davalı adına devrinin yapıldığını, kooperatif üyeleri arasında yapılan özel toplantılar sonucunda 25.500,00 TL ödeme hususunda görüşmeler yapıldığını ve 26.06.2004 tarihli genel kurulda bu kararın onaylandığını, aynı genel kurulda yeni yöneticilerin seçildiğini, yeni yönetim tarafından yapılan inceleme sonucunda kooperatifin büyük borç yükü altında olduğunun tespit edilmesi üzerine 16.10.2004 tarihinde olağanüstü genel kurul yapıldığını ve bu genel kurulda üyelerden 24.000,00 TL aidat alınmasının kararlaştırıldığını, ancak davalının ödeme yapmadığını, bu nedenle dava açma zarureti doğduğunu ileri sürerek, 24.000,00 TL"nin %10 faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin yüklenici olarak davacı kooperatifin 44 adet dairesinin kapı, pervaz ve kanatların yapım işini üstlendiğini, bu nedenle 47.793,00 TL alacaklı olduğunu, müvekkilinin 16.10.2004 tarihli genel kurulda alınan karar uyarınca davacı kooperatife 24.081,00 TL ödeme yaptığını, ancak davacı kooperatifin üyelerinin zararına işler yaptığını, evleri eksik teslim ettiğini, müvekkilinin davacıya borcu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre; 26.06.2004 tarihli genel kurul gündeminde ortakların ibralarına ilişkin bir madde yer almadığı, buna ilişkin genel kurul kararının bulunmadığı, bu nedenle ibra işleminin geçerli olmadığı ve 26.06.2004 tarihli genel kurul kararının yok hükmünde olduğu, dolayısı ile davacı ile davalı arasındaki ortaklık ilişkisinin devam ettiği, ortaklıktan doğan borçlardan davalı ortağın sorumlu olduğu, 16.10.2004 tarihli genel kurul esnasında aidatlar yönünden ortaklar arasında farklılıklar bulunmadığı, aynı ödemeyi yaptıkları, eşitlik ilkesinin bozulmadığı, davalının 16.10.2004 tarihli genel kurulda alınan kararlardan sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, 16.10.2004 tarihli genel kurul kararı uyarınca aidat borcunun tahsiline yönelik alacak davasıdır. Mahkemece, aidat alacağının dayanağını oluşturan genel kurul kararının yok hükmünde olduğu belirtilmiş ise de, davacı kooperatifin dava konusu borcun temelini oluşturan 16.10.2004 tarihili genel kurulu ile diğer genel kurul karalarının iptaline ilişkin olarak görülen davanın henüz kesinleşmediği anlaşıldığından bu davanın sonucu beklenmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Şayet genel kurul kararının yoklukla malül olmadığının tespit edilmesi durumunda, ayrılan ortağın kooperatifin varlığı üzerindeki haklarını düzenleyen 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 17. maddesinde ayrılan ortağın çıkma payının ortaklıktan ayrıldığı yıla ait bilanço esas alınarak hesaplanacağı belirtilmiştir. Buna göre, ayrılan ortağın kooperatif mal varlığı üzerinde bir hakkı bulunmamaktadır. Uyuşmazlığı doğuran işlemlerde, ortaklıktan ayrılan ve davalı ile aynı statüde bulunan ortakların yaptıkları ödeme ile kendilerine isabet eden dairelerinin tapularının verileceği kararlaştırılmıştır. Bu durumun anılan Yasa"nın 17 ve 23. madde hükümlerine göre eşitlik ilkesine aykırı olarak bir kısım ortaklara farklı statü ve ayrıcalık sağlayıcı mahiyette olup, kooperatif hukukunun temel müessese ve ilkesini zedeleyici sonuçlar doğurmaktadır. Kural olarak kooperatiflerde farklı statüde ortaklık oluşturulması geçersiz olup, başka bir ortaklığın ihdası ancak geçerli bir genel kurul kararı ile mümkündür. Yönetim kuruluna genel kurulca yetki verilmedikçe veya yönetim kurulunun bu yöndeki işlemler genel kurulda onaylanmadıkça farklı statülü ortaklık yaratım işlemlerinin geçerliliği bulunmamaktadır.
Somut olayda, taraflar arasında bir ibraname düzenlenip düzenlenmediği belli değildir. Taraflar arasında davalının yüklenici olduğu "sözleşme" başlıklı bir anlaşma yapılmıştır. Davalının kendisine tahsis edilen konutun tapusunu devraldıktan sonra kooperatif üyeliğinden istifa edip etmediği de tespit edilememiştir. Ancak davacı kooperatifin 16.10.2004 tarihli genel kurul hazirun cetvelinde davalının 24. sırada adının yazılı olduğu, ancak toplantıya katılmadığı görülmüştür.
Bu durumda, mahkemece davacı kooperatifin tüm kayıt, defter, belge ve dayanakları üzerinde uzman bilirkişilerce inceleme yaptırılarak 16.10.2004 tarihli genel kurul toplantısında ayrılanlar dahil herbir ortağın 20.11.2004 tarihinden itibaren 12 aylık eşit taksitlerle toplam 24.000,00 TL ödemesine ilişkin 2 nolu gündem maddesi görüşülerek alınan karara konu borcun bileşenlerinin ve kaynağının belirlenmesi ve bu ödemeyi gerekli kılan borcun, şayet davalının kooperatiften istifa ettiği anlaşılırsa bu dönemden önceki dönemlere ait olması halinde davalının davacı kooperatife ödediği bilirkişi raporunda tespit edilen bedelin 20.11.2004 tarihine taşınarak güncellenmesinden sonra dahi kooperatif borçlarından dolayı payına isabet eden bakiye borcunun kalıp kalmadığının irdelenip, taraflar arasında ibraname düzenlenip düzenlenmediği tespit edilip şayet ibraname düzenlenmişse davalı ortağın kooperatif borcundan dolayı ödemesi gereken payını hakkaniyet ve eşitlik ilkesine göre yansıtıp yansıtmadığını ve ayrılan ortakların ibranameye konu ödemeler dışında kooperatife borçlarının bulunup bulunmadığı belirlendikten sonra alacak davasına konu edilen borçtan dolayı davalının sorumluluğunun varlığı ve niceliğine dair karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 15.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.