9. Hukuk Dairesi 2015/12365 E. , 2015/20435 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : .................İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin tekstil işi yapan davalı şirkette 21/11/2013 tarihinde stilist (tasarımcı) olarak çalışmaya başladığını, epilepsi rahatsızlığı bulunan otizmli 3 yaşındaki oğlunun ameliyat olması nedeni ile davacının işverenden 01/10/2014 tarihinde izin aldığını, ancak hastane tarafından hastanın yanında annesinin iki gün refakatçi olarak kalması gerektiğinin bildirildiğini, bunun üzerine müvekkilinin işvereni arayarak durumu izah ettiğini ve zorunlu olarak bir gün daha izin aldığını, hatta bu ameliyat nedeni ile maaşını almaya dahi gidemediğini, 08/10/2014 tarihinde davalı şirket yetkilisi ................."ın davacıyı odasına çağırarak kendisine bağırdığını ve işten çıkarıldığını söylediğini, davalı tarafından tek taraflı olarak yapılan feshin haksız olduğunu, hiçbir şekilde yazılı bildirim yapılmadığı gibi müvekkilinden herhangi bir şekilde savunma da istenmediğini belirterek feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi için işyerinde çalışan sayısının 30 ve/veya 30"un üzerinde olması gerektiğini, müvekkili şirketin bu şartı taşımadığını, 14 çalışan bulunduğunu, bu durumun SGK kayıtlarında sabit olduğunu, davacının işe başlama tarihinin 09/05/2013 olduğunu, davacının, sigortalı çalışmaya devam ederse maaşından kesinti olabileceğini ve bu sebeple işyerinde sigortasız çalışmak istediğini bildirdiğini, ancak müvekkili şirketin bunu kabul etmediğini, bu durum davacıya iletildiğinde kendisinin istifa ederek ayrıldığını, davacı şirkette çalışmaya başladıktan sonra borçları nedeniyle maaşına 4/1 oranında haciz konulduğunu, çocuğunun ameliyatıyla ilgili olarak şirketten hiçbir zaman izin talep etmediğini, dolayısı ile bu yönde kendisine verilmiş bir izin de olmadığını, davacının keyfi hareket ederek izinsiz ve mazeretsiz olarak işe gelmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlara dayanılarak, 4857 Sayılı Yasanın 18. Maddesine göre işyerinde çalışan sayısının 30 dan az olması nedeniyle dava şartının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
4857 sayılı İş Kanunu"nun 18. maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi için fesih bildiriminin yapıldığı tarihte işyerinde 30 ve daha fazla işçi çalıştırılması gerekir. İşverenin aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması halinde, işyerinde çalışan işçi sayısı, bu işyerlerinde çalışan işçi sayısına göre belirlenir.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 2/2 maddesine göre, İşverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler (işyerine bağlı yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve mesleki eğitim ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılır. İşyeri, işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütündür. Yine aynı kanunun 18/4 maddesi uyarınca, işverenin aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması halinde, işyerinde çalışan işçi sayısı, bu işyerlerinde çalışan toplam işçi sayısına göre belirlenir. Keza 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 60/2 maddesi uyarınca bir işyerinde yürütülen asıl işe yardımcı işler de, asıl işin dahil olduğu iş kolundan sayılır.
Otuz işçi sayısının belirlenmesinde belirli-belirsiz süreli, tam- kısmi süreli, daimi-mevsimlik iş sözleşmesi ile çalışanlar arasında bir ayırım yapılamaz. Fesih bildirimin yapıldığı tarihte 30 işçi sayısının tespitinde göz önünde bulundurulacak işçinin iş sözleşmesinin devam etmekte olması yeterli olup, ayrıca fiilen çalışıyor olması gerekmemektedir. Ancak hastalık, iş kazası, gebelik ya da normal izin ve benzeri nedenlerle ayrılan işçi yerine bu süre için ikame işçi temin edilmiş ise, 30 işçi sayısında ikame edilen işçi dikkate alınmayacaktır. Konumu itibarıyla güvence kapsamı içerisinde olmayan işveren vekillerinin ve yardımcılarının da işyerinde çalışan işçi sayısının belirlenmesinde dikkate alınması gerekir. Dairemizin uygulaması bu yöndedir. (24.03.2008 gün ve 2007/27699 Esas, 2008/6006 Karar sayılı ilamımız).
Fesih bildirim tarihinden önce iş sözleşmesi feshedilen, bu nedenle feshin geçersizliği davası açıp, lehine feshin geçersizliğine karar verilen işçinin işverene işe başlatılması için başvurusu halinde, adı geçen işçinin de 30 işçi sayısında değerlendirilmesi gerekir. Böyle bir durumda feshin geçersizliğine ilişkin dava sonuçlanmamış ise, bekletici mesele yapılarak sonucu beklenmelidir.
İş Kanunu kapsamı dışında kalan ve işçi sıfatını taşımayan çırak, stajyer ve meslek öğrenimi gören öğrencilerle süreksiz işlerde çalışanlar, keza işyerinde ödünç(geçici) iş ilişkisi ile çalıştırılanlar ile alt işveren işçileri o işyerinde çalışan işçi sayısının belirlenmesinde hesaba katılmazlar. Alt işverenin işçileri otuz işçi kıstasının belirlenmesinde dikkate alınmazlar; fakat, iş güvencesi hükümlerinden kaçmak amacıyla, işçilerin bir kısmının muvazaalı olarak taşeron işçisi olarak gösterilmesi halinde, bu işçilerin de işçi sayısına dahil edilmesi gerekir. Daha açık bir anlatımla, alt işverenlik ilişkisinin geçersiz sayılması gereken hallerde taraflarca alt işveren sayılan kişiye bağlı olarak çalışanlar otuz işçi sayısının tespitinde hesaba katılmalıdır. Alt işverenin işçileri ile geçici işçi sağlayan işverenle iş sözleşmeleri devam eden geçici işçiler, kendi işverenlerinin işyerlerinde sayının belirlenmesinde hesaba katılırlar. Ancak tarafların geçici iş ilişkisinde gönderen işveren olarak nitelendirdikleri; fakat aslında “bodro işvereni” olarak faaliyet gösteren ve yaptıkları iş, işverenlerine işçi temin etmekten ibaret olanlara kayıtlı bulunan işçiler de sayı ölçütünde gözönünde bulundurulmalıdır.
4857 sayılı İş Kanunu, elliden fazla işçi çalıştıran tarım ve orman işçilerinin yapıldığı işyerleri ve işletmeleri kapsamı içine aldığından (İş K mad. 4/b), bu işyeri ya da işletmede çalışanlar da iş güvencesinden yararlanır. Buna karşılık, 50’den az (elli dahil) işçi çalıştıran tarım işyerlerinde çalışanlar İş Kanunu’nun kapsamı dışından kalacağından, bu yerlerde 30’dan fazla işçi çalıştırılsa dahi (örneğin, 40 işçi), bu işçilere iş güvencesi hükümleri uygulanmayacaktır. 50 İşçinin tespitinde, sadece tarım işçileri değil; diğer işçiler de dikkate alınmalıdır.
Özellikle gurup şirketlerinde ortaya çıkan bir çalışma biçimi olan birlikte istihdam şeklindeki çalışmada, işçilerin bir kısmı aynı anda birden fazla işverene ve birlikte hizmet vermektedirler. Daha çok yönetim organizasyonu kapsamında birbiriyle bağlantılı olan bu şirketler, aynı binalarda hizmet verebilmekte ve bir kısım işçiler iş görme edimini işverenlerin tamamına karşı yerine getirmektedir. Tüm şirketlerin idare müdürlüğünün aynı şahıs tarafından yapılması, şirketlerin birlikte kullandığı işyerinde verilen muhasebe, güvenlik, ulaşım, temizlik, kafeterya ve yemek hizmetlerinin yine tüm işverenlere karşı verilmiş olması buna örnek olarak gösterilebilir. Bu gibi bir ilişkide, tüm şirketlere hizmet veren işçiler ile sadece davalı şirkete hizmet veren işçilerin 30 işçi kıstasında dikkate alınması gerekir. İşçi tüm şirketlere hizmet ediyor ise, o zaman tüm şirketlerdeki işçi sayısı dikkate alınmalıdır. Sendika işyeri temsilcileri için işyerinde 30 işçi çalışma koşulu aranmamalıdır. (Dairemizin 21.07.2008 gün ve 2008/25552 Esas, 2008/20932 Karar sayılı ilamımız).
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece fesih tarihi itibari ile davalı iş yerinde 30 işçiden az çalışan olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. İş güvencesi hükümleri, özellikle kapsamda kalıp kalmama ile ilgili koşulların varlığı mahkemece resen araştırılması gerekmektedir.
Davacının, davalı şirkette bazı çalışanların sigortasız olarak çalıştırıldıkları ve dava dışı................. mah. .................. No:.../....-f ...../İstanbul adresinde davalı şirketin şubesi gibi faaliyet gösteren .............. tekstil adlı şirket ile ilgili iddiaları olup, mahkemece bu iddialar araştırılmamıştır. Yine dosyada bulunan davalı şirkete ait firma sicil bilgilerinden davalı şirketin şubesinin olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, yukarıda belirtilen hususlar araştırılmaksızın fesih tarihi itibari ile davalı şirkette çalışan sayısının 30 işçiden az olduğu gerekçesi ile karar verilmesi hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 04/06/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.