23. Hukuk Dairesi 2011/4421 E. , 2012/2006 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av.... ile davalı vekili Av. ... gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davalının müvekkili kooperatifin üyesi olup, müvekkili tarafından inşaa edilen taşınmaz 44 nolu dairenin tapusunun davalı adına tescilinin yapıldığını, davalının müvekkili kooperatifin 26.06.2004 tarihli genel kurulunda alınan karar uyarınca 25.500,00 TL ödeme yapıp, tapusunu da aldıktan sonra kooperatif üyeliğinden istifa ettiğini, bu genel kurulda yapılan yönetim değişikliği sonucu yeni yöneticilerin yaptıkları inceleme sonucunda kooperatifin yüksek borç yükü altında bulunduğunun tespit edilmesi üzerine 16.10.2004 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulda ortaklardan taksitler halinde 24.000,00 TL aidat tahsil edilmesine karar verildiğini, ancak davalının bu borcunu ödemediğini, bu nedenle dava açma zarureti doğduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 26.462,00 TL"nin aylık %10 faiz ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin 1999 yılında davacı kooperatife üye olduğunu ve tüm edimlerini yerine getirip, borçlarını ödedikten sonra 30.03.2004 tarihli ibraname ve istifa dilekçesi ile davacı kooperatif üyeliğinden ayrıldığını, istifanın kabul edildiğini, müvekkilinin istifa tarihinin 17.08.2004 olduğunun ve bu tarihten sonra yapılan hiçbir toplantıya katılmadığını, daha sonra davacının 16.10.2004 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan kararlar doğrultusunda müvekkilinden haksız olarak para talep ettiğini ve bu davayı açtığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi kurulu raporları ve tüm dosya içeriğine göre; 26.06.2004 tarihli genel kurul gündeminde ortakların ihraçlarına ilişkin bir gündem maddesi yer almadığından, ibra işleminin kabulüne ilişkin bir genel kurul kararının bulunmadığı, bu işlemin genel kurulda müzakere edilmediği, bu nedenlerle geçerli olmadığı, 26.06.2004 tarihli genel kurulda alınan kararın yok hükmünde olduğu, bu nedenle genel kurulda ibralarına karar verilen ortakların o tarihten beri ortaklıklarının devam ettiği, mevcut ortaklara tahsis edilen konutlar dışında başka konut bulunmamasına rağmen kooperatif müessesesinin ruhuna ve anasözleşmenin 59. maddesine aykırı olarak başka şahısların
kooperatif ortağı olarak kaydedilmelerine, kanunsuz olarak kaydedilen bu kişilerin katılımı ile dava konusu alacağın dayandığı 16.10.2004 tarihli genel kurul ve takip eden diğer genel kurulların yapıldığı, bu kişilerin giriş aidatı dışında başka aidat ödemedikleri, bu nedenle gerçek ortak olmadıkları, bu nedenle 16.10.2004 tarihli genel kurulun usulüne uygun toplanmaması nedeni ile bu toplantıda alınan kararın davalı ortak yönünden hiçbir hukuki sonuç doğurmayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, 16.10.2004 tarihli genel kurul kararı uyarınca aidat borcunun tahsiline yönelik alacak davasıdır. Mahkemece, aidat alacağının dayanağını oluşturan genel kurul kararının yok hükmünde olduğu belirtilmiş ise de, davacı kooperatifin dava konusu borcun temelini oluşturan 16.10.2004 tarihli genel kurul kararı ile takip eden diğer genel kurul kararlarının iptaline ilişkin olarak görülen davanın henüz kesinleşmediği anlaşıldığından, bu davanın sonucunun beklenmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Genel kurul kararının yoklukla malül olmadığının mahkemece tespiti halinde; ayrılan ortağın kooperatifin varlığı üzerindeki haklarını düzenleyen 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 17. maddesinde ayrılan ortağın çıkma payanın ortaklıktan ayrıldığı yıla ait bilanço esas alınarak hesaplanacağı belirtilmiştir. Buna göre, ayrılan ortağın kooperatif malvarlığı üzerinde bir hakkı bulunmamaktadır. Uyuşmazlığı doğuran işlemlerde ise davalının kooperatif ortaklığından ayrılmasına rağmen yapacağı bir miktar ödeme ile kendisine isabet eden dairenin tapusunun verileceği kararlaştırılmıştır. Bu durum anılan Yasa"nın 17 ve 23. madde hükümlerine göre eşitlik ilkesine aykırı olarak bir kısım ortaklara farklı statü ve ayrıcalık sağlayıcı mahiyettedir ve kooperatif hukukunun temel müessesesine ve ilkesini zedeleyici sonuçlar doğurmaktadır. Kural olarak kooperatiflerde farklı statüde ortaklık oluşturulması geçersiz olup, böyle bir ortaklığın ihdası ancak geçerli bir genel kurul kararı ile mümkündür. Yönetim kurulu ve genel kurulca yetki verilmedikçe veya yönetim kurulu bu yöndeki işlemleri genel kurulda onaylamadıkça farklı statülü ortaklık yaratan işlemlerin geçerliliği bulunmamaktadır.
Somut olayda, her ne kadar cevap dilekçesinde taraflar arasında 30.03.2004 tarihli ibraname düzenlendiği ifade edilmiş ise de, ibraname örneğine dosya içerisinde rastlanılamamış, ancak davalının davacı kooperatifin üyeliğinden istifa ettiğine dair 17.08.2004 tarihli dilekçe örneği tespit edilmiştir.
Bu durumda, mahkemece davacı kooperatifin tüm kayıt, defter, belge ve dayanakları üzerinde uzman bilirkişilerce inceleme yaptırılarak, 16.10.2004 tarihli genel kurul toplantısında ayrılanlar dahil her bir ortağın 20.11.2004 tarihinden itibaren 12 aylık eşit taksitlerle toplam 24.000,00 TL ödenmesine ilişkin 2 numaralı gündem maddesi görüşülerek alınan karara konu borcun kaynağının belirlenmesi ve bu ödemeyi gerekli kılan borcun davalının ortaklıktan ayrılmasından önceki döneme ait olması halinde, davalının davacı kooperatife ödediği anlaşılan 25.500,00 TL"nin 20.11.2004 tarihine taşınarak güncellenmesinden sonra dahi kooperatif borçlarından dolayı payına isabet eden bakiye borcunun kalıp kalmadığının irdelenip, taraflar arasında bir ibraname düzenlenip düzenlenmediğinin tespit edilip, şayet ibraname düzenlenmemişse davalı ortağın kooperatif borcundan dolayı ödenmesi gereken payını hakkaniyet ve eşitlik ilkesine göre yansıtıp yansıtmadığının ve ayrılan ortakların ibranameye konu ödemeler dışında kooperatife borçlarının bulunup bulunmadığı belirlendikten sonra alacak davasına konu edilen borçtan dolayı davalının sorumluluğunun varlığı ve niceliğine dair karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir olunan 900,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 15.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.