1. Hukuk Dairesi 2016/12489 E. , 2020/573 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli, feri müdahiller vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 26.11.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden feri müdahiller vekili Avukat ... geldiler, davacılar ... vd. vekili Avukat ... geldi, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından hazırlanan rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanları ...’un adına kayıtlı 437 ada 19 parsel sayılı taşınmazdaki payını öncelikle 10.01.2001 tarihinde kızları ... ve ... adlarına satış yolu ile temlik ettiğini, söz konusu payın ... ve ... tarafından ise 08.12.2006 tarihinde dava dışı ... ...’e, ... tarafından da 25.09.2013 tarihinde davalıya satıldığını, davalı ...’in murisin kızı ...’nin oğlu olduğunu, yapılan işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek dava konusu 19 parsel sayılı taşınmazdaki 6186/84672 payın saklı payları oranında iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, asli müdahiller 15.05.2015 tarihinde harçlandırdıkları dilekçeleri ile aynı iddiaları ileri sürerek saklı payları oranında tapu iptali ve tescile hükmedilmesini istemişler, 04.05.2016 tarihli dilekçeleri ile davalarını miras payları oranında tapu iptal tescil istediklerini bildirerek ıslah etmişlerdir.
Davalı, dava konusu taşınmazı muristen değil, dava dışı kişiden iyiniyetli olarak satın aldığını ileri sürerek davanın reddini savunmuş, feri müdahiller dava konusu taşınmazdaki payın muris tarafından kendilerine satıldığı tarihte, mirasbırakanın oğlu Tevfik’in borçları nedeniyle satış işlemini yapmak zorunda kaldığını, hatta aynı tarihte taşınmazdaki bir kısım payını da dava dışı ... ...’ye sattığını belirterek davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, iddiaların sübut bulduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1918 doğumlu mirasbırakan ...’un 25.09.2002 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davacı oğlu ..., asli müdahiller olan torunları ...,...,...,...,...,...,...,..., feri müdahiller olan kızları ... ve ... ile dava dışı torunları ...,... ve ...’un kaldıkları, davalı ...’in murisin mirasçılarından ...’nin oğlu olduğu, mirasbırakanın adına kayıtlı 437 ada 19 parsel sayılı taşınmazdaki 8190/84672 payından 2004/84672 payını üzerinde ipka ederek 3093/84672’şer paylarını 10.01.2001 tarihinde kızları ... ve ... adlarına satış yolu ile devrettiği, ... ve ...’nin söz konusu satın aldıkları payları ile önceden adlarına kayıtlı olan 1134/84672’şer paylarını 08.12.2006 tarihinde dava dışı ...’a, dava dışı ...’un 08.10.2007 tarihinde dava dışı ... ...’e, ...’ın da 25.09.2013 tarihinde davalı ...’e satış yolu ile temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan; satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Semenin bir başka ifade ile malın bedelinin ise mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet ya da emek de olabileceği kabul edilmelidir. Esasen, yukarıda da değinildiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 günlü 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir. Başka bir ifade ile murisin iradesi önem taşır.
Somut olaya gelince, mirasbırakanın temlik tarihinde 84 yaşında olduğu, tanık beyanları itibariyle; murisin yaşlılığından dolayı çeşitli hastalıklarının bulunduğu, kızı ...’nin yanında yaşadığı, bakım ve gözetiminin kızları ... ve ... tarafından yapıldığı, ayrıca murisin dava konusu taşınmazda kızları ... ve ...’ye sadece bir kısım payını devrettiği, yine bu devir işleminin yapıldığı gün murisin uhdesinde kalan 2004/84672 payını da dava dışı ... ...’ye satış yolu ile temlik ettiği, eğer mal kaçırma amacı olsaydı murisin payının tamamını kızlarına devretmesi gerektiği hususları da göz önünde bulundurulduğunda murisin amacının diğer mirasçılardan mal kaçırmak olmadığı, kendisinin bakım ve gözetimi ile ilgilenen kızlarına duyduğu minnet karşılığında dava konusu taşınmazın devredildiği sonuç ve kanaatine varılmaktadır.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalının ve feri müdahillerin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraflar vekilleri için 2.037.00."şer -TL. duruşma vekâlet ücretinin karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 05/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.