12. Ceza Dairesi 2016/8219 E. , 2016/13042 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : 5237 sayılı TCK"nın 85/1, 22/3, 53/1, 63 maddeleri gereğince mahkumiyet
Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın taksirle öldürme suçundan TCK"nın 85/1, 22/3, 53/1 ve 63. maddeleri uyarınca 2 yıl 8 ay hapsine ilişkin hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 19/12/2012 gün ve 2012/5568-2012/27725 sayılı ilamı ile;
“Olay günü komşu olan ölen ve sanığın ikamet ettikleri kendi evlerinin bahçelerinde ayrı ayrı içki aldıkları sırada çıkan tartışmanın kavgaya dönüştüğü ve sanığın eline aldığı bir çay tabağı büyüklüğündeki taş parçasını ölene vurması üzerine, kalp hastası olan ölenin kısa süre sonra fenalaşıp, yaşadığı üzüntü nedeniyle geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybettiği olayda, Adli Tıp Kurumu Birinci İhtisas Kurulu tarafından 11/01/2008 tarihinde düzenlenen raporda, kişinin ölümünün kendisinde mevcut kronik kalp damar hastalığının, karıştığı olayın efor ve stresi ile aktif hale geçmesine bağlı dolaşım, solunum durmasından ileri geldiğinin belirtildiği, her ne kadar ölenin vücudunda otopsi sırasında tespit edilen lezyonların basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek derecede olduğu belirtilmiş ise de, sanığın eylemi ile birlikte ölüm sonucunun gerçekleşmiş olması ve sanığın eylemini 5237 sayılı TCK"nın 86/3-e maddesinde belirtilen, fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli silah niteliğindeki taş parçası ile gerçekleştirmiş olması karşısında, sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK"nın 87/1-4 maddesindeki suçu oluşturacağı ve hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerekirken, suçun vasfında yanılgıya düşüldüğünden hükmün bozulmasına” ilişkin karara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 04/04/2013 gün ve 235068 sayı ile;
“Sanık ile maktul arasında çıkan tartışma sırasında, sanığın eline aldığı taş ile maktule vurması ve maktulün maruz kaldığı müessir fiilin etkisiyle kendinde mevcut kronik kalp damar hastalığının, olayın travması, efor ve stresi ile akut hale geçmesi sonucu gelişen dolaşım ve solunum durmasından öldüğü, maktuldeki travmatik lezyonların ölüme neden olabilecek nitelikte olmadığı anlaşılmakla, sanığın maktuldeki kronik kalp damar hastalığını önceden biliyor olması da dikkate alınarak, maktul yönünden yaralanmanın 86/2. madde kapsamında kalması nedeniyle, sanığın 5237 sayılı TCK. nın 86/2 ve 22/3. maddeleri delaletiyle 85/l. maddesi gereğince bilinçli taksirle öldürme suçundan kurulan hükmün usul ve yasaya uygun olduğundan, onanması” gerektiği, düşüncesiyle itiraz kanun yoluna müracaat edilerek, bozma kararının kaldırılması isteminde bulunulmakla,
CMK"nın 308/3. maddesi uyarınca inceleme yapan Dairemizce 24/04/2013 gün ve 2013/11514-2013/10895 sayıyla, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 01/03/2016 gün, 2013/12-495, 2016/97 sayılı Kararı ile sanığın kasten yaralama eyleminin TCK"nun 86/2. maddesi kapsamında kaldığından TCK"nun 87/4. maddesi uyarınca uygulama yapılmasında kanunen imkan bulunmadığı, bu nedenle, yerel mahkeme hükmünün, sanığın eyleminin silahla kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçunu oluşturduğundan bahisle bozulmasına karar verilmesinin isabetli olmadığı gerekçesi ile itirazın kabulüne karar verilerek Dairemizin 19/12/2012 günlü bozma kararı kaldırılarak dosya dairemize tevdi edilmekle;
Dairemizce Ceza Genel Kurulunun kararı doğrultusunda sanığın eyleminin TCK"nın 87/4. maddesinde düzenlenen suçu oluşturmayacağı kabul edilerek yapılan incelenmede;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 07/07/2009 tarih 2009/9-62-191 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK"nın 61/1. maddesinin (g) bendinde yer alan "failin güttüğü amaç ve saik" gerekçelerine dayanılamayacağının gözetilmemesi,
2-5237 sayılı TCK"nın 53/1. maddesindeki hak yoksunluklarının taksirli suçlarda uygulama olanağı bulunmadığı gözetilmeden anılan madde ile sanık hakkında hak yoksunluğuna hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususlarda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; sanığa verilen temel cezanın belirlenmesinde gösterilen diğer gerekçeler yasal ve yeterli olduğundan, hüküm fıkrasının temel cezanın belirlenmesine ilişkin ilk bendindeki “suç işleme sebep ve saikleri" ile hak yoksunluğuna ilişkin paragrafın çıkartılması suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 28/11/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.