Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/2795
Karar No: 2021/1178
Karar Tarihi: 07.10.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2795 Esas 2021/1178 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/2795 E.  ,  2021/1178 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi


    1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar, davalı Tarım Sigortaları Havuz İşletmesi A.Ş.  (TARSİM) vekilinin ve davalı Ak Sigorta A.Ş. vekilinin temyiz istemi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davalı TARSİM vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la değişikliği öncesi hâliyle 438. maddesinin ikinci fıkrası gereğince direnme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma yapılamayacağından davalı TARSİM vekilinin duruşma isteminin reddine karar verilip dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili; müvekkilinin Mersin İli, Toroslar İlçesi, Atlılar Köyünde bulunan bahçesinde kiraz ürettiğini, bu ürünlerin davalılar tarafından 20.02.2011 tarihli sözleşme ile 8.167,50TL bedelle sigortalandığını, müvekkiline ait anılan kiraz bahçesinin doludan etkilenerek zarar gördüğünü, bu durumun davalılara bildirilmesi üzerine davalı TARSİM tarafından eksper gönderildiğini ve 26.05.2011 tarihli raporda kirazın tomurcuk aşamasında meydana gelen don olayı nedeniyle meyve oluşmadığı ve bu nedenle karşılanacak zararın bulunmadığı değerlendirmesi ile müvekkilinin talebinin karşılanmadığını, bunun üzerine müvekkilinin delil tespiti yaptırdığını ve alınan tespit raporunda dolu hasarı nedeniyle meyvelerin olumsuz etkilendiğini ve müvekkilinin zararının 8.759,00TL olduğunun tespit edildiğini, bu itibarla dolu yağışı nedeniyle müvekkilinin oluşan zararından davalıların poliçe limiti dahilinde sorumlu olduklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla poliçe limiti olan 8.167,50TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5.1. Davalı TARSİM vekili; davacı tarafından müvekkiline yapılan bir hasar ihbarının bulunmadığını, sadece 16.05.2011 tarihinde sistem üzerinden verim tespit talebi girişi yapıldığını, bu talep üzerine yapılan incelemede ağaçlar üzerinde meyve bulunmadığının ve tomurcuklanma döneminde iken meydana gelen dondan dolayı meyve oluşmadığının tespit edildiğini, dolayısıyla teminat henüz başlamadan ürün yok olduğundan başlangıç tarihinden itibaren poliçenin iptal edilerek tüm primin sigortalıya iade edildiğini, ayrıca verim tespit işleminin gerçekleştirildiği tarihte çiçeklenme döneminin sona ermediğini ve meyve tutumunun da yeni gerçekleşmeye başladığını, bu itibarla çiçek döneminde bir dolu yağışı olsa dahi bunun teminat kapsamı dışında olduğunu, öte yandan aynı dönemde 12-15 Mayıs tarihlerinde Mersin ilinin yüksek kesimlerinde don hasarı yaşandığı da dikkate alındığında verimi etkileyen asıl hasarın tomurcuk döneminde meydana gelen don hasarı olduğunu ve bunun ise teminat kapsamında olmadığını, zira kiraz meyvesinde don hasarı teminatının bahçenin fenolojik olarak ilk çiçeklenme evresine girmesinden sonra başlayacağını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
    5.2. Davalı Ak Sigorta A.Ş. vekili; Tarım Sigortaları Kanunu"nun 14. maddesi gereğince sigorta şirketlerinin tarım üreticileri ile yapılan tarım sigortaları sözleşmelerini kendi adlarına akdetmelerine rağmen prim ve riskin tamamının Havuz’a devredildiğini, sigorta sözleşmeleri Havuz tarafından belirlenen standart poliçeler üzerinden yapıldığından müvekkilinin poliçeden doğan bir sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkeme Kararı:
    6. Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 01.04.2015 tarihli ve 2014/305 E., 2015/167 K. sayılı kararı ile; sözleşme süresinde yağan ve teminat kapsamında olan dolu nedeniyle davacının sigorta poliçesi kapsamında davalılardan 8.759,00TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, ancak sigorta bedelinin ve davacı talebinin 8.167,50TL olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile bu tutarın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı TARSİM vekili ve davalı Ak Sigorta A.Ş. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 01.06.2016 tarihli ve 2015/10793 E., 2016/6023 K. sayılı kararı ile; “…1- Dava, Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigortaları Poliçesi"ne dayalı tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, 21/06/2005 tarih ve 25852 sayılı Resmi Gazete ile yayınlanarak yürürlüğe giren 5363 sayılı Tarım Sigortaları Kanunu ile üreticilerin bu kanunda belirtilen riskler nedeniyle uğrayacağı zararların tazmin edilmesi amacıyla tarım sigortaları uygulamasına geçilmiştir. Hangi risklerin teminat altına alınacağı anılan Kanun"un 12. maddesinde açıklanmıştır. Tarım sigortaları, Devlet desteğini zorunlu kılan çok yüksek riskli sigortalar olduğundan, ülkemiz koşulları itibariyle serbest piyasa şartlarında yapılmaları şu an itibariyle mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle tarım sigortalarının yapılabilmesi için kanun koyucu özel bir yapıya ihtiyaç duymuş, ""Tarım Sigortaları Havuzu"" kurumunu oluşturmuştur. Bu yapının amacı 5363 sayılı Kanun"un 4. maddesinde etraflıca açıklanmış, devamı maddelerinde nasıl çalışacağı, görevleri ve hangi yetkilere sahip olacağı düzenlenmiştir. Kanun"un tamamı değerlendirildiğinde tarım sigortaları ile ilgili sistem, normal sigortalardan oldukça farklılıklar arz etmektedir. Özellikle yapılan tarım sigortaları karşılığında sigorta şirketi tarafından sigorta ettirenlerden tahsil edilen primlerin tamamı Tarım Sigortaları Havuzu"na aktarılmaktadır.
    Sigorta şirketlerinin tahsil edip de aktarmadığı primler bakımından havuzun primlerin aktarılması talebi, ""kamu alacağı"" niteliğinde kabul edilmiş, kamu alacaklarının tahsilini düzenleyen kanun hükümlerine tabi kılınmıştır. Tarım sigortaları düzenlemesinin asıl amacı, üreticilerin zararlarını karşılamak, uzun vadeli gelir istikrarına kavuşmalarını temin etmek, ekonomik ve sosyal bakımından toplumsal katkılar sağlamaktır. Bu yönüyle kamu düzenini ilgilendiren sigorta türü olduğunu söylemek mümkündür.
    Tarım sigortalarının işleyişinde temel unsur tarım sigortaları havuzudur. 5363 sayılı Kanun"un 9. maddesinde bu havuzun işletilmesine ilişkin iş ve işlemlerin, havuza katılan sigorta şirketlerinin eşit oranda pay sahibi olacağı anonim şirket statüsünde kurulacak şirket tarafından yürütüleceği hükme bağlanmıştır. Aynı hükümde tazminat ödemeleri dahil olmak üzere şirketin görevleri sayılmıştır. Anılan Kanun"un 14. maddesinde de sigorta şirketlerinin, tarım üreticileri ile tarım sigorta sözleşmelerini kendi adlarına akdedecekleri, prim ve risklerin tamamını havuza devredecekleri ve sözleşmeleri havuz tarafından belirlenen standart poliçeler üzerinden yapacakları düzenlenmiştir. Bu Kanun çerçevesinde havuzu işletmek üzere Tarım Sigortaları Havuz İşletmesi A.Ş. (TARSİM) kurulmuştur. Somut olayda, davacı bu havuzun ortağı olduğu anlaşılan davalı ...Ş. ile “Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigortaları Poliçesi" düzenlemiştir. Anılan sigorta poliçesinden dolayı tazminat ödeme yükümlülüğü, TARSİM A.Ş"ye aittir. Bu itibarla TARSİM adına poliçe tanzim eden davalı sigorta şirketine husumet yöneltilemeyecek olup, davanın husumetten reddi gerekirken, işin esasına girilerek, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu nedenle kararın davalı ...Ş. yararına bozulması gerekmiştir.
    2- Davalı TARSİM A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; gerek dosya içerisinde bulunan ve dava konusu taşınmazın bulunduğu mahalde 20/02/2011-28/06/2011 tarihleri arasında dolu yağışı meydana gelip gelmediğinin bildirilmesi için Meteoroloji Genel Müdürlüğü"ne yazılan müzekkereye verilen 01/07/2014 tarihli cevabi yazıda belirtilen tarih aralığında dolu yağışının olmadığının bildirilmesi, gerek tespit bilirkişi raporunun dolu yağışının olduğu ileri sürelen tarihten yaklaşık 1,5 ay sonrasında düzenlenmiş olması ve herhangi bir somut veriye dayanmaması ve gerekse de mahkemece alınan bilirkişi raporunda, dolu yağışına dair bir bulgu yok iken sırf davacı tanık beyanları ve yeterli olmayan delil tespiti raporuna dayalı olarak kanaat belirtilmesi karşısında, davacı tarafça ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile kabul kararı verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28.12.2016 tarihli ve 2016/576 E., 2016/603 K. sayılı kararı ile davalı Ak Sigorta A.Ş. yönünden bozma ilamına uyularak bu davalıya karşı açılan davanın reddine karar verilmiş; diğer davalı TARSİM yönünden ise önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davalı TARSİM vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava konusu zararın dolu hasarından kaynaklandığının ve teminat kapsamında olduğunun kabulü için dosya kapsamında yer alan tanık beyanları ile delil tespiti raporunun yeterli olup olmadığı hususunda toplanmaktadır.

    III. ÖN SORUN
    12. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce davalı TARSİM vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin süresinde olup olmadığı hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiş; direnme kararının tebliğe çıkarılmasından önce davalı TARSİM vekili olan Av. Pınar Yıldız Onur’un istifa ettiği, bu nedenle direnme kararının istifa eden vekille aynı büroda çalışan ve aynı zamanda davalı TARSİM vekili olan Av. ... Okur’a tebliğe çıkarıldığı, ancak tebligatın “işyerinde daimi çalışan sıfatıyla” Av. Pınar Yıldız Onur’a yapıldığı, dolayısıyla direnme kararının tebliğinin usulsüz olduğu, bu itibarla direnme kararının temyizinin süresinde olduğunun kabul edilmesi gerektiği belirtilmek suretiyle ön sorun oy birliğiyle aşılarak işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
    IV. GEREKÇE
    13. Dava, “Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigortası” sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
    14. Sigorta sözleşmesi; davanın açıldığı tarih itibariyle somut olaya uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nin 1263/1 (6102 sayılı TTK’nin 1401/1) maddesinde; “Sigorta bir akittir ki bununla sigortacı bir prim karşılığında diğer bir kimsenin para ile ölçülebilir bir menfaatini halele uğratan bir tehlikenin (bir rizikonun) meydana gelmesi halinde tazminat vermeyi yahut bir veya birkaç kimsenin hayat müddetleri sebebiyle veya hayatlarında meydana gelen belli bir takım hadiseler dolayısiyle bir para ödemeyi veya sair edalarda bulunmayı üzerine alır” şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanım çerçevesinde, sigorta sözleşmesinin tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olduğu, sigortacının asli ediminin rizikoyu taşıma (himaye sağlama) borcu iken sigorta ettirenin asli edimini ise prim ödeme borcu oluşturduğu sonucuna ulaşılmaktadır. 6762 sayılı TTK’nin 1263/1 (6102 sayılı TTK’nin 1401/1) maddesinde yapılan tanıma göre Türk Sigorta Hukukunda zarar sigortası ve meblağ sigortası ayrımının benimsendiği, Kanun’un sistematiğinin buna göre oluşturulduğu görülmektedir.
    15. Tüm sigorta sözleşmelerinde temel unsur olan riziko; gerçekleşip gerçekleşmeyeceği veya ne zaman gerçekleşeceği belli olmayan, ancak gerçekleşmesi hâlinde zarar veya ekonomik bir ihtiyaç doğuran olaydır. Rizikoyu teşkil eden olay, kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine ve kişilik haklarına aykırı olamaz (6762 sayılı TTK, m. 1277). Zarar sigortalarında rizikonun gerçekleşmesi sebebiyle sigortalının uğradığı gerçek zarar sigortacı tarafından karşılanmaktadır. Meblağ sigortalarında ise sigortacı bir zararın söz konusu olup olmadığına ve eğer bir zarar gerçekleşmişse bunun miktarına bakmadan, sözleşmede belirlenen edimini yerine getirmekle yükümlüdür.
    16. Zarar sigortası kapsamında yer alan bir sigorta türü de tarım sigortalarıdır. Tarım sigortaları 5363 sayılı Tarım Sigortaları Kanunu ile özel olarak düzenlenmiştir. Kanunun amacı ise 1. maddede “Bu Kanunun amacı; üreticilerin bu Kanunda belirtilen riskler nedeniyle uğrayacağı zararların tazmin edilmesini temin etmek üzere, tarım sigortaları uygulamasına ilişkin usûl ve esasların belirlenmesidir” şeklinde ortaya konulmuştur.
    17. Hangi risklerin teminat kapsamına alınacağı sözleşme tarihinde yürürlükte olan 5363 sayılı Kanun’un12. maddesinde “Kapsama alınacak bitkiler, bitkisel ürünler ve seralar, tarımsal yapılar, tarım alet ve makineleri ile çiftlik hayvanları için kuraklık, dolu, don, sel, taban suyu baskını, fırtına, hortum, deprem, heyelan, yangın, kaza ve zararlılar ile hayvan hastalıklarının neden olacağı zararlar ve/veya tarım sektörü bakımından önemli görülecek diğer risklere ilişkin teminatlar Bakanlar Kurulunca belirlenir” şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre tarım sigortaları bitkiler, bitkisel ürünler ve seralar, tarımsal yapılar, tarım alet ve makineleri ile çiftlik hayvanları için yapılabilmekte ve bunların maruz kalabileceği kuraklık, dolu, don, sel, taban suyu baskını, fırtına, hortum, deprem, heyelan, yangın, kaza ve zararlılar ile hayvan hastalıklarının neden olacağı zararlar ve/veya tarım sektörü bakımından önemli görülecek diğer riskler arasından Bakanlar Kurulunca belirlenecek olan riskler teminat kapsamına alınacaktır.
    18. Tarım sigortaları içerdikleri yüksek risk karşılığında yüksek prim ödenmesini gerektirdikleri için bu sigortaları yapılabilir hâle getirmek üzere birçok açıdan sınırlama getirilmiş, özellikle Bakanlar Kurulunca Kanun’da belirtilen tüm riskler teminat kapsamına alınmamıştır. Bu kapsamda ayrıca tarım sigortalarında zararın bir kısmının sigortalı üzerinde bırakılması anlamına gelen yüksek muafiyetler ile riskin sözleşmede kararlaştırılan belirli bir oranının teminata dahil edilmemesi anlamına gelen müşterek sigorta ön görülmüştür.
    19. Tarım sigortaları çok riskli sigortalar olduğundan Devlet desteğini gerektirmektedir. 5363 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile ürünler, riskler, bölgeler ve işletme ölçekleri itibariyle tarım sigortalarında Devlet tarafından prim desteği sağlanacağı belirtilmiştir. Ayrıca tarım sigortalarının yapılabilmesini temin amacıyla diğer sigortalardan farklı olarak özel bir organizasyona gerek duyulmuş ve 5363 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile bu Kanun kapsamındaki risklerin teminat altına alınması, standart sigorta poliçelerinin belirlenmesi, hasar organizasyonları, aktüerya çalışmaları, tazminat ödemelerinin yapılması, reasürans teminatının sağlanması, tarım sigortalarının geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve izlenmesi ile diğer teknik hizmetlerin yürütülmesi amacıyla tüzel kişiliği haiz “Tarım Sigortaları Havuzu” kurulmuştur. Havuz, mevzuatta kısaca “Kurul” olarak belirtilen “Tarım Sigortaları Yönetim Kurulu” tarafından yönetilir ve temsil edilir. Kurul, tarım sigortaları alanında faaliyet göstermek isteyen sigorta şirketleri ile sözleşmeler yaparak, bu sigorta şirketlerinin sisteme katılımını sağlar. Kurul tarafından alınan kararların uygulanması, tarım sigortalarını yapmak üzere Havuz’a katılmış olan şirketlerin kurduğu ve sigorta şirketlerinin eşit oranda pay sahibi olacağı bir anonim şirkete (Tarım Sigortaları Havuz İşletmesi A.Ş.) bırakılmıştır (5363 sayılı Kanun m. 9).
    20. Kurul ile sözleşme akdederek sisteme dâhil olan tarım sigortaları alanında faaliyet gösterecek sigorta şirketleri, tarım üreticileri ile doğrudan sözleşme ilişkisine girerek tarım sigortalarını kendi adlarına akdetmektedir. Ancak bu şirketler kural olarak üzerlerinde riski tutmamakta sözleşme ile üstlendikleri riskler ile tahsil ettikleri primlerin tamamını Havuz’a aktarmaktadırlar.
    21. Tarım sigortaları alanında en çok öneme sahip olan sigortaların başında “Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigortası” gelmektedir. Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigortası Genel Şartları ve Teknik Şartlar, Tarife ve Talimatlar ile sigorta teminatının kapsamı ve istisnaları detaylı olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda Devlet destekli bitkisel ürün sigortası sözleşmesi ile sigorta konusu mal/nesne (genel şartlarda sayılan bitki ve bitki kısımları) üzerindeki maddi menfaat teminat altına alınmaktadır. Dava konusu sigorta sözleşmesinin yapıldığı 2011 yılı Bakanlar Kurulu kararıyla Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigortası için Havuz tarafından teminat altına alınacak ürünler ve riskler; “Bitkisel ürünler için dolu ana riski ile birlikte; fırtına, hortum, yangın, heyelan, deprem, sel ve su baskını ek riskleri paket halinde; ayrıca, açık alanda yetiştirilen meyveler için yukarıda belirtilen risklere ilave olarak, isteğe bağlı olmak üzere, don riski (çiçeklenme evresi dahil); ilgili genel şartlar, teknik şartlar, tarife ve talimatları kapsamında; Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı çiftçilerin, mevcut arazi ve ürün bilgileri dikkate alınarak, Tarım Sigortaları Havuzu tarafından teminat altına alınır.” şeklinde belirlenmiştir. Bu kapsamda Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigortası için ana teminat paketi dolu ana riski ile birlikte; fırtına, hortum, yangın, heyelan, deprem, sel ve su baskını ek riskleri olarak belirlenmiş; don riski ise sadece açık alanda yetiştirilen meyveler için isteğe bağlı ilave bir teminat olarak öngörülmüştür. Dolayısıyla sadece don riskine karşı sigorta yaptırmak mümkün değildir. Don riskinden kaynaklanan zararlara karşı sigorta koruması elde edebilmek için evvela ana teminat içeren bir sigorta yapılması şarttır.
    22. Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı ile davalı TARSİM arasında davacının kiraz bahçesi için 20.02.2011 ilâ 28.07.2011 tarihlerini kapsayan Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigorta Sözleşmesi yapıldığı, teminat kapsamında dolu ve don risklerinin de yer aldığı, ayrıca risklerin gerçekleşmesi hâlinde uygulanacak muafiyet oranları ile müşterek sigorta oranlarının da belirtildiği, 16.05.2011 tarihinde davacı tarafından dolu hasarı ihbarında bulunulduğu anlaşılmaktadır. Hasar ihbarı sonrasında, tomurcuk döneminde meydana gelen don nedeniyle meyve oluşmadığı, çiçeklenme döneminde açan çiçeklerin ağaç üzerinde kuruduğu, don olayının tomurcuklanma döneminde meydana gelmesi nedeniyle teminat kapsamında olmadığı belirtilerek verimin “sıfır” olduğuna ilişkin 26.05.2011 tarihli verim tespit tutanağı düzenlenmiştir. Bu tutanağa istinaden davalı TARSİM tarafından düzenlenen iptal zeyilnamesi ile sözleşme iptal edilmiştir. Davacının sonraki taleplerinin ise esasında sözleşmenin iptal edilmesi nedeniyle karşılanmayacağı dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
    23. Davacı vekili tarafından 26.05.2011 tarihli verim tespit tutanağındaki imzanın müvekkiline ait olmadığı belirtilerek itirazda bulunulmuş, mahkemece yaptırılan imza incelemesi sonucunda anılan tutanaktaki imzanın davacıya ait olmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca dosya kapsamından davacının kiraz bahçesinde verimin “sıfır” olmadığı, aksine dondan etkilense de kiraz meyvesinin oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla davalı tarafından tek taraflı olarak sözleşmenin iptal edilmesinin geçersiz olduğu kabul edilmelidir.
    24. Dosya kapsamında yer alan tespit raporunda dava konusu bahçenin dondan ve doludan etkilenerek hasar gördüğünün, meyve taneleri üzerinde dolu izlerine ait lekelerin bulunduğunun, dolu hasarından dolayı ağaçlarda verim kaybı olduğunun belirtilmiş olması ve ayrıca tanık beyanları, bilirkişi raporu ve CD görüntüleri birlikte değerlendirildiğinde Meteoroloji Genel Müdürlüğünün cevabi yazısında belirtilen mevkide meteoroloji istasyonu bulunmadığından bir yaklaşım sağlamak amacıyla Mersin Meteoroloji İstasyonu kayıtlarına göre dolu yağışı olmadığının bildirildiği nazara alınarak dava konusu bahçede ayrıca dolu hasarının da meydana geldiği sabittir. Ayrıca bu husus davalı tarafından verilen cevap dilekçesinde; “Toroslar İlçesi Atlılar köyünde tazminat ödemesi yapılan diğer dolu zararlarının gerçekleştiği tarihin 12.06.2011 olduğu” belirtilerek kabul edilmiş bulunmaktadır. Bu itibarla Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigortası Genel Şartları ve Teknik Şartlar, Tarife ve Talimatlar gereğince dolu teminatının çiçeklerin meyveye dönüşmesinden sonra başlayacağı gözetildiğinde somut olayda meydana gelen dolu hasarının çiçeklerin meyveye dönüşmesinden sonra meydana geldiği, dolayısıyla teminat kapsamında olduğu görülmektedir.
    25. Bu itibarla dava konusu bahçede hem don hem de dolu hasarının meydana geldiği, don hasarının tomurcuklanma döneminde meydana geldiği için Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigortası Genel Şartları ve Teknik Şartlar, Tarife ve Talimatlar gereğince teminat kapsamında olmadığı, ancak sözleşmenin hâlen devam ettiği ve bu kapsamda meydana gelen dolu riski nedeniyle oluşan zararlardan davalının sorumlu olduğu ortadadır.
    26. O hâlde mahkemece, davacının oluşan zararının ne kadarının don nedeniyle ne kadarının dolu nedeniyle meydana geldiği tespit edilerek davalının sorumlu olduğu miktarın bulunması ve ayrıca bu miktara sözleşme ile dolu hasarı için belirlenen muafiyet oranı (%10) uygulanmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
    27. Sonuç olarak direnme kararının bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

    V. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davalı TARSİM vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun "Geçici madde 3" hükmüne göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
    Aynı Kanun’un 440/III-1 maddesine gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07.10.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi