10. Hukuk Dairesi 2016/158 E. , 2016/1592 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir
Mahkemece, bozmaya uyularak, ilamında belirtilen gerekçelerle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin 01.01.1981-31.03.1984 tarihleri arasındaki dönem ile 23.06.1997-2009 tarihleri arasındaki döneme ilişkin olarak verilen davanın reddi kararına yönelik temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) 01.04.1984-22.06.1997 tarihleri arasındaki döneme ilişkin verilen kısmen kabul kararı bakımından yapılan temyiz incelemesinde ise,
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesinde, yönetmelikle belirlenen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları, Kurumca saptanamayan sigortalıların, çalıştıklarını, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilâm ile kanıtlayabildikleri takdirde, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılarının göz önünde bulundurulacağı açıklanmış olup anlaşılacağı üzere çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden bu maddeyle getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. Buna göre; ilgili kişi hakkında işe giriş bildirgesi düzenlenmediği, düzenlenmesine karşın yasal hak düşürücü süre içerisinde Kuruma verilmediği, sigortalılık bildirimini içeren dönemsel sigorta primleri bordrosunun/aylık prim ve hizmet belgesinin hazırlanmadığı veya anılan süre içerisinde Kuruma teslim edilmediği, sigorta priminin Kuruma yatırılmadığı, çalışmanın varlığı yönünde Kurum görevlilerince herhangi bir saptamanın söz konusu olmadığı durumlarda, hizmetin varlığını ileri süren kişilerin hak düşürücü süre içerisinde yargı yoluna başvurması zorunludur. Bununla birlikte önemle vurgulanmalıdır ki değinilen kuralın tek istisnası, kamu kurum ve kuruluşlarında gerçekleşen hizmete ilişkin olarak,
Kuruma aktarılmasa dahi işveren tarafından ödenen ücret/maaş üzerinden sigorta primi kesintisi yapılması olgusudur. Bir başka anlatımla, sözü edilen niteliğe sahip işyerinde çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin de belgelere dayandırılması asıl olduğundan, yukarıda açıklanan durumların hiçbiri gerçekleşmemiş olsa da Kuruma aktarılmamasına karşın işverence ilgiliye ödenen ücret/maaş üzerinden sigorta primi kesintisi yapıldığı takdirde hak düşürücü süreye ilişkin hüküm uygulanamaz. Belirtilmelidir ki, uygulama yapılırken, hizmetin ara vermeksizin kesintisiz gerçekleştiği durumlarda, çalışmanın sona erdiği (işten çıkış yapıldığı) yılın sonuna karşılık gelen 31 Aralık gününden başlayarak 5 yıllık sürenin hesaplanması gerekmektedir.
Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığında; hak düşürücü sürenin işlememesi için kamu kurum ve kuruluşu niteliğindeki işyerinde çalışmak yeterli olmayıp, alınan ücret üzerinden Kuruma aktarılmamış olsa dahi sigorta primi kesintisi yapılmış olması gerekmekte olup, eldeki davada, kamu kurumu niteliğindeki davalı ...’ne ait işyerlerinde gerçekleşen hizmete ilişkin istihkak bordrolarının incelenmesinde, davacıya ödenen ücret üzerinden damga vergisi ve gelir vergisi kesintisi yapılmakla birlikte, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olan sigorta primi kesintisi yapılmadığı anlaşıldığından ve 23.06.1997 tarihinden 2009 yılına kadar olan döneme ilişkin kesintisiz çalışma iddiasının da ispatlanamamış olması karşısında, 22.06.1997 tarihini takip eden yıl sonundan itibaren 5 yıllık hak düşürücü sürenin gerçekleştiği belirgin olduğundan 01.04.1984-22.06.1997 tarihleri arasındaki döneme ilişkin talebin hak düşürücü süreden reddi gerekirken, mahkemece hatalı gerekçe ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde kısmen kabule yönelik hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı ... Müdürlüğüne iadesine, 11.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.