Davacı, davalı işveren nezdinde 1974-1987 tarihleri arası çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmasına göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı, davalıya ait kireç fabrikasında 1974-1987 ve Mayıs 1991-Mayıs 1999 tarihleri arasında geçen ve SSK’na eksik bildirilen çalışmalarının tesbitini istemiştir.
Mahkemece verilen 20.6.2002 günlü karar, Dairemize ait 9.12.2002 gün ve 2002/ 9273-10414 sayılı ilamı ile bozulmuş ve bozmaya uyan mahkemece bozma gerekleri yerine getirilmeyerek, istemin tümden reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç doğru olmamıştır. 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan Mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesidir. Anılan maddede; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalıların, çalıştıklarını, hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde Mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilecekleri öngörülmüştür. Somut olayda davacıya ait 1.6.1986 tarihli işe giriş bildirgesi davalı Kuruma süresi içerisinde verilmiş ise de, tespiti istenen 1974-01.06.1986 tarihleri arasındaki çalışmanın sonu olan 1987 yılı itibariyle, dava tarihinin 20.6.2000 olduğu dikkate alındığında hak düşürücü sürenin fazlasıyla geçtiği açıktır. Bu nedenle Mahkemenin 1974-1.6.1986 tarihleri arasındaki hizmet tespitine ilişkin talebi hak düşürücü süre nedeniyle reddi doğrudur. 1.6.1986-31.12.1987; 16.10.1991-26.5.1999 tarihleri arasında geçen ve SSK’na eksik bildirilen çalışmalarının tesbiti talebine gelince; davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. maddesinde, bu tür hizmet tesbit davasının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında, resmi belge veya yazılı delillerin bulunması, sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olur. Ne var ki bu tür kanıtlar salt bu nedene dayanarak istemin reddine neden olmaz; aksi durumun ispatı olanaklıdır. Somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla, Kuruma bildirilen dönem bordro tanıkları ve komşu işyerinin kayıtlı çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür.
Gerçekten, davacının, işyerindeki çalışmaları işe giriş bildirgelerine, aylık ve üç aylık bordrolara dayanılarak Kuruma kısmi olarak bildirilmiş ve bildirime uygun olarak da primleri ödenmiştir. Öte yandan işe giriş bildirgesi ve bordrolar davacı çalışmalarının işyerinde kesintili geçtiğinin karinesidir. Karinenin tersinin ise eşdeğerdeki delillerle kanıtlanması gerektiği söz götürmez. Bu gibi durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Davaya konu çalışmanın geçtiği işyerinin kireç fabrikası olduğu ve davacı çalışmalarının da 1.6.1986-31.12.1987; 16.10.1991-26.5.1999 tarihleri arasında kısmi olarak bildirildiği, davacının vardiya amiri olarak çalıştığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Bordro tanıklarının beyanları ve davacının itirazı üzerine imza incelemesi yaptırılan imzalı ücret bordrolarındaki bazı imzaların davacıya ait olmadığının tespit edilmesi karşısında, Dairemizin 9.12.2002 günlü Bozma ilamında belirtildiği şekilde imzalı ücret bordrosu bulunmayan veya üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığı bilirkişi incelemesi ile saptanan ücret bordrolarının ait olduğu aylarda davacının tam ay çalıştığının tespitine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hizmet tespitine ilişkin talebin tümüyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yanlış değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 27.06.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.