Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/5011
Karar No: 2020/572
Karar Tarihi: 05.02.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2019/5011 Esas 2020/572 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2019/5011 E.  ,  2020/572 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar ve ihbar olunan vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 05.02.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen ihbar olunan ... gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    -KARAR-
    Dava, hata hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, dedesi ile büyükannesinin ölmeleri üzerine 1998 yılında murislere ait daire ve dükkanların mirasçıları tarafından taksim edildiğini, fırın olarak kullanılan dava konusu dükkanın annesine kaldığını, annesinin de 1999 yılında ölümü üzerine annesine ait malları, kardeşi ile taksim ettiklerini, bu taksim neticesinde dava konusu fırının kendisine düştüğünü ve tapudan devredildiğini, 2013 yılında aynı apartmanda bulunan bir dairenin banka kredisi yolu ile satın alınması sırasında tapu ve belediyede yapılan araştırmalar sonucu numaralandırmaların yanlış yapıldığının ve bağımsız bölümlerdeki gerçek sahipler ile tapudaki sahipleri arasında farklılık olduğunun anlaşıldığını, bu yanlışlığın taşınmazların maliklerince düzelttirildiğini, kendisine ait fırının ise bitişiğinde bulunan dükkanla karıştırıldığını ve ... adına tescil edildiğini, bunu fırsat bilen ..."in ise söz konusu fırını kendisinden habersiz olarak 50.000 TL karşılığında dükkanda kiracı olarak bulunan davalılar adına kötü niyetli olarak satarak temlik ettiğini, bu dükkanın kirasını 16 yıldır kendisinin aldığını, satın alan davalıların da bu dükkanın kendisine ait olduğunu bildiklerini ileri sürerek 2856 ada 120 parsel 6 numaralı bağımsız bölümün ... tarafından davalılara satışının iptaline, 6 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının düzeltilerek adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar, dava konusu 6 nolu bağımsız bölüme 2004 yılından bu yana dava dışı ..."in malik olduğunu, ..."e annesinden geçtiğini,kendilerinin iyi niyetli üçüncü kişi olarak dava konusu taşınmazı bedeli karşılığında satın aldıklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    İhbar olunan, dava konusu taşınmazın 2004 yılından itibaren adına kayıtlı iken davalılara sattığını, tapu kaydındaki şerhin kendilerine bildirilmediğini, öte yandan davacının kötüniyetli olarak yıllarca kendisine ait dükkanın kira bedellerini aldığını ve kendisini mağdur ettiğini, numaralandırma da herhangi bir yanlışlık olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddianın kanıtlandığı ve davalıların iyiniyetli olmadıkları gerekçeleri davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden, toplanan delillerden ve Dairece noksan ikmali yolu ile getirtilen kayıtlardan; çekişme konusu 2856 ada 120 parsel sayılı taşınmazdaki dükkan vasıflı 6 nolu bağımsız bölümün 12.12.1991 tarihli ferdileşme işlemi ile ihbar olunan ...’in murisi olan ... adına tescil edildiği, ...’in ölümü ile 07.06.2004 tarihli intikal işlemi ile ihbar olunan ...adına kaydedildiği, 29.09.2014 tarihli satış işlemi ile dava konusu dükkanın 2/5 payının davalı ..., 3/10 payının davalı ..., 3/10 payının ise diğer davalı ...’a devredildiği, aynı taşınmaz üzerindeki 5 nolu bağımsız bölümün ise 11.03.1992 tarihli ferdileşme işlemi ile ihbar olunan ...ile davacının kök mirasbırakan dedeleri olan İbrahim ... adına tescil edildiği, İbrahim ...’un ölümü ile mirasçılarına intikal ettiği ve 01.09.1999 tarihli taksim işlemi ile de davacı adına tescil edildiği, söz konusu taşınmazların tapu kayıtlarının beyanlar hanesinde “ 29.03.2012 tarihli rapora göre; bu bağımsız bölümün projede belirlenen bağımsız bölüm numarası ile fiili kullanımı uyumsuzdur” şeklinde ibarenin yer aldığı, davacı tarafından numaralandırmaların yanlış yapıldığı, aslında 6 nolu bağımsız bölümün kendisine ait olduğu, nitekim aynı binadaki diğer kat maliklerinin 11.04.2012 tarih ve 6737 yevmiye numaralı işlem ile yanlış yazılan numaralandırmaları düzeltmek için tapu müdürlüğünde gerekli işlemleri yaptıkları ileri sürülerek eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, sözleşmenin konusu, niteliği ve ödenecek miktar gibi hususlarda dikkatsizliği veya bilgisizliği sonucu gerçek iradesine uymayan beyanda bulunmak suretiyle esaslı hataya düşen tarafın sözleşme ile bağlı sayılamayacağı kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda (TBK) tıpkı 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK) gibi esaslı hatanın (yanılmanın) tanımı yapılmamış, 31 ve 32. maddede sınırlayıcı olmamak üzere örnekler gösterilmiştir. Kısaca iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın (yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf, yönünden (sübjektif unsur), hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur.
    Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi TBK"nin 35. (BK"nin 25.) ve TMK"nin 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın.
    Hemen belirtmek gerekir ki, sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir. Ne var ki, TBK"nin 35. (BK"nin 26.) maddesinde öngörüldüğü gibi hatayı bilmeyen veya bilecek durumda bulunmayan ve kusursuz olan karşı tarafın menfi, gerektiğinde müspet zararının ödenmesi gerekir.
    Öte yandan, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Hatanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde, sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklaması ile bildirilebileceği gibi def"i veya dava yoluyla da kullanılabilir. Ayrıca hatanın varlığı her türlü delille ispat edilebilir.
    Somut olaya gelince; mahkemece hata iddiası bakımından hüküm kurmaya yeterli araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
    Hâl böyle olunca; taraflarca bildirilen toplanan ve toplanacak delillerin ve geri çevirme yolu ile Dairece getirtilen kayıtların hep birlikte yukarıdaki ilkeler çerçevesinde değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
    Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalılar vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi