Ceza Genel Kurulu 2017/666 E. , 2018/138 K.
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 18. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 16.03.2015
Sayısı : 35-120
Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçundan sanık ..."un TCK"nun 125/3-a, 125/4 ve 53. maddeleri uyarınca 1 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve 5271 sayılı CMK"nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin Gaziantep 3. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 14.03.2008 gün ve 78-390 sayılı kararın kesinleşmesinden sonra, sanığın denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi nedeniyle dosyayı ele alan aynı mahkemece 15.11.2011 gün ve 394-518 sayı ile CMK"nun 231/11. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasına, sanığın TCK"nun 125/3-a, 125/4, 43, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 1 yıl 2 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba karar verilmiş, hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 08.12.2014 gün ve 5369-35370 sayı ile;
“CMK"nın 231/11. maddesinde yer alan, "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkumiyet hükmü kurulabilir" şeklindeki düzenleme karşısında, mahkemece kendisine herhangi bir yükümlülük yüklenmeyen ve denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işleyen sanık hakkında, önceki hükmün aynen açıklanması ile yetinilmesi gerekirken, yeniden değerlendirme sonucu, açıklanması geri bırakılan hükümde uygulanmadığı halde, TCK"nın 43/1-2 ve 62. maddeleri uygulanarak CMK"nın 231/11. maddesine aykırı davranılması” isabetsizliğinden bozulmasına oyçokluğuyla karar verilmiş,
Daire Üyesi ...; "Sanık hakkında ilk hüküm, TCY"nın 125/3-a, 125/4 ve 53/1"nci maddeleri gereğince 1 yıl 2 ay hapis cezası verilmiş ve bu hükümle ilgili olarak CYY"nın 231"nci maddeleri gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.
Deneme süresi içerisinde işlediği suç nedeniyle hükmün açıklanmasına karar verilmiştir. Bu ikinci kararda, ilk kararda yer almayan, TCY"nın 43/1 ve 62"nci maddeleri uygulanmıştır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının teknik ortamda kesin hüküm olmadığı kabul edilmektedir. (CGK, 7.4.2009/64-83; Anayasa Mahkemesi Kararı, 12.9.2009, 45/53; RG: 25.6.2009, sayı: 27269; AMK, 7.5.2009, 22/55, RG: 7.10.2009, 14/78; AMK, 12.3.2009, 106/54, RG. 3.10.2009, sayı: 27365)
Ancak, Anayasa Mahkemesi bir kararında, 5271 sayılı Ceza Yargılama Yasasının 231"nci maddesinin 12"nci fıkrasıyla ilgili yorumunda, bu kararlara karşı itiraz yolunun açık olmasının, "kararın sağlığı bakımından güvence oluşturan kanun yollarından biri" olduğuna işaret etmekte ve sonuçta hükmün açıklanmasıyla temyiz yolunun işleyeceğine karar vermiştir (AMK, 12.3.2009, 14/48; Yaşar, Osman: Ceza Muhakemesi Kanunu, 5. Baskı, Seçkin Yayıncılık Ankara 2011, C. 3,5.3116). Gürüldüğü gibi, CYY"nın 231"nci maddelerinin uygulanması ve yeniden kasıtlı bir suç işlenmesi halinde 11"nci fıkra gereğince hüküm açıklanır.
Somut olayda sanık hakkında CYY"nın 231/5"nci maddesi uygulanmış ve anılan maddenin 11"nci fıkrasının son cümlesindeki yükümlülüklere hükmolunmamıştır.
Şimdi sorun, yeniden suç işlenmesi üzerine, 231/11"nci maddedeki, "mahkeme hükmü açıklar" kavramının, 231"nci madde uygulanırken hukuka aykırılık yapılmış olmasa bile, hükmün aynen mi açıklanacağı yoksa yeniden ve hukuka uygun hüküm mü kurulacağıdır.
Hüküm temyizden geçmediğine göre, kasıtlı suçun işlenmesinden sonra, işi esastan bitiren ve temyizi kabil (temyiz koşulları varsa) bir karar verilmesi gerekmektedir. Çünkü, 231. madde uygulanmadığında ortada itirazı mümkün bir karar olup, temyizden geçmediği için teknik ortamda bir hüküm yoktur.
Öyleyse, yeniden kurulan hükümde, tüm hukuk kurallarının devreye girdiği, hukuka uygun bir karar verilmesi gerekmektedir.
Sanığın gerek hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı öncesi ve gerekse sonrası, dosyada bulunan delillere göre birden çok müştekiye hakaret ettiği sabittir. Bu nedenle hakkında TCY"nın 43/2"nci maddesinin uygulanması yerindedir.
TCY"nın 62"nci maddesinin uygulanması yönünden ise; 231"nci madde uygulanmadan önce, lehe hükümlerin uygulanmasını içerecek biçimde, "suçsuzum beraatimi isterim" demesi, daha sonra mahkemenin duruşmadaki hâlini değerlendirerek hakkında takdiri indirimde bulunması yasaya uygundur.
Tüm bu nedenlerle, esas mahkemesi hükmü yasaya uygun olduğundan, yüksek çoğunluğun bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir”,
Daire Üyesi M. A. Coş; "CMK’nın 231/5. maddesi gereğince, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmayacağından, 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesinde düzenlenen kazanılmış hak söz konusu olmayacaktır.
CMK’nın 231/11. maddesinde hükmün açıklanma şekli belirtilirken "aynen" diye bir ibare de yoktur. Bundan dolayı, duruşma açan hâkim, dosya içeriğine uygun olarak, önceki kararda eksik kaldığını gördüğü tüm hususları tamamlayıp, cezayı gerek azaltan, gerekse artıran tüm maddeleri uygulayarak, yeniden kurduğu hükmü açıklayacaktır. Fakat, kanuni zorunluluk dışında, hapis cezası seçenek tedbirlere çevrilmeyip, bu hapis cezasının ertelenmesine karar verilemeyecektir. Bunun tek istisnası da anılan Kanun maddesinde öngörüldüğü gibi, sanığa bir yükümlülük yüklenmiş ancak, bu yükümlülük yerine getirilememişse, sanığın bu durumu değerlendirilerek, cezanın yarısına kadar belirlenebilecek bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar verilebilecektir.
İncelenen dosyada, yeniden duruşma açılarak, somut olaya uygun şekilde sanık hakkında TCK’nın 43 ve takdiri indirim nedeni olarak da 62. maddelerinin uygulanmasına kanuni bir engel bulunmadığından, yerel mahkeme hükmünün onanması yerine, sayın çoğunluk tarafından verilen bozma kararına katılmıyorum" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
Yerel mahkeme ise 16.03.2015 gün ve 35-120 sayı ile; önceki hükümde direndiğini belirtmekle yetinerek hüküm kurmamıştır.
Bu kararın da sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.06.2015 gün ve 193873 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 gün ve 561-695 sayı ile; 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmiş, Yargıtay 4. Ceza Dairesince Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 19.01.2015 gün ve 8 sayılı işbölümü kararı uyarınca görevsizlik kararı verilmesi üzerine inceleme yapan Yargıtay 18. Ceza Dairesince direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Direnmenin kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçundan kurulan hüküm ile sınırlı yapılmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; CMK"nun 231. maddesi uyarınca hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen sanığın, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi halinde önceki hükmün aynen açıklanması gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, ilk hükümde direnen yerel mahkemenin, hüküm fıkrasını yeniden kurma zorunluluğu bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel mahkemece, bozma kararından sonra yapılan yargılama sonucunda, önceki hükümde direnilmesine karar verilmesiyle yetinilip yeni bir hüküm kurulmadığı anlaşılmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış uygulamalarına göre, bir hüküm bozulmuş olmakla tamamen ortadan kalkacağından, mahkemelerce direnme kararı verilirken, 5271 sayılı CMK"nun 230, 231 ve 232. maddelerine uygun yeni bir hüküm kurulması zorunlu olup aksi hâl, 1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 308. maddesi uyarınca mutlak hukuka aykırılık oluşturmaktadır.
Ceza Muhakemesi Kanununun 230 ve 232. maddeleri uyarınca, aynı Kanunun 223. maddesine göre hükmün ne olduğu herhangi bir tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmeli, bozulmakla tamamen ortadan kalkan ve infaz yeteneğini yitiren önceki hükme atıf yapılmasıyla yetinilmemeli, onandığı takdirde başka bir kararın varlığını gerektirmeden infaza esas alınabilecek nitelikte yeni bir hüküm kurulmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
Yerel mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda işlem yapılmamış ve bozulmakla tamamen ortadan kalkan önceki hükümde direnilmesine karar verildikten sonra, CMK"nun 223, 230 ve 232. maddeleri uyarınca verilen kararın ne olduğu belirtilmemiş ve kararda bulunması zorunlu olan "hüküm" kısmı eksik bırakılmıştır.
Bu itibarla, diğer yönleri incelenmeyen direnme kararının belirtilen nedenle bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Gaziantep 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.03.2015 gün ve 35-120 sayılı direnme kararının, usul ve kanuna uygun olarak hüküm kurulmaması isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahalline gönderilmesi amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.04.2018 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.