
Esas No: 2018/707
Karar No: 2021/1176
Karar Tarihi: 07.10.2021
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/707 Esas 2021/1176 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “rücuan tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bursa 1. İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı Toksan Yedek Parça İmalat Sanayi A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı Toksan Yedek Parça İmalat Sanayi A.Ş vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı ... (SGK/Kurum) vekili dava dilekçesinde; davalılardan ...Yönetim Sistemleri ve Üretim Destek Hizmetleri Limited Şirketinin (...Yönetim Sistemleri Ltd. Şti.) işyeri sigortalılarından olup 09.07.2007 tarihinde diğer davalı asıl işverene ait işyerinde meydana gelen iş kazasında yaralanan sigortalı Hakkı Öztürk’e bağlanan gelir ile ödenen geçici iş göremezlik ödeneği ve ayrıca hastane ve tedavi giderlerinin tahsili için Bursa 2. İş Mahkemesinde açılan rücuan tazminat davasında davalı ...Yönetim Sistemleri Ltd. Şti’nin %20, davalı Toksan Yedek Parça İmalat Sanayi Anonim Şirketinin (Toksan A.Ş.) %60 oranında kusurlu oldukları belirlenerek kusur oranlarına isabet eden Kurum zararının hüküm altına alındığını, kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, son olarak sigortalıya 30.09.2014 tarihinde başparmak dahil tüm parmaklar elektronik mikroişlemcili kontrollü programlanabilir dirsek altı kol protezi takıldığını, 06.11.2014 tarihinde tıbbi malzeme bedeli olarak müvekkili Kurum tarafından 187.650TL ödeme yapıldığını ileri sürerek davalıların kesinleşen kusur oranlarına isabet eden toplam 150.120TL protez-tedavi giderinin 06.11.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı Toksan Yedek Parça İmalat Sanayi Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde; kazanın meydana gelmesinde müvekkili şirketin kusurunun bulunmadığını, sigortalının tedbirsiz ve dikkatsiz davranarak kazaya neden olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
6. Davalı ...Yönetim Sistemleri ve Üretim Destek Hizmetleri Limited Şirketi vekili cevap dilekçesinde; bütün iş güvenliği tedbirlerini alan, işçilere gerekli eğitimleri veren müvekkili şirketin kazanın meydana gelmesinde kusurlu olmadığını, kazanın sigortalının dikkatsizliği nedeniyle gerçekleştiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
7. Bursa 1. İş Mahkemesinin 07.05.2015 tarihli ve 2014/865 E., 2015/263 K. sayılı kararı ile; tedavi gideri-tıbbi malzeme bedelinin sigortalının geçirdiği iş kazasından kaynaklanan maluliyeti sebebiyle ödendiği, davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 26. maddesindeki sorumluluğun kusura dayandığını, bu kapsamda aynı kaza nedeniyle Bursa 2. İş Mahkemesinde görülen ve onanarak kesinleşen davada davalıların toplam %80 oranında kusurlu oldukları belirlendiğinden davacı Kurumun kazalı sigortalıya ödenen tıbbi malzeme bedeli olan 187.650TL’nin %80 kusur oranına isabet eden 150.120TL’sini talep edebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
8. Bursa 1. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davalı Toksan A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
9. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 24.04.2017 tarihli ve 2015/15191 E., 2017/3581 K. sayılı kararı ile; “…09.07.2007 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle, sağ önkol amputasyonuna maruz kalan sigortalı % 47,2 oranında sürekli işgöremezlik durumuna girmiştir. Sigortalıya bağlanan ilk peşin değerli gelir ile masraf ve ödemelerin rücuan tahsili istemine dair olan ve 13.10.2011 tarihinde onanarak kesinleşen ilk rücu davasında; davalılar toplam % 80 kusurlu kabul edilmiştir. Sigortalıya, Kurumca 30.09.2014 tarihli faturaya konu edilen 187.650,00 TL bedelli başparmak dahil tüm parmaklar elektronik mikroişlemcili kontrollü programlanabilir dirsek altı kol protezi takıldığı ve bu nedenle eldeki dava ile de, söz konusu tutarın %80 kusur karşılığı olan 150.120,00 TL’nin ödeme tarihinde itibaren yasal faiziyle birlikte tahsilinin talep edildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 26. maddesi “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veyahut suç sayılabilir bir hareketi sonucu olmuşsa, Kurumca sigortalıya veya haksahibi kimselerine yapılan veya ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları ile gelir bağlanırsa bu gelirlerinin 22 nci maddede belirtilen tarifeye göre hesaplanacak sermaye değerleri toplamı Kurumca işverene ödettirilir…” hükmünü içermekte olup; anılan madde hükmü uyarınca Sosyal Güvenlik Kurumu, işverenin kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veyahut suç sayılabilir bir hareketi sonucu meydana gelen iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle, sigortalıya “yapılan veya ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderleri” işveren veya kusuru bulunan üçüncü kişilerden rücuan tahsilini isteyebilecektir.
Anılan madde hükmünde yer alan “ileride yapılması gerekli bulunan her türlü gider” kavramından ise, her somut olayın özellikleri de dikkate alınarak, iş kazası veya meslek hastalığına dayalı olarak zararlandırıcı sigorta olayının akabinde yapılan ve tedavi yönünden yapılması gerekli bulunan giderlerin anlaşılması yerinde olacaktır.
Yukarıdaki bilgiler çerçevesinde, 09.07.2007 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle, sağ önkolu kopan ve % 47,2 oranında sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalıya, teknolojik gelişmeler nedeniyle uzun süre sonra 30.09.2014 tarihinde yapılan ve davaya konu edilen tedavi giderinden dolayı, primleri tahsil eden Kurumun sorumlu olması gerektiği gözetilerek, davanın reddine karar verimesi gerekirken, yazılı gerekçelerle kabulüne hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, hükmü temyiz eden Toksan Yedek Parça İml. Tic. San. A.Ş. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hükmü temyiz etmeyen davalılar yönünden davacı kurum lehine oluşan usulü kazanılmış hak dururmu gözetilerek, hüküm bozulmalıdır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
10. Bursa 1. İş Mahkemesinin 17.01.2018 tarihli ve 2017/642 E., 2018/19 K. sayılı kararı ile; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 26. maddesinde yer alan “veya ileride yapılması gereken her türlü giderlerin tutarları” ibaresinin özellikle devam eden tedavi giderleri ve geçici iş göremezlik ödeneği ile sürekli iş göremezlik hâlinin artmasına ilişkin olduğu, somut olayda sigortalıya takılan protez kolun davalıların kusurlu oldukları iş kazasının sonucu olduğu, hâl böyle iken bu tıbbi malzeme bedelinden davalıların sorumlu tutulmamasının 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 26. maddesindeki hüküm ile çelişeceği belirtilerek ve önceki gerekçe de tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
11. Direnme kararı süresi içinde davalı Toksan A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
12. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 09.07.2007 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle sağ önkolu kopan ve % 47,2 oranında sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya 30.09.2014 tarihinde takılan kol protez bedelinden kesinleşen rücuan tazminat davasında kusurlu oldukları saptanan davalılardan hükmü temyiz eden davalı Yedek Parça İmalat Sanayi A.Ş’nin 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 26. maddesi gereğince sorumlu tutulmasının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
13. Öncelikle konuya ilişkin yasal düzenlemeler üzerinde durulmasında fayda bulunmaktadır.
14. Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu"nun 26. maddesi olup söz konusu maddede;
“İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veyahut suç sayılabilir bir hareketi sonucu olmuşsa, Kurumca sigortalıya veya hak sahibi kimselerine yapılan veya ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları ile gelir bağlanırsa bu gelirlerinin 22. maddede belirtilen tarifeye göre hesaplanacak sermaye değerleri toplamı (…) Kurumca işverene ödettirilir. (Ek cümle:29/7/2003-4958/28 md.) İşçi ve işveren sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır.
İş kazası veya meslek hastalığı, 3 üncü bir kişinin kasıt veya kusuru yüzünden olmuşsa, Kurumca bütün sigorta yardımları yapılmakla beraber zarara sebep olan 3. kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara Borçlar Kanunu hükümlerine göre rücu edilir…” hükmü bulunmaktadır. Maddenin 1. fıkrasında yer alan “sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere” bölümü Anayasa Mahkemesinin (AYM) 23.11.2006 tarihli ve 2003/10 E., 2006/106 K. sayılı kararı ile iptal edilmiştir. 1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 21. maddesinde de benzer yönde bir düzenleme bulunmaktadır.
15. Sosyal Güvenlik Kurumuna, sigortalı için yaptığı her türlü gider ve ödemeleri, onun zarara uğramasına neden olanlardan geri isteyebilme (rücu) hakkı tanınmıştır. Ayrıca Kurum, bir yandan sigortalıya yardım yapma ödevi dolayısıyla malvarlığında meydana gelen eksilmeyi kısmen veya tamamen giderme olanağına kavuşmuş olacak, öte yandan (ve daha önemlisi) zararı ödemek durumunda kalan kişiler (işveren veya üçüncü kişiler) bundan böyle sigortalının sağlık ve can güvenliğini koruma hususunda özen göstereceklerdir. Ayrıca rücu kurumunun işçinin sağlığını ve can güvenliğini koruma hususunda işverenler ve üçüncü kişiler üzerinde hem yaptırım hem de caydırıcı özelliği olduğundan söz edilir (Tuncay, A. Can/Ekmekçi, Ömer: Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri, Yenilenmiş 15. Bası, İstanbul 2012, s,334).
16. Görüldüğü üzere 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 26. maddesi uyarınca Sosyal Güvenlik Kurumu sigortalıya veya hak sahibi kimselerine yapılan veya ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları ile gelir bağlanırsa bu gelirlerinin 22. maddede belirtilen tarifeye göre hesaplanacak sermaye değerleri toplamını iş kazası ya da meslek hastalığının meydana gelmesinde kusurlu olan işveren veya üçüncü kişiden talep etme hak ve yetkisine sahiptir.
17. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 26. maddesinde yer alan “ileride yapılması gerekli bulunan her türlü gider” kavramının bağlanan gelirlerde ileride meydana gelecek artışları değil, iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle ileride yapılması gerekli bulunan diğer ödemeleri işaret ettiği açık ise de, bu ifadenin her somut olayın özelliği dikkate alınarak iş kazası veya meslek hastalığına dayalı zararlandırıcı sigorta olayının akabinde yapılan ve tedavi yönünden yapılması gerekli olan giderlerini kapsadığı kabul edilmelidir.
18. Nitekim Anayasa Mahkemesi, 506 sayılı Kanun’un 26. maddesinde yer alan “sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebileceği miktarla sınırlı olmak üzere” ifadesinin iptali istemiyle yapılan başvuru üzerine verdiği 23.11.2006 tarihli ve 2003/10 E., 2006/106 K. sayılı kararında; “Kuralla, Kurum"ca sigortalıya veya hak sahibi kimselere yapılan ve ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarı ile gelir bağlanması halinde bu gelirin Yasa"nın 22. maddesinde sözü edilen tarifeye göre hesap edilecek sermaye değerleri toplamının işverenden alınması öngörülmekte, bu gelirin istenebilmesi için zararın işverenin kastı ya da işçi sağlığı ve iş güvenliği kurallarına aykırı veya suç sayılabilir hareketi sonucunda oluşması gerekmektedir.
Buna göre, iptali istenilen “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebileceği miktarla sınırlı olmak üzere” bölümü, anılan sorumluluğun kapsamının belirlenmesinde, sigortalıya bağlanan gelirlerde, kanun, kararname ve katsayı değişikliği nedeni ile yapılacak artışların da işverenden istenebilmesini olanaklı kılmaktadır. Nitekim 1.7.1994 günlü, E.1992/3, K.1994/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararındaki yorumun da bu yönde olduğu anlaşılmaktadır.
Anayasa"nın 2. maddesi ile benimsenen hukuk devleti, bütün faaliyetlerinde hukukun egemen olduğu devlettir. Bu devlette hukuk güvenliğini sağlayan bir düzen kurulması asıldır. Böyle bir düzende devlete güven ilkesi ise vazgeçilmez temel öğelerdendir. Devletin yaptığı düzenlemelerde haksız bir edinime yol açılması ve kişilerin haksızlığa uğratılması kabul edilemez.
Anayasa"nın 60. maddesinde “Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar” denilmektedir. Bu kurala göre, sosyal güvenlik herkes için bir hak ve bunu gerçekleştirmek ise devlet için görevdir. Sosyal güvenlik hakkı, sosyal sigorta kuruluşlarınca kendi kuralları çerçevesinde yerine getirilir. Sosyal sigortanın kapsamı, sigorta alanı ve içerdiği riskler ile alınacak primler yasalarla belirlenmiştir. Sosyal güvenliğin ve sigortanın varlık nedeni sosyal risklerin karşılanmasıdır.
Kanuna uymayan eylem sonucunda hukuksal yaptırıma maruz kalan ve bunun sonucu
olarak da bağlanan gelirin sermaye değerini Kurum"a ödeyen ve böylece ilgi ve ilişkisi kesilen işverenin, kanun, kanun hükmünde kararname ve kararlarla bağlanan gelirlerde yapılacak artışlardan ve bu artışların peşin sermaye değerlerinden sorumlu tutularak dava tehdidi altında bulundurulması, sosyal güvenlik kuruluşlarına ait olması gereken risklerin işverene yükletilmesi anlamına gelir. Böyle bir durum hakkaniyet ve sorumluluk ilkeleriyle bağdaşmadığı gibi sosyal hukuk devleti ilkesine de aykırıdır.”
Bu nedenlerle Kural, Anayasa"nın 2. maddesine aykırıdır ve iptali gerekir” şeklindeki değerlendirme sonucu sözü edilen bölümün iptaline karar vermiştir.
19. Somut olaya gelince; dava dışı sigortalının 09.07.2007 tarihinde davalı şirketlere ait işyerinde geçirdiği iş kazasında sağ ön kolunun koptuğu, %47,2 oranında sürekli iş göremezlik durumuna girdiği, davacı Kurum tarafından sigortalıya gelir bağlandığı, geçici iş göremezlik ödeneği ödendiği ayrıca hastane ve tedavi masrafı yapıldığı, bu suretle oluşan Kurum zararının rücuan tahsili istemiyle Bursa 2. İş Mahkemesinde açılan davada 10.12.2009 tarihli ve 2009/263 E., 2009/953 K. sayılı karar ile davalıların toplam %80 kusurlu olduklarının belirlendiği, davanın kabulüne ilişkin verilen kararın davalı Toksan A.Ş. vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 13.10.2011 tarihli ilamı ile onanarak kesinleştiği, dava dışı sigortalıya 30.09.2014 tarihinde başparmak dahil tüm parmaklar elektronik mikroişlemcili kontrollü programlanabilir dirsek altı kol protezi takıldığı, protez bedelinin davacı Kurum tarafından 06.11.2014 tarihinde ödendiği, eldeki dava ile protez bedelinin davalılardan rücuan tahsilinin talep edildiği anlaşılmıştır.
20. Şu hâlde yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; 09.07.2007 tarihinde meydana gelen iş kazasında %47,2 oranında sürekli iş göremez hâle gelen sigortalıya teknolojik gelişmeler nedeniyle iş kazasından uzun süre sonra 30.09.2014 tarihinde takılan kol protez bedelinden primleri tahsil eden Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumlu olması gerektiği, işverenin uzun süre dava tehdidi altında bırakılmasının sosyal güvenlik kuruluşlarına ait olması gereken risklerin işverene yükletilmesi anlamına geleceği, bu nedenle direnme kararının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
21. Hâl böyle olunca ilk kararı temyiz etmeyen davalı şirket yönünden davacı ... lehine oluşan usuli kazanılmış hak gözetilerek hükmü temyiz eden davalı Toksan Yedek Parça İmalat Sanayi Anonim Şirketi yönünden Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.
22. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı Toksan Yedek Parça İmalat Sanayi Anonim Şirketi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07.10.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.