23. Hukuk Dairesi 2011/3478 E. , 2012/2004 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davalının müvekkili kooperatifin üyesi olup, müvekkili tarafından inşaa ettirilen 8 no"lu dairenin tapusunun davalı adına devrinin yapıldığını, müvekkili kooperatifin 26.06.2004 tarihinde yapılan genel kurulda 25.500,00 TL ödemenin yapılması hususunda karar alındığını ve yeni yönetimin seçildiğini, yeni yönetim tarafından yapılan inceleme sonucu kooperatifin yüksek miktarda borcunun olduğunun tespit edilmesi üzerine 16.10.2004 tarihinde olağanüstü genel kurul yapıldığını ve ortaklardan 12 taksit halinde 24.000,00 TL aidat alınması hususunda karar alındığını, ancak davalının 16.10.2004 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan aidat borcunu ödemediği için dava açma zarureti doğduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 23.990,00 TL"nin aylık %10 faiz ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin davacı kooperatifin üyesiyken 01.04.2004 tarihinde üyelikten istifa ettiğini ve istifanın davacı kooperatifçe kabul edildiğini, müvekkilinin ayrılma aşamasında tarafların biraraya gelip " İbranamedir." başlığı altında sözleşme imzalandığını ve sözleşmede belirlenen 25.500,00 TL"nin müvekkili tarafından davacı kooperatife tamamen ödendiğini ve hiçbir borcun kalmadığını, ancak davacının kendi üzerine düşen edimlerini yerine getirmediğini, ibranamenin 26.06.2004 tarihli genel kurulda onaylandığını, davacı kooperatif tarafından yapılan 16.10.2004 tarihli genel kurula müvekkilinin de aralarında olduğu birinci etap üyelirinin hiçbirisinin çağrılmadığını, kararların ikinci etap üyelerinin oyları ile alındığını, davacının talebinin yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre; 26.06.2004 tarihli genel kurul gündeminde ortakların ibralarına ilişkin bir gündem maddesi yer almadığından, ibra işleminin kabulüne ilişkin bir genel kurul kararının bulunmadığı, bu işlemin genel kurulda müzakere edilmediği, bu nedenle ibra isteminin geçerli olmadığı, taraflar arasında imzalanan ibranamenin onaylanmasına ilişkin 26.06.2004 tarihli genel kurulda alınan kararın yok hükmünde olduğu, bu nedenle bu genel kurulda ibralarına karar
verilen ortakların o tarihten beri ortaklıklarının devam ettiği, mevcut ortaklara tahsis edilen konutlar dışında başka konut bulunmamasına rağmen kooperatif müessesinin ruhuna ve anasözleşmenin 59. maddesine aykırı olarak başka şahısların kooperatif ortağı olarak kaydedildiklerini, usulsüz olarak kaydedilen bu kişilerin katılımı ile dava konusu alacağın dayandığı 16.10.2004 tarihli genel kurul ile takip eden genel kurulların yapıldığını, bu kişilerin giriş aidatı dışında başka aidat ödemedikleri için gerçek ortak olmadıkları, bu nedenle 16.10.2004 tarihli genel kurulun usulüne uygun toplanmaması nedeniyle bu toplantıda alınan kararların davalı ortak yönünden hiçbir hukuki sonuç doğurmayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, 16.10.2004 tarihli genel kurul kararı uyarınca aidat borcunun tahsiline yönelik alacak davasıdır. Mahkemece, aidat alacağının dayanağını oluşturan genel kurul kararının yok hükmünde olduğu belirtilmiş ise de, davacı kooperatifin dava konusu borcun temelini oluşturan 16.10.2004 tarihli genel kurul kararı ile diğer genel kurul kararların iptaline ilişkin olarak görülen davanın henüz kesinleşmediği anlaşıldığından bu davanın sonucunun beklenmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Genel kurul kararının yoklukla malül olmadığının mahkemece tespiti halinde; ayrılan ortağın kooperatifin varlığı üzerindeki haklarını düzenleyen 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 17. maddesinde ayrılan ortağın çıkma payının ortaklıktan ayrıldığı yıla ait bilanço esas alınarak hesaplanacağı belirtilmiştir. Buna göre, ayrılan ortağın kooperatif malvarlığı üzerinde bir hakkı bulunmamaktadır. Uyuşmazlığı doğuran işlemlerde ise davalı kooperatif ortaklığından ayırılmasına rağmen yapacağı bir miktar ödeme ile kendisine isabet eden dairenin tapusunun verileceği kararlaştırılmıştır. Bu durum, anılan yasanın 17. ve 23. madde hükümlerine göre eşitlik ilkesine aykırı olarak bir kısım ortakalara farklı statü ve ayrıcalık sağlayıcı mahiyettedir. Bu durum, kooperatif hukukunun temel müessese ve ilkelerini zedeleyici sonuçlar doğurmaktadır. Kural olarak kooperatiflerde farklı statüde ortaklık oluşturulması geçersiz olup, böyle bir ortaklığın ihdası ancak geçerli bir genel kurul kararı ile mümkündür. Yönetim kuruluna genel kurulca yetki verilmedikçe veya yönetim kurulunun bu yöndeki işlemleri genel kurulda onaylanmadıkça farklı statülü ortaklık yaratım işlemlerinin geçerliliği bulunmamaktadır.
Somut olayda, taraflar arasında 06.04.2004 tarihli ibraname imzalandığı ve davalının 07.04.2004 tarihinde kooperatif üyeliğinden istifa ettiği anlaşılmıştır. Davacı kooperatif genel kurullarında yönetime bu konuda bir yetki verilmediği, yönetimce bir kısım ortaklarla imzalanan " İbraname" başlıklı belgeler ve bu belgeler içeriği doğrultusunda sonradan icra edilen işlemlerin icazet anlamında genel kurulca tasvip gördüğü yolunda karar alınmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davacı kooperatifin tüm kayıt, defter, belge ve dayanakları üzerinde uzman bilirkişilerce inceleme yaptırılarak 16.10.2004 tarihli genel kurul toplantısında ayrılanlar dahil herbir ortağın 20.11.2004 tarihinden itibaren oniki eşit taksitle toplam 24.000,00 TL ödenmesine ilişkin 2 nolu gündem maddesi görüşülerek, alınan karara konu borcun kaynağının belirlenmesi ve bu ödemeyi gerekli kılan borcun davalının ortaklıktan ayrılmasından önceki döneme ait olması halinde davalının ibraname uyarınca kooperatife ödediği 25.500,00 TL"nin 20.11.2004 tarihine taşınarak güncellenmesinden sonra dahi kooperatif borçlarından dolayı payına isabet eden bakiye borcunun kalıp kalmadığının irdelenip ibranamenin davalı ortağın kooperatif borcundan dolayı ödemesi gereken payını hakkaniyet ve eşitlik ilkesine göre yansıtıp yansıtmadığı ve ayrılan ortakların ibranemeye
konu ödemeleri dışında kooperatife borçlarının bulunup bulunmadığı belirlendikten sonra alacak davasına konu edilen borçtan dolayı davalının sorumluluğunun varlığı ve niceliğine dair karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir olunan 900,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 15.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.